Aytunç Erkin yazdı: Cımbızla çekilmiş tek cümle davası

Mütalaa sunan hukukçulardan Hasan Sınar'la gerekçeli kararı konuştum.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki “hakaret/ahmak” davasında İstanbul 7. Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen “tartışmalı” hapis cezasının gerekçeli kararı yayımlandı. Kararda, İmamoğlu'nun YSK üyelerine karşı hakaret suçunun basın önünde işlediği, yüksek yargı üyelerine rencide edici şekilde hakaret ettiği belirtildi.

Hatırlatmakta fayda var:

Gerekçeli karara göre “davayı ciddiye almayan” İmamoğlu mahkemeye üç ayrı bilimsel mütalaa sundu. Mütalaa sunan hukukçulardan Hasan Sınar'la gerekçeli kararı konuştum. Bir bakıma “gerekçeli kararın anatomosi” de diyebiliriz. Sözü Doç. Sınar'a bırakıyorum:

KARAR ÖNCE AJANSLARA DÜŞTÜ: “İlk olarak usul yönünden, ceza yargılamasında mahkeme gerekçeli kararı yazınca bunu taraflara tebliğ eder; yani sanık ve müdafii ile Cumhuriyet Başsavcılığına ve katılan vekillerine. Oysa İmamoğlu'nun müdafii Avukat Kemal Polat gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmeden önce ajanslara düştüğüne ve aynı durumun iddianame hazırlandığında da yaşandığına dikkat çekiyor.”

Burada araya giriyorum… Çünkü; Fetullah yargılamalarından da biliyoruz ki Ergenekon ve benzeri davalarda karar daha açıklanmadan Samanyolu ve Cihan Haber Ajansı “son dakika” diye kararı yayımlamaya başlardı.

Doç. Hasan Sınar “esasla” ilgili de şu tespiti yaptı:

MÜTALAALAR GÖRMEZDEN GELİNDİ: “Dava dosyasında İmamoğlu'nun avukatları tarafından sunulan 1 tanesi dilbilimci 2 tanesi ise ceza hukukçuları tarafından hazırlanmış 3 bilimsel mütalaa var. Bu bilimsel raporlarda buradaki sözlerin muhatabının Süleyman Soylu olduğunu  belirtiliyor. Daha da önemlisi, 6 ayrı ceza hukuku öğretim üyesinin imzasını taşıyan 2 ayrı raporda, siyasetçiler arasındaki bu gibi sözlü polemiklerin neden suç oluşturmayacağı AİHM, AYM ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde açıklanıyor. Gerekçeli kararda, dosyaya sunulan tüm bu bilimsel mütalaalardaki tespitlerin görmezden gelinmiş olması, esasa ilişkin önemli bir eksiklik.”

‘Sanığın sıfatı' kriteri olur mu?

Basın hukukunu hatırlatan Sınar, “Gerekçeli kararda, basın hukukundaki ‘bütüncül inceleme' ilkesi yönünden çok sorunlu bir tespit var” dedi ve devam etti:

CIMBIZLA ÇEKİLEN CÜMLE: “Bütüncül inceleme ilkesi der ki, özellikle hakaret davalarında önünüze bir yazı, haber, röportaj vs. geldiğinde, o metnin tamamına bakarak sonuca ulaşın. Metnin muhatabı kim, hakaret kastı var mı, eleştiri hakkı kapsamında mı yoksa sınır aşılmış gibi sorulara ancak metnin bütünü üzerinden değerlendirme yapılarak doğru yanıtlar verilebilir.

Gerekçeli kararda tam da yanlışın yapıldığını ve İmamoğlu tarafından Soylu'nun kendisine söylediği sözlere verilen yanıtın bütününden kopartılarak, sadece bu yanıtın içerisinde geçen ‘tamda işte 31 Mart seçimi iptal edenler ahmaktır' cümlesinin cımbızla çekildiğini ve tüm gerekçeli kararın bağlamından kopartılmış bu tek cümle üzerine inşa edildiğini görüyoruz.”

Ekrem İmamoğlu, 2 yıl 7 ay hapis cezası aldı.

Peki bu ne anlama geliyor? Doç. Hasan Sınar burada “özel bir uygulama” olduğunu düşünüyor:

YASAK İÇİN UĞRAŞTILAR: “Cezaya gelirsek… Hakaret suçunun kanundaki cezası 3 aydan 2 yıla kadar. Oysa İmamoğlu'na siyasi yasak getirebilmek için 2 yılın üstünde bir ceza verilmesi lazım. İşte bu yüzden bu davada, cezayı 2 yılın üzerine çıkartabilmek için benim meslek hayatımda hiçbir hakaret davasında örneğini görmediğim canhıraş bir çaba içine girilmiş. Bir kere, suçun alt sınırı 3 ay dedik ama temel cezayı 3 aydan başlatırsa sonuç 2 seneye ulaşmayacağı için, bu davada mahkeme temel cezayı 18 ay olarak belirlemiş. 3 aydan 18 aya nasıl çıktın mübarek? Meğer, sanık İBB Başkanı olduğu ve herkes tarafından takip edildiği için çıkmış! Vay canına, bilseydik kanunu yaparken cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeleri koyan 61. Maddeye bir de ‘sanığın sıfatı' diye bir kriter daha koyardık. Kanunun akıl edemediğini mahkeme akıl etmiş.

Ordu davası ‘olumsuz kanaat' oluşturmuş

Burada çarpıcı bir bilgi daha verdi Sınar:

KRAVAT İNDİRİMİ: “Cezayı 18 aydan başlatınca 2 yılın üstüne çıkarmak mümkün oluyor elbet ama bir de 62. Maddedeki takdiri indirim nedeni var, yani meşhur ‘kravat indirimi' diye bilinen madde. Uygulamada sözgelimi kadın cinayetleri veya cinsel istismar faillerine uygulandığı için eleştiri konusu olan bu hüküm, İmamoğlu'na da uygulanırsa ceza 2 yılın altına düşebilir.

SANIĞIN GEÇMİŞİNE BAKMIŞLAR: “Sanık İmamoğlu gelmiş, sorgusu yapılmış, tanık dinletmiş, mütalaa sunmuş, suçsuzluğunu ispat için her şeyi yapmış, tam mahkemelerin sevdiği, yargılamayı kolaylaştıran sanık tipi bu! İndirimi nasıl uygulamayacaksın? Yine dahiyane bir çözüm. Meğer İmamoğlu'nun geçmişte Ordu'da Valiye hakaretten dolayı para cezası aldığı ve halen temyizde olan davası, sanığın geçmişi hakkında olumsuz kanaat oluşturmuş.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.