Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) dönük soruşturma kapsamında 28 Aralık 2016’da tutuklanan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’a, “örgüt yönetmek” iddiasıyla 10 yıl hapis cezası verildi. Ankara 17’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği hapis cezası onanan Tuğluk, tutulduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde demans hastalığına yakalandı. Yaşamını tek başına sürdüremeyen Tuğluk, avukatların yaptığı birçok başvurunun ardından Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından verilen “yaşamını tek başına sürdüremez” raporuna rağmen tahliye edilmedi. Avukatların Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru üzerine 27 Ekim 2022’de tahliye edilen Tuğluk’un cezasının infazı, ATK’nin verdiği yeni bir rapor üzerine bir yıl daha ertelendi.
Mezopotamya Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, Tuğluk, hastalığın takibi için bir kez daha ATK’ye sevk edildi. İnfaz ertelenmesinin sürdürülüp sürdürülemeyeceği kararı için ATK’ye sevk edilen Tuğluk hakkında, “cezaevinde yaşamını tek başına idame ettiremeyeceği” tespitinin yer aldığı rapor verildi.
ATK’nin “Tuğluk’un yaşamını tek başına sürdüremeyeceği” yönündeki raporunun Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaşmasının ardından savcılık, Tuğluk’un cezasının infazının ertelenmesini bir yıl süreyle uzattı. Tuğluk’un cezasının infazının daha önce 6 aylığına geri bırakıldığı hatırlatılan kararda, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’nün "Hükümlü Aysel Tuğluk’un hakkındaki hapis cezasının ertelenmesi sonucu tahliyesinin toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturacağı yönünde Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nca olumsuz herhangi bir husus belirtilmemiştir" görüşüne yer verildi.
Tuğluk’un cezasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar veren savcılık, Tuğluk’un erteleme tarihinden itibaren 1 yıl sonra yapılacak sağlık durumu incelemesi için Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat etmesi yükümlülüğüne tabi tutulmasına karar verdi.
Tuğluk’un avukatı Reyhan Yalçındağ, teşhis sonrası müvekkilinin tahliye edilip tedavisine başlansaydı, hastalığının bu kadar ilerlemeyeceğini söyledi. Yalçındağ, “Müvekkilin hastalığının tedavisi olanaksız ve bir başkasının yardımı olmadan yaşanmasını sürdürdüğüne dair ATK bu defa 1 yıl daha uzatan bir rapor verdi. Dolayısıyla ilk günden beri söylediğimiz üzere, hastalığın ilk teşhisi konulduğunda, yani Şubat 2021’de tahliye edilmiş olsaydı, en azından bu kadar ağırlaşması, dışarıdaki hastane ortamındaki tedavi sebebiyle daha yavaş seyredebilirdi. Ancak maalesef hastalık oldukça ileri bir aşamaya geldikten sonra ATK rapor verdi ve tahliye oldu. Tedavisi halen devam etmektedir” diye ifade etti.