Kimileri “Aşağı bak” diyor, kimileri buna karşılık “Yukarı bakmalı” diyor.
Şimdi biz bu konuyu ilmi metotlarla el atarak mantık çerçevesinde analiz ve sentez yoluyla hakikati ortaya çıkarıyoruz. Evvela bu meseleyi mekânsal boyutları içinde ele almak gerekir. Haddizatında “Aşağıya” ya da “Yukarı” kavramları bu dünya için geçerlidir. Uzayda “Aşağı” ya da “Yukarı” yoktur. Uzaydaki bir insana “Aşağı bak” veya “Yukarı bak” demek çok gülünçtür. Şunu hiçbir zaman unutmamalı; yukarı ya da aşağı, bu dünya için geçerlidir. Konumuza girmeden önce, şuna işaret etmek isteriz ki, “Biz bu rektörü istemiyoruz.” demek ne demek. Sen daha öğrenci değil misin. O halde sen rektör olamazsın. Hele bir profesör ol.
Rektörlük sonradan gelir. Filvaki yukarı aşağı meselesine gelince. Kadim tarihler işaret eder ki, M.Ö. 6 yüzyıl, İzmir yakınlarında Milet şehir devletinde, Tales adlı bir zeytin tüccarı yaşardı. Bu tüccarın mal varlığının haddi hesabı yoktu. Kendisi cahildi ve fakat felsefeye meraklıydı. Bir felsefe hocası bulmak için Mısır’a gitti. Mısır’da köle pazarında dolaşırken Kuntakuta adlı bir köle dikkatini çekti. Kuntakuta adlı bu köle çok pahalıydı. Tales köle tüccarına bu pahalılığın esbabı mucibesini sordu.
Köle sahibi dedi ki, “Bu köle aslında filozoftur. Firavunla münakaşaya girişmiş ve buna kızan Firavun ‘satın bunu’ diye köle pazarına göndermiştir”.
Tales bu köleyi satın aldı Ve Milet’e döndü Ve felsefe dersleri vermeye başladı köle Kuntakuta. Böylece Tales filozof oldu. Felsefe tarihçileri ilk filozof Tales derler ama ilk filozof Kuntakuta’dır. Bir gün Tales kölesi Kuntakuta’yla yolda giderken Tales gökyüzüne yukarı bakmaktadır. Kölesi Kuntakuta, “Efendi, aşağı bak çukur var, düşeceksin” der. Tales kölesine aldırmaz ve aşağı düşer. İşte M.Ö 6 yüzyıldan beri kölenin bu sözü atasözü olur. Ne var ki yukarı bakmayan kölenin de kafasına taş düşer. Dolayısıyla insan nereye, ne zaman bakacağını iyi hesaplamalıdır.