Alkol alımının ardından pek çok insan ertesi gün baş ağrısı, mide bulantısı ve yorgunluk gibi belirtilerle güne başlarken, bazıları bu belirtilerden etkilenmez. Araştırmalar, aşırı alkol tüketimine rağmen bu olumsuz etkileri yaşamayan kişilerin oranının %25 civarında olduğunu gösteriyor. Peki, bu insanların sırrı nedir? Genetik faktörler, içtikleri alkol türü ya da farklı bir çözüm mü var?
Bu konuda uzun süre bilimsel çalışmalar yapılmamış olsa da, İngiltere’deki Keele Üniversitesi'nden Richard Stephens ve ekibi son yıllarda alkol sonrası sersemlik ve akşamdan kalma durumunu incelemeye başladı. Eskiden vücudun su kaybının başlıca sebep olduğu düşünülse de veriler, bu faktörün düşündüğümüz kadar etkili olmadığını gösteriyor.
Akşamdan kalma durumunun sebeplerinden biri, içkilerde bulunan kimyasal maddeler olabilir. Fermantasyon sürecinde oluşan bu zararlı yan ürünler, içkilerin renklerini koyulaştırır ve bu nedenle koyu renkli içkilerin (örneğin viski) renksiz içkilere (örneğin votka) göre daha ağır bir etki bıraktığı düşünülür. Ayrıca alkol, metabolizmada asetaldehit ve asetata dönüşerek bulantı, terleme ve hızlanan nabız gibi etkilere yol açar.
Ancak nüfusun %23'ü, ne kadar alkol alırsa alsın bu olumsuz etkileri yaşamaz. Bilim insanları, bunun genetikle ilgili olabileceğini öne sürüyor. Alkolün kandan daha hızlı temizlenmesini sağlayan bazı genler, bu kişileri akşamdan kalmanın olumsuz etkilerinden koruyabilir.
Kişilik özelliklerinin de rol oynadığı bir araştırmada, sinirli kişilerin, sakin insanlara göre daha fazla alkol sonrası rahatsızlık çektiği ortaya çıkmıştır. Burada, sersemlik halinin abartılmasından çok, suçluluk ve endişe gibi duyguların fiziksel sıkıntıları artırması söz konusu olabilir.
Araştırmalar, içki sersemliği yaşayan çoğu insan için temel çözümün "yavaş içmek" olduğunu gösteriyor. Aynı miktarda alkol alan iki kişi arasında, içme hızı farkı büyük bir rol oynayabilir. Gençler, içki sersemliğini daha yoğun yaşarken, 60 yaşındakiler bu durumdan daha az etkilenir.
Stephens, bu duruma düşmemek için en iyi çözümün "ölçülü içmek" olduğunu vurguluyor. Eğer bu aşama geçilmişse, ibuprofen içeren bir ağrı kesici baş ağrısına ve enflamasyona iyi gelecektir. Yağlı yiyecekler ise kan şekeri seviyesini dengeleyebilir.
Alkol sonrası olumsuz etkileri ortadan kaldıracak ilaçlar üzerine çalışmalar devam etse de henüz büyük bir başarı elde edilmiş değil. Örneğin, kaktüs incirinin enflamasyonu azalttığı görülse de bu konuda fazla araştırma yapılmamıştır. Bazıları, Malavi’de tüketilen süne böceğinin etkili olduğunu iddia ediyor, ancak bu böceğin yanlış hazırlanması tat alma duyusunu geçici olarak felç edebilir.
Sonuç olarak, akşamdan kalmalık aslında vücudun bize verdiği bir uyarı olabilir. Alkol tüketiminde anahtar, yavaş ve dikkatli bir şekilde içmek ve nerede durulacağını bilmektir.