Deniz Baykal'ın istifasıyla boşalan genel başkanlık için gidilen kurultayda tek aday olan Kemal Kılıçdaroğlu seçildi. 22 Mayıs 2010'da gerçekleşen 33. Kurultay'ın adı “Değişim”di ve Kılıçdaroğu da “değişim” demişti:
“CHP, Kuvay-ı Milliye demektir. Müdafaa-i Hukuk demektir. Anafartalar'dır, Conk Bayırı'dır, İzmir'de Hasan Tahsin, Lozan'da İnönü'dür, tuttuğunu koparır. Erzurum'da Nene Hatun, Antep'te Sütçü İmam'dır. Genlerinde bu vardır. Değişimcidir ve devrimcidir. Değişimin ve devrimin sonuna kadar gideceğiz.”
İki yıl sonra… CHP'nin 34. Kurultay'ında da slogan “Demokrasi ve Değişim”di ve Kılıçdaroğlu şu cümleleri kurmuştu:
“Değerli yoldaşlarım, unutulmaması gereken somut bir gerçek var. Sosyal demokrasinin temelinde ilerleme ve değişim vardır. Onun için diyoruz ki, sosyal demokrasinin temelinde değişim, değişim, değişim vardır. Tarihin her döneminde sistemden yana olanlar, oradan beslenenler hep değişime karşı çıkmışlardır. Değişime karşı olanlar statükoculardır. (17 Temmuz 2012)”
14-28 Mayıs seçimlerinin ardından sadece CHP'de başlayan tartışmaların temelinde de “değişim” var! Adları genel başkanlık için geçen iki isim Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel de çözüm yolunu açıkladı: “Değişim.” Anladığımız da “liderin değişmesi”.
Bu noktada bir kulis bilgisiyle devam edelim:
İddialara göre, 28 Mayıs'tan iki gün sonra 30 Mayıs'ta değişim için yola çıkan iki isim Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel, İstanbul Beşiktaş'ta buluştu. CHP'nin iki “genç” isminin de gündeminde “yenilgi” ve “değişim” vardı. Bu buluşmanın ardından 3 Haziran günü Özgür Özel'in, Kılıçdaroğlu tarafından grup başkanı ilan edildiğini hatırlatalım. Şimdi konuşulanlara kulak kabartalım.
Genel başkan olma ısrarı yok mu?
Önce teknik bir bilgi verelim…
Büyükşehir Belediyesi 5216 Sayılı Kanun'un 17'nci maddesi: “Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları görevlerinin devamı süresince siyasi partilerin yönetim ve denetim organlarında görev alamaz; profesyonel spor kulüplerinin başkanlığını yapamaz ve yönetiminde bulunamaz.”,
Bu bilginin ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen cuma akşamı kurduğu şu cümlelere bakalım:
“İstanbullu, Ankaralı seni seçti, buralara hizmet edin diye. İşin doğası gereği kuralı da budur. Sadece orada kalın hiçbir iş yapmayın olmaz. Genel siyasetin içinde de yer alabilirler. Ben CHP Genel Başkanı olarak İstanbul Büyükşehir'in ne olması gerektiğini düşünmek zorundayım. Yine bir CHP'li tarafından yönetilmesi gerekir. Şu anda CHP'li tarafından yönetilmezse bu bizim için ciddi bir sorun olur. Kazandığımız bir Büyükşehir Belediyesi'ni başka bir partiye neden verelim? İmamoğlu aday olabilir. Arkadaşlar olabilirler, neden oluyorsunuz demem. Ben İstanbul sorununun çözülmesini isterim. (Sözcü Tv/9 Haziran 2023)”
Bu açıklamada net bir tavır vardı: “İmamoğlu aday olursa İstanbul kaybedilir.” İmamoğlu çevresi de toplantılarını ve tartışmalarını sürdürüyor. Şunu biliyorum: Belediye başkanlığını AKP'ye vermek gibi bir niyetleri yok. Ki; 31 Mart seçimleri öncesinde devletin her gücünü kullanacak iktidarın bir de İBB'yi yönetmesinin getireceği zorlukları biliyorlar.
Peki İmamoğlu'nun “Aday mısınız?” sorusuna verdiği “Benim aday olduğum tek şey var… Ülkemizde, aynı İstanbul'da olduğu gibi büyük bir değişim” yanıtı ne anlama geliyor?
İstanbul kulislerinde şu değerlendirmeleri yapanlar var:
“AKP'nin kuruluşunda kurmay kadro Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener gibi isimlerden oluşuyordu. Şimdi de o dönem AKP nasıl yapmışsa, yeni bir planlama şart ve süreci yönetecek bir kadro lazım. Ekrem İmamoğlu illa genel başkan olacak diye bir durum yok. İki ya da üç genç isim, birlikte hareket eder ve kurultayı, yerel seçimleri planlarlar. Bir de CHP'yi yöneten kişi cumhurbaşkanı adayı olur algısı yanlış. Ekmelettin ve Muharrem Bey örneğini biliyoruz. İmamoğlu neden 2028 adayı olmasın.”
Bu değerlendirmenin, Özgür Özel'in SÖZCÜ'den İsmail Saymaz'a verdiği “adayım” röportajının ardından yapılması önemli. Ancak… Her gün yeni bir bilgi ve gelişme yaşandığı için her an her şey değişebilir notunu da eklemekte fayda var!
İmamoğlu cephesindeki netlik şu:
“Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı devam eder ve yerel seçimlere gidilirse İYİ Parti kesinlikle ittifak içinde yer almaz. Bu İstanbul ve Ankara dışında İzmir'i de etkiler. İzmir'de aday çıkaran bir İYİ Parti'nin önemli bir oy potansiyeli olacağını hesaba katmak lazım.”
Peki Kemal Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi ne diyor? Ankara kulislerinde “Kılıçdaroğlu adaylık konusunda geri adım atmayı düşünmüyor” fikri hakim. Görüştüğüm isimlerden bir harmanlama yaptım:
“14-28 Mayıs seçimlerinde günah keçisi ilan edilen Kılıçdaroğlu o süreçte neler yaşandığını iyi anlatmalı. ‘Kazanacak aday' üzerinden yaratılan olumsuz iklimin yansımalarını mutlaka konuşacaktır. Şunu biliyoruz, örgütler Kemal Bey'in yanında. Doğu ve Güneydoğu'da da bir tek Muş dışında genel merkezle hareket ediliyor. Ekrem Bey genel başkan olmak istiyor ve olası bir siyasi yasak kararını CHP lideri olarak karşılama düşüncesinde.”
SONUÇ: 2010 ve 2012'de CHP kurultaylarının sloganı değişim oldu. 13 yıl sonra bir kez daha “değişim”i konuşuyor kurtuluşun ve kuruluşun partisi. İdeoloji ve program mı? Önce “kişi” değişsin de…