Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Avrupa kıtasında güç kazanmakta olan popülist milliyetçiliğin insan hakları, demokrasi ve güvenliği tehdit ettiğini belirterek, gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu tehditten tüm kıtanın etkileneceğini kaydetti.
Avrupa Konseyi tarafından Jagland'ın demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında hazırladığı yıllık raporla ilgili yazılı açıklama yapıldı.
Avrupa'nın silahlı örgütler, göçmenler ve değişik çatışmalar başta olmak üzere birçok hassas konuyu tartıştığı vurgulanan açıklamada, bu sorunların popülist ve milliyetçi amaçlar gözetilerek istismar edildiğinin altı çizildi.
Açıklamada, bu durumun, Avrupa çapında ve ülkeler bazında kurumlara güveni aşındırdığı kaydedildi.
Aynı zamanda, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında yasaların değiştirilmesi veya sertleştirilmesi sonrasında ifade, toplantı ve özel hayat gibi konulardaki özgürlüklere yönelik kısıtlamaların arttığına işaret edilen açıklamada, bu durumun sadece kabul edilemez değil, aynı zamanda tehlikeli olduğu uyarısında bulunuldu.
Açıklamada Jagland'ın, "İnsan hakları, demokrasi ve güvenlik tüm kıtada tehdit altında. Popülist milliyetçilik Avrupa'da insan haklarını tehdit ediyor. İnsan haklarına tam saygı ve demokratik ilkeleri savunarak karşılık vermezsek bu sorunlar daha da büyüyebilir." ifadelerine yer verildi.
Özgürlükler, yargı bağımsızlığı, medya ve sivil toplum gibi konuların büyük bölümünü oluşturduğu raporda, Avrupa Konseyi'ne üye 47 ülkeye tavsiyeler yer alıyor. Konsey üyesi 26 ülkede medyada çeşitliliğin olmadığı saptanırken, yargı gücünün tarafsızlığı ve bağımsızlığı için yeni bir eylem planının gerekliliğinden bahsediliyor.
Raporda değinilen diğer konular ise internet bağımsızlığı, kontrol, güvenlik kaygılarıyla sitelerin kapatılması, çevrimiçi gözetleme ve takip.
Sofya'da gelecek ay yapılacak Bakanlar Konseyi toplantısında görüşülecek raporda, Jagland'ın bölgeyi tehdit eden gelişmeler ve mevcut durumu değerlendirdiği konular ele alınacak.
Avrupa Konseyi, geçen yıl yaşanan Paris saldırıları sonrası olağanüstü hal ilan eden Fransa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bazı maddelerini askıya alma kararına tepki göstermişti.