Bilim adamları Rob Ferl ve Anna-Lisa Paul da ellerini toprağa sürmek için sabırlı olmak zorunda kaldılar, numuneler için ise 11 yıl boyunca üç kez başvurdular.
Bilim adamları bu amacı gerçekleştirmek için kapların her birine bir gram toprak koydular, bir besin çözeltisi eklediler ve ardından birkaç tane tere (Arabidopsis thaliana) tohumu yerleştirdiler. Tohumları, simüle edilmiş Mars toprağı, aşırı ortamlardan gelen topraklar ve ay toprağını taklit eden bir madde de dahil olmak üzere bir kontrol grubunun parçası olarak diğer toprak türlerine ektiler. Ay regolitine ekilen tohumların neredeyse tamamı filizlendi, ancak bitkiler sonunda kontrol grubunda yetişenlerden bazı farklılıklar gösterdi. Ay toprak bitkilerinden bazıları daha yavaş büyüdü veya daha küçüktü. Boyutlarda da kontrol grubu teresinden daha fazla varyasyon vardı.
Araştırmalarını Communications Biology dergisinde yayınlayan bilim insanları, ay toprağı örneklerinin yapısındaki farklılıkların bitkilerin büyümesini etkilediğini buldular. En çok mücadele eden terenin, daha fazla kozmik rüzgara maruz kalan, olgun ay toprağı olarak bilinen yerde yetiştirildiğini belirlediler.
Özellikle, The Guardian‘ın belirttiği gibi, Apollo 11’den alınan örnekler, büyüyen bitkiler için en az etkili olarak kabul edildi. Bunlar, çevreye birkaç milyar yıl daha fazla maruz kalan Huzur Denizi’nin daha eski yüzeyinden elde edildi.