Aytunç Erkin yazdı: Kararı hukuk verdi

''Be​​​​​​​ştepe bu kararı nasıl değerlendirdi?”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen 2 yıl 7 ay hapis cezası ve siyasi yasak sonrası hem iktidar hem de Altılı Masa cenahında önemli gelişmeler yaşanacağı tespitini yapmak zor değil. “Siyasette 24 saatte çok şey değişebilir” cümlesinin altı bir kez daha doldu. Peki İmamoğlu kararı sonrası neler yaşanabilir?

Ancak…

İlk önce yanıtı merak edilen sorulardan birisiyle başlayalım:“Beştepe bu kararı nasıl değerlendirdi?” Bu sorunun yanıtını aradım ve şu bilgilere ulaştım:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakın çevresine şu cümleleri kurduğu iddia edildi: “Yargı bağımsızdır. Kararı hukuk verdi.” Önümüzdeki günlerde Erdoğan'ın bu kararı daha ayrıntılı değerlendireceği de konuşulanlar arasında…

Konuştuğum iktidara yakın hukukçular da karar için şu değerlendirmeleri yaptı:

“… Pozitif hukuk açısından mahkemenin kararına bir şey diyemeyiz. ‘Ahmak' demek hakarettir. Kamu görevlisine bu hakareti yapmak da kamu suçu olduğu için resen soruşturulur ve karar verilir. Tabi yargısal süreç devam ediyor. İstinaf ve temyiz aşamaları da var.

“… Yargı sürecine hiçbir şekilde müdahil olunmadı. ‘Ceza çıkmasın telininde bulunalım' diyenlere de itibar edilmedi. ‘Kararın siyasete etkileri olur' diyenlere de ‘ o da siyasetin konusudur. Siyaset bu tip etkileri de dikkate alarak yapılır' diye cevap verildi.

“… Bu kararın siyasi sonuçları yargı üzerinden kesinlikle tartışılmamalı. Çünkü tartışma siyasi dinamiklerin konusudur. Toplumsal dinamiklerin alanıdır. Sonuçta kararı halk verir.”

İktidara yakın kaynakların değerlendirmeleri böyle.

Ancak… Süreç bu şekilde işlemedi? Neden mi?

Örneğin… 19 Haziran 2022'de Ekrem İmamoğlu'nun, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine hakaret ettiği (ahmak) iddiasıyla yargılandığı davanın seyri açısından kritik bir gelişme yaşandı. Davanın hakimi, tayinini istemediği halde (kendisine İmamoğlu'na ceza vermesi için baskı yapıldığı iddiaları var) Samsun'a “gitti”. Daha geçen kasım ayında medyaya “Yargıya ceza ver telkini” yapıldığı haberleri yansıdı.

Karardan bir gün önce yayımlanmış bir röportajı da okumakta fayda var.

Kılıçdaroğlu'na kim yanlış bilgi verdi?

Amerika'nın Sesi'nden Hilmi Hacaloğlu'na konuşan İmamoğlu'nun avukatı Gökhan Günaydın şu çarpıcı bilgiyi vermişti:

“… Şimdi durum şu, Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir tartışma var. Saray'daki bu tartışma bize iletiliyor, konuşulanlardan haberdarız. Bir grup, ‘İmamoğlu'na ceza vermeyelim, bu onu güçlendirir' diyor ancak karşı taraftaki grup ise, ‘kısa vadede önünü keselim, sonra duruma bakarız' görüşünü savunuyor. Eğer duruşma yarın yine ertelenirse, konjonktüre bakarak kendilerince zaman kullanmaya çalışacaklar. Ha şu da olabilir. Yarın siyasi yasak ve hapis cezası da çıkabilir ki bu bizim için sürpriz olmaz, böyle bir duruma da hazırlıklıyız.(13 Aralık 2022/VOA/Hilmi Hacaloğlu)”

Bu karar İmamoğlu ve ekibi için sürpriz olmadı diyebiliriz. Sürprizi yaşayan isimse davanın olduğu gün Almanya'ya giden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Dün sabah Halktv'de İsmail Küçükkaya'nın programına katılan Kılıçdaroğlu şu cümleleri kurdu:

“Karar açıklanırsa beraat ya da ertelenir diye bekliyordum. Bakılırsa bu normalde beraattir dediler. Bu gezileri yaparken, onların ve bizim müsait olduğu zaman dilimi içerisinde randevular alınıyor.”

İlginç olan şu: İBB avukatlarının “siyasi yasak” endişesi var. Gazeteciler hakimin yerinin değiştirildiğini yazdı ve yargıya “ceza ver baskısı” yapıldığını duyurdu. Buna rağmen CHP lideri, yakın çevresinden bazıları tarafından “Beraat ya da ertelenir” diye enforme edilmiş. Aklıma şu soru gelmiyor değil: O yakın çevre İmamoğlu'nun avukatlarıyla görüşmedi mi? 

Halktv röportajında Kılıçdaroğlu bir cümle daha kurdu: “İstinaf ve Yargıtay yoluna gidilecek. Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri var. Neden İstinaf'tan dönmesin. Ne demek dönmez?” CHP kurmayları bile “Bu da aşırı iyimserlik” cümlesini kurdu bana.

Şimdi iki günün bilançosunu yapalım.

Kazanan Meral Akşener

Birincisi… Ekrem İmamoğlu'nun Saraçhane çağrısının ardından İYİ Parti lideri Meral Akşener'in Ankara'dan yola çıkması ve yolculuk esnasında aracının içinden sosyal medya paylaşımı yapması önemli. Akşener hızla “olaya el koydu” ve günün öne çıkan ismi oldu!

Çünkü…

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun tartışılan Almanya gezisinden dolayı Saraçhane'de olmaması, İYİ Parti liderinin öne çıkmasında en büyük etkendi. Hatta… İmamoğlu'nun odasındaki tek gazeteci olarak tanıklığım da Akşener ile İmamoğlu arasında yıkılmaz duvarların kurulduğu! İmamoğlu için kurduğu “Ne istiyorlar bu çocuktan?” cümlesi de aralarındaki ilişkinin boyutu diyelim…

İYİ Parti lideri Meral Akşener

İkincisi… Karar sonrası AKP'nin kuruluşunda rol oynamış ve vekil seçilmiş bir isim aradı beni ve dedi ki:

“Tayyip Bey, siyasi yasaklı oldu ama süreci çok iyi yönetti. Şimdi artık top İmamoğlu'nda. Bu süreçleri iyi yönetemezsen kaybolup gidersin Erdoğan yasaklı olduğu süreci iyi yönetmişti. Ve o süreç içinden bir lider çıkmıştı. Ekrem İmamoğlu ve ekibi bu süreci iyi yönetemezlerse siyaseten yok olabilirler.”

Üçüncüsü… Kemal Kılıçdaroğlu mücadelelerinin “adaylığına karşı olan sermaye gruplarıyla” olduklarının altını çiziyor ve geri adım atmayacağını yakın çevresine söylüyor.

Rahmetli Süleyman Demirel'in dediği gibi: 24 saat siyasette uzun süredir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.