Ayasofya'da kayıp imparator vaftizhanesi keşfedildi

Arkeologlar, antik dünyada inşa edilmiş en büyük Hıristiyan katedralinde uzun süredir kayıp olan Büyük Vaftizhane’yi keşfetmiş olabilir. İmparatorlar bu

Arkeologlar, antik dünyada inşa edilmiş en büyük Hıristiyan katedralinde uzun süredir kayıp olan Büyük Vaftizhane’yi keşfetmiş olabilir. İmparatorlar bu yapının içinde 1400 yıldan daha uzun bir süre önce çocuklarını vaftiz ediyordu.

Arkeologlar, bilgelik anlamına gelen Ayasofya’da vaftizhaneye ek olarak, başka keşifler de yaptı.

Erman Ertuğrul'un arkeofili'nde yer alan haberine göre, yeni yayınlanan “Ayasofya Bağlamında: Bizans Konstantinopolis Katedrali’nin Arkeolojik Bir İncelenmesi” adlı kitapta proje liderleri Ken Dark ve Jan Kostenec, şöyle bildiriyor: “Araştırmacılar 2004 ve 2018 yılları arasında, Ayasofya’daki daha önce bilinmeyen yapıları keşfetti, katedral Patrikhanesi Sarayının neye benzediğini yeniden inşa etti ve bir zamanlar Bizans imparatorunun bir tören sırasında durduğu bir noktayı bile belirledi.” diyor.

Katedralin oldukça uzun bir tarihi geçmişi var. 532 yılında gerçekleşen bir dizi isyan, Ayasofya adındaki bu kilisenin yakılmasına neden oldu. Buna karşılık olarak, 527 – 565 yılları arasında hüküm süren Bizans imparatoru I. Justinian, yine Ayasofya olarak anılacak devasa katedralin inşasını emretti. 537 yılında tamamlanan yapı, yerden 55 metre yükselen bir kubbeye sahipti.

Ardından 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu Konstantinopolis’i ele geçirdi ve katedrali camiye çevirdi. Bugün ise Ayasofya müze olarak kullanılıyor.

BİRÇOK YENİ KEŞİF!

Araştırmacılar, “6. yüzyıl kilisesini çevreleyen alandaki 2004 ve 2018 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz saha çalışmalarımız ile kuzey, batı ve güneydeki yeni Bizans yapılarını ortaya çıkardık. Bu yapılar arasında, bir zamanlar 6. yüzyıl katedralini çevreleyen beyaz mermer avlunun izleri de var.” diyor.

Araştırmacılar ayrıca, büyük salon olarak bilinen bir yapının altında eski bir kütüphane bulmuş olabilir. Büyüklüğüne dayanarak, bu kütüphanenin binlerce parşömene ev sahipliği yapmış olabileceğine inanılıyor.

Bu ve diğer keşiflerin çoğu, müze yetkilileri katedralin bir kısmını restore ettikten sonra yapıldı. Yetkililer, bu restorasyon sırasında yakın zamanda yerleştirilmiş sıvaların bir kısmını kaldırdı ve mozaikler, freskler, heykeller, fayanslar ve grafitiler de dahil olmak üzere, altında yatan Ortaçağ ve antik kalıntıları ortaya çıkardı.

Ayrıca araştırmacılar, kuzeybatı giriş alanı olarak bilinen bir yapının, I Justinian tarafından yapılan 6. yüzyıl katedralinin bir parçası olduğunu ve daha önce de inanıldığı gibi Osmanlı İmparatorluğu tarafından inşa edilmediğini tespit etti.

Kitabın yazarlarına göre, Kuzeybatı girişinin Justinian kilisesinin bir parçası olduğunu anlamak, Ayasofya’nın önceki tüm planlarının eksik olduğu ve kullanımlarının bilimsel amaçlarla durdurulması gerektiği anlamına geliyor.

Dark, “Justinian’ın Ayasofya Kilisesi’nin böylesine büyük bir ‘yeni’ kısmının keşfi son yıllarda görülmemiş bir şey ve dünyaca ünlü binanın bilinen planını önemli ölçüde değiştiriyor.” diyor.

İMPARATOR BURADA DURUYORDU

Kuzeydoğu antre (vestibül) denilen başka bir yapıda, araştırmacılar imparatorun üzerinde durduğu porfir denilen bir tür magmatik kayadan yapılmış disk şeklindeki bir noktayı belirledi.

Dark, “İmparatorun kilisedeki törenlerde veya ayinlerde durduğu konum burasıydı. Bu nokta, 6. yüzyıldan kalma Justinian’ın Ayasofya kilisesinin orijinal katının bir parçası olduğu için, imparatorun durması istenen konumu gösteriyor olmalıydı.” diyor.

“Bu nedenle, muhtemelen en ünlü Bizans imparatoru I. Justinian’ın durduğu kesin noktayı tanımlamanın mümkün olduğu tek yer burası.”

Araştırmacılar ayrıca, Ayasofya’nın dış kısmının sanıldığından daha fazla sayıda döşemeyle kaplanmış olabileceğini öne süren beyaz mermer levha kalıntılarını buldu.

“Bu levha kalıntıları, binanın son yüzyıllardaki kırmızı tuğla ve boyalı sıva yüzeyleriyle karşılaştırıldığında, inşa edildiğinde çarpıcı şekilde farklı bir görünümde olduğunu gösteriyor.”

“Kilise etrafındaki alanı ve dış duvarlarını beyaz mermer plakalarla kaplamak, hem binanın çevresinden hem de duvarlarından gelen ışığı yansıtacak, hem de uzak mesafeden parlak güneş ışığından görünürlüğü artırarak neredeyse aydınlık bir kaliteyi yaratacaktı.”

YAPILACAK DAHA FAZLA KEŞİF

Araştırmacılar, çok sayıda yeni keşiflerin Ayasofya’daki arkeologları beklediklerini belirtiyor.

Araştırmalar bu aşamada katedralin yapımında ne kadar kaynak ve çalışma zamanı harcandığını bile söyleyemiyor. Kompleksin birçok kısmının keşfedilmemiş halde kalması, Ayasofya için harcanan zaman ve kaynakların doğru bir şekilde ölçülmesini engelliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.