Artık 'kesik minare' değil

Antalya'nın ilk camilerinden olan, 1896'da çıkan yangın sonrası kullanılmayan ve 'kesik minare' olarak anılan Şehzade Korkut Camii'nin külahı, 123 yılın ardından yerine takıldı.Antalya'nın tarihi semti Kaleiçi'nde, Selçukluların...

Antalya'nın ilk camilerinden olan, 1896'da çıkan yangın sonrası kullanılmayan ve 'kesik minare' olarak anılan Şehzade Korkut Camii'nin külahı, 123 yılın ardından yerine takıldı.

Antalya'nın tarihi semti Kaleiçi'nde, Selçukluların fethi sonrası kiliseden camiye çevrilerek, Şehzade Korkut'un adının verildiği camide, 1896 yılında yangın çıktı. Kubbesi ve minaresinin ahşap külahı yanan cami, büyük hasar görmesi nedeniyle ibadete kapatıldı. Zaman içinde yenilenmemesi yüzünden camiye, halk arasında 'kesik minare' denilmeye başlandı. Daha önce 6 kez müdahale edilen, en ciddi restorasyonu 1974'te yapılan Şehzade Korkut Camii'nin yeniden ibadete açılması için 2017 yılının Nisan ayında restorasyon ihalesi yapıldı ve Temmuz ayında sözleşme imzalandı.

KÜLAHI YERİNE KONULDU

Selçukluların Antalya'yı fethiyle 'fethin sembolü' olan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 2'nci Bayezid'in oğlu Şehzade Korkut'un Teke Sancak Beyliği'ne atanması ile onarılan caminin restorasyonu sürdürülüyor. Çalışmalar kapsamında, caminin 'kesik minare' olarak anılmasına neden olan minaresine, 123 yıl sonra ahşap külahı takıldı.

Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, önemli kısmı toprak altında kalan caminin restorasyonuna devam edildiğini söyledi. MS 2'nci yüzyılda agoranın üzerine kilise olarak inşa edilen eserin, Selçuklular zamanında camiye dönüştürüldüğünü kaydeden Coşar, "Birçok medeniyetin özelliğini taşıyor. Bizim arşiv kayıtlarından net şekilde bildiğimiz buranın Şehzade Korkut'tan itibaren kesintisiz cami olarak fonksiyon gördüğüdür. Görünen minareyi Şehzade Korkut yaptırmış ve Antalya'daki tek şehzade camisi, diyebiliriz" dedi.

'123 YILDIR TERK EDİLMİŞ'

Kaleiçi'nde, 1896'da büyük yangın çıktığına ve caminin büyük çapta hasar gördüğüne değinen Coşar, "Kazılarda da yanık izleri ortaya çıkıyor. 1970'li yıllarda kısmi bir onarım görmüş. Belki de bu onarım sayesinde biraz daha ayakta kaldı. Burası kaderine terk edilmişti. Genel müdürümüz ve valimizin desteğiyle çalışmaları hızlı bir şekilde yaptık. Eski resimlerden yola çıkarak her şeyi aslına uygun yapıyoruz. Burada yüzlerce uzman çalıştı. Her taşı bilim heyeti gözetiminde koyuyoruz. Maalesef 123 yıldır burası terk edilmiş" diye konuştu.

2020'DE AÇILACAK

Caminin eş zamanlı sürdürülen restorasyon ve kazı çalışmalarında sürekli yeni veriler ortaya çıktığını da anlatan Coşar, "Burada titiz bir çalışma var. İnşallah 2020 ramazan ayında ibadete açmayı planlıyoruz. Müze cami olacak, en büyük hassasiyetimiz o. Burada birçok dönem var" dedi.

BİZANS'TAN BUGÜNE

Hüseyin Coşar, restorasyon tamamlandığında içeri girenlerin Bizans, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri ile bugün yapılan müdahaleyi göreceklerini dile getirdi. Coşar, "O hassasiyetimizi ciddi şekilde koruyoruz. Mesela sıva yapmıyoruz, taşları bu halde bırakıyoruz. Sadece sağlamlaştırma yapıyoruz. Bazı bölümleri cam bölmelerle göstereceğiz. Daha önce görülmeyen veriler cami açıldığında ortaya çıkacak ve gelenler bütün dönemleri müze şeklinde görebilecek, hissedebilecek" diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.