Adli Tıp Kurumu’nun demans teşhisi konulan ve sağlığı durumu kötüye giden Aysel Tuğluk için ‘cezai sorumluluğu tam’ raporu vermesini protesto etmek isteyen avukatlar, bugün Ankara Adliyesi önünde toplandı. Ancak polis, avukatların burada açıklama yapmasına izin vermedi.
Protestocu avukatlar, polis ile yaşanan arbedenin ardından adliye içerisine girmek zorunda kaldı. Polisin adliyeden çıkmasına izin vermediği avukatlar, açıklamalarını adliyenin kapısında yaptı. Avukat Nurdan Kılıç, meslektaşları adına yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Yargı tarafından infaz erteleme ve tahliye konularında tek kurum olarak gösterilen ATK, Kocaeli Devlet Hastanesi ve tıp fakültesi tarafından yapılan teşhis, tedavi ve hazırlanan raporları görmezden gelerek, hiçbir şekilde muayene ve gözlem yapmadan Sayın Tuğluk’un cezaevinde kalabileceğine dair 2021 yılı eylül ayında bir rapor hazırlamıştır.
‘BU DURUMDA DAHİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULUĞUNU ÖN PLANA ÇIKARDI’
Bu aşamaya kadar Aysel Tuğluk’un hastalığının ve cezaevi koşullarının kamuoyuna duyurulmamasının sebebi, Aysel’in kendinden daha ağır durumda olan hasta mahpusların var olduğu ve onların cezaevlerinde kalmaya devam ettikleri süreçte kendisinin ve hastalığının öne çıkarılmaması talebi ve özel ricasıdır. Aysel Tuğluk, insan hakları savunucusu kimliğini bu durumda dahi ön plana çıkarmıştır.
Sağlık sebepleriyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunamaması nedeni ile avukatlarının da talebi ile mahkeme tarafından ‘savunma yapıp yapamayacağının tespiti’ için ATK’ya sevk edilmiştir. Bu karar doğrultusunda Sayın Tuğluk, 1-4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş ve gözlem sonucunda hazırlanan rapor, 15 Şubat 2022 tarihinde mahkemeye gönderilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır.
ATK’ya sevk kararında, savunma yapıp yapamayacağının tespiti istenmesine rağmen, ATK kendisinden talep edilen hususta bir değerlendirme yapmamış ve Sayın Tuğluk’a atfedilen fiillerin meydana geldiği döneme ilişkin olarak ‘cezai sorumluluğunun tam olduğuna’ dair rapor düzenlemiştir. 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Tuğluk’un olaylar esnasındaki sağlık ve bilişsel durumunun ne olduğu hususu, talep ve konu dışıdır. Avukatları tarafından talep edilen ve mahkemenin ara kararında istenen ve ATK’nın değerlendirme konusu yapması gereken husus, Sayın Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibari ile savunma yapıp yapamayacağı ve cezaevinde kalıp kalamayacağı hususudur.
‘SORUMLU ADALET BAKANLIĞI’
ATK raporunda Sayın Aysel Tuğluk’un sağlık durumu ile ilgili yapmış olduğu tespit ve değerlendirmelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır ki Sayın Tuğluk’un bu haliyle savunma yapması mümkün değildir. Ancak bu tespitlere rağmen ATK bu hususta görüş belirtmekten özelikle kaçınmış ve sadece cezai sorumluluk boyutu ile değerlendirme yapmakla yetinmiştir.
Yıllardır etik, vicdan, bilim ve hukuka aykırı raporlarla gündeme gelen ATK, politik mahpusların ağır ve ölümcül hastalıklarına rağmen mütemadiyen tıp bilimine aykırı raporlarından birini de Tuğluk için hazırlamış ve demans hastalığını inkâr etmiştir. Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun geldiği aşama, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden uzak bir durumdadır. Aysel Tuğluk’un sağlık durumu ortadayken ısrarla gereğini yerine getirmeyen, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bu durumu görmezden gelen tüm idari ve adli makamlar sorumludur.
TBB’YE ÇAĞRI
Bugün ayrıca, temel görevlerinden biri insan haklarının korunmasını sağlamak ve denetlemek olan baroların, son dönemde sıkça gündeme gelen hasta mahpuslar ve cezaevlerinde ölümler konusunda sessiz kalmamaları gerektiğini de ifade etmek gerek. Ankara Barosu’nun, bir kadın avukat olan Aysel Tuğluk için bugüne kadar sessiz kalması kabul edilemez. Ankara Barosu başta olmak üzere tüm baroları ve Türkiye Barolar Birliği’ni, Aysel Tuğluk ve onun nezdinde tüm hasta mahpusların yaşam hakkını savunmaya davet ediyoruz.”