Gazeteci Yazar Ayşenur Arslan ile Uygarlık Ahlakı ve İnanç Araştırmaları Enstitüsü Başkanı, Gazeteci Yazar Ayşe Sucu “Türkiye’de Kadın Olmak” söyleşisiyle Dünya Kadınlar Günü’nde Mudanyalılarla buluştu.
Mudanya Belediyesi, Mudanya Kent Konseyi ile birlikte 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Mudanya’da yaşayan kadınları bir araya getirdi. 8 Mart etkinlikleri kapsamında Gazeteci Yazar Ayşenur Arslan ve Uygarlık Ahlakı ve İnanç Araştırmaları Enstitüsü Başkanı, Gazeteci Yazar Ayşe Sucu “Türkiye’de Kadın Olmak” söyleşisiyle Mudanyalılarla buluştu. Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşi yoğun ilgi gördü. Oturumun açılışını Gazeteci Yazar Ayşenur Arslan yaptı.
Güçlü kadınların eşit bireyler olarak yaşamın her alanında, siyasette, ekonomide, kültürde, sanatta olabilmeleri için verilen mücadelenin sonuna kadar desteklenmesi gerektiğini belirten Arslan, “Kadınlar bu ülkenin itici gücüdür. Vahşi kapitalizmin yanı sıra bizdeki siyasal İslam’ın faşizan yüzüne karşı bir dalga var ve burada en çok kaybedecek kesim, kadınlar. Özgürlüklerini kaybedecekler, evlatlarını kaybedecekler. Bu ülke elden gidecekse kafası yıkanmış bir takım kadınlar kaybedecek. Bu ülkeyi kurtaracaksa kadınlar kurtaracak” diye konuştu.
Kadının kutsanması gereken bir varlık olduğuna değinen Gazeteci Yazar Ayşe Sucu ise, antik çağdan günümüze kadının konumlandırıldığı yeri anlattı. Demokrasinin ilk ortaya çıktığı antik Yunan’da dahi kadınların vatandaş sayılmadığını vurgulayan Sucu, “Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte sadece kadın meselesi değil, insanın potansiyeline yönelik anlayışta bir devrim yaşandı. Zihin devriminin arka planını çok iyi okumamız gerekiyor.
Kadın şeytan, kadın ruhu olmayan bir varlıktı. Öyle bir yere konulmuştu ki kadın, tamamlanmamış insandı. Nereden nereye gelindi. Kadın mücadelesini bu manada önemsiyorum. Aydınlanmanın temelinde yatan isimler, toplumdaki bütün sıkıntıları kadına yüklüyor. Göktürkler’de Hititler’de kadının yeri apayrı ama hemen hemen dünyanın genelinde, mesela Roma kültürüne baktığınızda kadın mundar, erkeklerin kölesi, İngiltere’de kadınlar kocaları tarafından 11. yüzyıla kadar satılıyorlardı. Çin Uygarlığına baktığınızda bu uygarlıkların tamamında kadınlar kocalarıyla birlikte ölmek zorundaydılar. Üç dinde de aynı, örneğin Yahudilikte kadın güvenilmemesi gereken bir varlık olarak tanımlanıyor. Mustafa Kemal Atatürk, bize bir şablon sunmuş. Demiş ki yolunuz aklın yolu olsun, buradan yürüyün. Ülkemizde eşitsizlik, adaletsizlikler olduğu sürece biz aklın yolunda bu mücadeleyi ortaya koymaya devam etmeliyiz” ifadelerini kullandı. Ayşenur Arslan ve Ayşe Sucu, söyleşinin ardından kitaplarını imzaladı.
8 Mart Kadınlar Günü etkinlikleri Neval El Saddavi’nin 1984 yılında yayımlanan romanından uyarlanan ve İpek Taşdan’ın tek kişilik performansıyla sahnelenen Sıfır Noktasındaki Kadın oyunu ile devam etti. Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde sahnelenen oyun büyük ilgi gördü.