TİP’ten Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülme sürecini biliyorsunuz. Özetle; Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Atalay’ın tutukluluğu hakkında iki kez hak ihlali kararı vermişti. Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, "AYM’nin hak ihlali kararının hukuki değeri yok" diyerek ikinci kez bu karara uyulmamasını kararlaştırmış, vekilliğinin düşürülmesi için de TBMM’ye yeniden yazı göndermişti.
Dün...
AYM Başkanı Zühtü Arslan dedi ki: "AYM kararını beğenme yükümlülüğü yok. Kararlara uyulması zorunlu. Bireysel başvuru Türk yargı tarihinin en büyük yargı reformlarından biridir. Kesinleşen bir karara karşı bireysel başvuru yapıldığında da artık anayasayı yorumlamak ve uygulamak konusunda nihai yetki Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. Bu bağlamda temyizden geçerek kesinleşmiş yargı kararlarından sonra AYM’nin verdiği karar ve yaptığı yorumdan sonra görüş farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle AYM kararlarına uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini yoktur."
Arslan bunları söylerken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da salondaydı. Arslan’ın bu açıklamalarına yanıtsa Beştepe’den geldi. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum sosyal medyadan açıklama yaptı: "Anayasa m. 153 hükmü bireysel başvuru ihlal kararlarını kapsamaz. Ayrıca usul hukukumuzda ‘yeniden yargılama’ bağımsız bir kurum değildir. Yargılamanın yenilenmesi/iadesi kararına bağlı yargılama faaliyetine yeniden yargılama denir. Yargılamanın yenilenmesi/iadesi kararı verme yetkisi karar yeri mahkemelerine aittir. Ayrıntılar ve konunun diğer tüm yönleri ekli yazıda işlenmiştir."
Peki Uçum’un "ekli yazıda işlenmiştir" dediği yazısının ayrıntısında ne var?
BEŞTEPE’YE GÖRE "SORUN" 50’NCI MADDEDE
Önce tespit ve bilgiyle başlayalım: Beştepe’nin hukuk bölümü meseleye Can Atalay olarak bakmıyor. Atalay üzerinden "yargı kavgası" olduğu çok net. Şimdi geçelim Mehmet Uçum’un 26 Ocak’ta Anadolu Ajansı’nda yayımlanan değerlendirmesine.
Uçum yani Beştepe
diyor ki:
"Anayasa’nın 148. maddesinde düzenlenen; ‘Olağan kanun yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapılamaz’ ve ‘Kanun yollarında incelenmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz’ hükümlerinin içeriği, sınırları ve kapsamı kanunla netleştirilmeli. AYM’nin bireysel başvurulardaki denetleme yetkisi somutlaştırılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin teşkilat kanunu değişikliğiyle AYM’nin bir yargılamanın sonucunu doğrudan değiştiren karar vermesi uygulaması ortadan kaldırılmalıdır. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinde ‘yeniden yargılama’ hususunda düzenleme yapılmalı, bu düzenlemenin ilgili usul kanunlarındaki yargılamanın yenilenmesi müesseseleriyle uyumlu hale getirilmesi sağlanmalıdır."
Uzun yazının en çarpıcı yeri "AYM’nin bireysel başvurulardaki denetleme yetkisi somutlaştırılmalı" cümlesi. Önümüzdeki günlerde Beştepe’nin hukukçularının "Yeni anayasada AYM’nin yapısını bireysel başvurulara uygun hale getirmek ve bireysel başvuru kararlarının niteliğini ve etkisini anayasal seviyede düzenlemek kalıcı çözüm olarak gözüküyor" tespiti üzerinden düzenleme yapacağı anlaşılıyor.
AYM’nin "bireysel başvuru kararlarına" karşı geliştirilen argüman da şu:
"Bireysel başvuru ihlal kararları bağlayıcı değil. Sadece yönlendiricidir. Yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yargılamanın yenilenmesine de sonrasında yeniden yargılama yapıp kararını değiştirip değiştirmeye de karar veren mahkemeler yetkilidir. Yani karar veren mahkemelerin yargılanmanın yenilenmesi ve yeniden yargılama yapmak konusunda takdir yetkisi vardır. AYM karar veren mahkemelerin takdir yetkisini tamamen göz ardı ediyor, ihlal kararlarına mutlak uymak zorunluğu getiriyor. Anayasadaki bütün erkler bakımından bağlayıcı hükmü sadece kanun ve kararname denetimi kararlarına ilişkindir. Bireysel başvurulardaki ihlal kararlarını kapsamaz."
AYM-Beştepe restleşmesi devam edecek gibi.