Aytunç Erkin yazdı: Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu planı

Genel Merkez 31 Mart yerel seçimleri sonrasında kurultay istiyor ve Kılıçdaroğlu da bırakmaya niyetli değil ve grup toplantılarında dili daha da sertleşiyor.

Ekrem İmamoğlu çevresinde hakim görüş şu cümlelerle anlatılıyor: “Bu iş ağustos ayı içinde bitmeli. Zaman uzarsa yerel seçimler öncesi sıkıntı olacak.” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “olağanüstü kurultay” kararı alması için içeriden ve parti dışından çalışmalar sürüyor!

Durum tespiti yapmakta fayda var:

Genel Merkez 31 Mart yerel seçimleri sonrasında kurultay istiyor ve Kılıçdaroğlu da bırakmaya niyetli değil ve grup toplantılarında dili daha da sertleşiyor.

Şu cümleler çok açık:

“Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin başında olsam da olmasam da birleştirdiğimiz bu 25 milyonluk demokrasi kitlesi, hakkın yanında duranların kitlesi olacak ama hiçbir zaman bir liderin güdümünde olmayacaktır. Sizler zaten bir liderin ya da bir kişinin güdümünde olmamak için bir araya geldiniz. Hiçbir zaman birleşmeyi, mücadeleyi ve her çeşit başarıyı tek bir isme sakın indirgemeyin. Bizler, hepimiz değişimin ancak bir parçasıyız.” CHP lideri, İmamoğlu'nun en sinirlendiği benzetme üzerinden konuşuyor: “Erdoğan gitsin yeni bir Erdoğan mı gelsin?” Kılıçdaroğlu'nun “tek adam” vurgusu da bu benzetmenin tam da merkezine oturuyor.

Durum tespitine devam edelim:

Ekrem İmamoğlu'nun kurmayları, “Tek adam eleştirisine yanıtı önceki gün yayımlanan değişim metninde verdik. Değişim talebi kişisel değil toplumsal” değerlendirmesi yaptı. Metne baktığımızda o bölüm şöyle: “Geldiğimiz noktada Türkiye'nin geleceği için akılcı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Değişimin temeli hiç kuşkusuz toplumsal taleptir. Sabırlı ve aklı öne koyan ama, bir o kadar da kararlı bir tutumla değişimin gerçekleşmesi pekâlâ mümkündür. Bu ihtiyaç ortadayken, hiçbir şey olmamış gibi davranmak, eski yanlışlarda ısrar etmek, yenilgiden acı çeken milyonlarca vatandaşın duygularını anlamamak demektir. Ülkemizin sürdürülebilir biçimde kalkınması, vatandaşlarımızın refah ve medeniyet yarışında hak ettiği noktaya erişmesi, devletimizin adil ve demokratik bir devlete dönüşmesi için muhalefet güçleri olarak değişmek ve çok güçlü bir alternatife dönüşmek zorundayız.”

Burada bir parantez açmakta fayda var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de önceki gün İstanbul'da İmamoğlu ile yaptığı görüşme sonrası bana şu cümleyi kurmuştu: “Ekrem Bey'in de benim de birbirimizden bağımsız söylediğimiz değişimdi. Bu bizim kişisel tespitlerimiz değil. Toplumda böyle bir talep var. Bunun nasıl şekilleneceği nasıl bir yola gireceğini hep beraber göreceğiz.”

“Birleştiren değil bölen olacak”

İmamoğlu cephesinde konuşulanlara göre; olağanüstü kurultay kararı alınırsa 2018'den bu yana değişen delegelerin (Kılıçdaroğlu'nun delegeleri) “rüzgardan etkilenme” olasılığı yüksek. Diyorlar ki: “Kurultay delegesi de CHP seçmeni ve 25 milyon gibi, yenilgi onları da umutsuzluğa itti.”

Ekrem İmamoğlu'nun başka bir düşüncesi de şu:

Genel başkan olduğu takdirde yargının “siyasi yasak” kararı alması zorlaşacak. Yasak kararı alınırsa “umutsuz kitle” İmamoğlu'nun destekleyeceği “emanetçi” üzerinden yeni bir yolculuğa çıkar. Burada da Özgür Özel formülü öne çıkıyor! Yerel seçimlerde de “ortaklaşmış” seçmenle birlikte yeni ittifak sürecinin inşa edilebileceğinin altı çiziliyor. Yine Kılıçdaroğlu'nun olmadığı CHP yönetiminde İYİ Parti lideri Meral Akşener'le “yeni hattı” çok rahat kurabileceklerini düşünüyor. “İktidar İçin Değişim” metninde de, muhalefetin 2018'den beri ittifakla büyüdüğü cümleleri öne çıkıyor: “Birleşe birleşe büyüyerek ülkeyi demokratikleştirmek için geliştirilmiş bu önemli adımlarla; zamanın ruhuyla uyumlu biçimde, demokrasi, adalet ve sosyal refah hedefleriyle cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair vizyoner bir çaba ortaya kondu. Toplumun farklı kesimlerine açılmayı ve her siyasi kökenden yurttaşı demokrasi vizyonuyla buluşturmayı hedefleyen bu önemli tecrübe, tarihimizde bir ilk oldu.”

Söğütözü'nde yapılan şu tespitle bitirelim: “Yerel seçime kısa bir süre kalmışken İmamoğlu ve arkadaşlarının ‘olağanüstü kurultay' konusunda ısrarı sürecek. Bu da değişim ekibini ‘birleştiren değil bölen' durumuna dönüştürecek. Ki Kemal Bey'e yönelik medya üzerinden yürütülen kampanya da seçmeni savunmaya doğru itti.”