İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Adana ve Hatay’da 19 Ocak 2014 yılında durdurulan ve MİT’e ait TIR’ların içinden çıkan mühimmat görüntüleriyle ilgili Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel ve eski İstihbarat Şefi Orhan Ceyhun Bozkurt hakkında iddianame hazırladı.
3 sayfadan oluşan iddianamede Yücel ve Bozkurt’un ''gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’ suçunu işledikleri iddiasıyla haklarında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis istendi. Başsavcı İrfan Fidan iddianameye ''Şüphelilerin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüyle hiçbir ilgilerinin olmadığı anlaşıldığından TCK’nın 314/2’inci maddesi yönünden suçlama yapılmamıştır’ notunu düştü.
''AYDINLIK ÖRGÜTÜN HEP KARŞISINDAYDI’
Yön'ün haberine göre, İlker Yücel savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında ilk olarak 28 Eylül 2016'da ifade vermişti. Savcılık ifadesinde haber değeri taşıdığı için yayın yapıldığının altını çizen Yücel şunları kaydetmişti: “Haber değeri taşıdığı için yayınladık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir kurumunu, mevkiini hedef almadık. Kaldı ki yayın çizgimiz en başından beri tutarlıdır. Aydınlık, FETÖ/PDY örgütünün başından beri karşısında olan, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tehdit oluşturduğunu gündemde tutan, yöneticileri FETÖ örgütünün kumpasları sonucu tutuklanan bir gazetedir. Vatanımızın birliği ve Cumhuriyetimizin devamlılığı için kamu sorumluluğumuzu yapmaya devam edeceğiz. Kesinlikle hiçbir suç işleme kastımız yoktur. Ben de bizzat bu örgüt tarafından defalarca gözaltına alındım. Hakkımda onlarca dava açıldı, bir çoğundan beraat ettim. Bu örgütle adımın anılmasını kesinlikle kabul edemem. Ben vatanseverim. Üzerime atılan suçları kabul etmiyorum.''
''GAZETENİN DURUŞU İZAHA MUHTAÇ DEĞİLDİR’
Aydınlık’ın eski İstihbarat Şefi Orhan Ceyhun Bozkurt da ifadesinde şunları belirtmişti: “Güncel olarak haber değeri taşıyan konuları araştırmak gazetecilik görevimdir. 1 Ocak 2014 ve 19 Ocak 2014 Hatay ve Adana’dan TIR’ların Jandarma personeli tarafından durdurulması güncel bir konuydu. Ben de mesleğim gereği konuyu gazetecilik duyarlılığıyla araştırmaya başladım. 20 Ocak 2014’te daha önceden Ankara’da birkaç kez tanışma vesilesiyle gördüğüm bir şahsı aradım. Bu kişi de bana söz konusu görüntüleri hatırladığım kadarıyla Whatsapp üzerinden iletti. Ben de gazetedeki yetkililerle görüşerek haber mahiyetinde konuyu aktardım ve yayımlanmasına karar verildi. Bir gazeteci olarak kaynağımı açıklamam ama bu kişinin resmi bir görevi olduğunu söyleyebilirim. Çalıştığım gazetenin yayın ilkeleri ve duruşu itibariyle şu anda gündemde olan FETÖ’ye karşı duruşumuz izaha muhtaç değildir. Bu örgüt yöneticilerinin bana açtığı birçok dava vardır. Benim bu yapıya uzaktan yakından ilgimin olup olmadığını söylemeye dahi gerek yoktur.''