Aytunç Erkin yazdı: Kampanyayı değil 11 günü yönetin

Tartışılacak konu, bu mu şimdi?

28 Mayıs'a 11 gün kala, milyonların oy verdiği, umut beslediği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “seçim kampanyasını kim yürütecek?” üzerinden bir gündem neden ve nasıl oluşturuldu? Açıkça söylemekte fayda var: İlkelerin konuşulmadığı, programın masaya yatırılmadığı sadece ve sadece koltuk-vekillik üzerinden yapılan “çalışmaların” öne geçtiği bir sürecin geleceği son nokta bu! Düşünün; genel başkanına haber vermeden bağlı olduğu kurumdan istifa edip vekillik için başvuranların olduğu bir sistemden bahsediyorum.

Neden bu cümlelerle girdim?

Çünkü…

AKP cenahı, 2021'den bu yana parti tabanını WhatsApp gruplarında şu cümlelerle uyardığı için:

“Bu iktidardan pek çok beklentiniz gerçekleşti, camiayı hayretle izliyorum, bak demedi demeyin, sonra Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz, iktidara zarar verecekse haksızlık ve yanlışlardan şikayetle doğruları söylemek caizdir diyemem. /Yenişafak yazarı Hayrettin Karaman)”

Ki; iktidara destek veren tarikatlar-cemaatlerin de vurgusu: “Kazanamazsak yokuz” değil miydi?

Seçimlere uzun zamandır hazırlanıyordu AKP!

Ya CHP?

Anlatayım:

Dün öğle saatlerinde haber merkezlerinin tartışmaya başladığı bir kulis haberinde “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, kampanya süresince kendisinin ön planda olmasını gerektiğini belirterek, kampanya yönetiminin de kendisine bırakılmasını isteyeceği öğrenildi” denildi. CHP'ye dayandırılan haberin konuşulmaya başlandığı dakikalarda Söğütözü'ndeki genel merkez binasında “strateji toplantısı” başlamıştı. Toplantıya, İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı. Talep CHP lider Kılıçdaroğlu'ndan geldi. Bu arada bir bilgi daha kulislerde konuşulmaya başlandı: “İmamoğlu kampanyayı Canan Kaftancıoğlu'yla beraber yürütecek.” Bu bilgiler üzerine İmamoğlu'nun yakın çevresine sordum ve şu yanıtı aldım:

“Başkanın böyle bir talebi olmadı. Tabii ki genel başkandan böyle bir talep gelirse çalışmalar başlar, nasıl bir yol haritası izleneceğine yönelik hazırlıklar yapılır. Sonrasında da genel merkezde sunum yapılır. Altını çizelim: Ekrem Başkan böyle bir talepte bulunmadı.”

SORU ŞU: “İmamoğlu kampanya yönetiminin kendisine bırakılmasını isteyecek” haberi bugün neden tartışmaya dahil edildi? (Strateji toplantısının başladığı dakikalar vurgusunu da yapmakta fayda var.)

Biraz daha açalım.

Örneğin… Atatürk damarının keskin olduğu İzmir'de toplam seçmen sayısı 3 milyon 544 bin 730, kullanılan oy sayısı 3 milyon 209 bin 196. Yani… 335 bin 534 yurttaş oy vermedi. CHP'nin, oy vermeyenlerin peşine düşmesi gerekmiyor mu? Ya da küçümsenen “Atatürkçü-ulusalcı” kesim mi sandığa gitmedi?

Örneğin… İstanbul'da toplam seçmen sayısı 11 milyon 701 bin 55, kullanılan oy sayısı 10 milyon 624 bin 263. Yani… 1 milyon 76 bin 792 yurttaş sandığa küs! Bu oyların peşine düşmek ve ev ev gitmek gerekmiyor mu?

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak önce bir yol haritası belirlenmeli, “kampanyayı kim yönetecek” kulis haberlerinden önce.

Yapılması gerekenler belli:

Öncelikli olarak milliyetçi oyların adresinden (2 milyon 839 bin 634 oy), Sinan Oğan'dan nasıl bir destek istenecek? HDP bu konuda ne diyecek? Sandığa götürülmesi gereken 8 milyon 428 bin 586 yurttaş nasıl ikna edilecek?

Örneğin… AKP'nin “yoksullara” umut olduğu “güven-istikrar” sloganına karşı alternatifin hemen oluşturulması gerekiyor. Tamam iktidar partisi 2002 yılında aldığı oy oranına yüzde 34.28'e yaklaştı, her seçimde de yüzde 7 oy düşüşü gözleniyor. Buna rağmen de birinci parti.

Bu durum bir gerçeği değiştirmiyor: CHP yönetimi kendilerine oy verenler kadar dirençli olmalı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.