Bahçeli'nin danışmanından tarikat çıkışı: “Yine bir tarikat, yine bir sapıklık Türkiye gündeminde!"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin basın danışmanı ve MHP’nin yayın organı Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek, Ahmet Yesevî'den Akşemsettin'den geldiğimiz noktaya bak" başlıklı yazısında “Yine bir tarikat, yine bir sapıklık Türkiye gündeminde!" dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin basın danışmanı ve MHP’nin yayın organı Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek, "Ahmet Yesevî'den Akşemsettin'den geldiğimiz noktaya bak" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Odatv, Uşşaki Tarikatı lideri Fatih Nurullah'ın 12 yaşında küçük bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismarını ortaya çıkardı. Sakarya’nın Akyazı ilçesi Kuzuluk mahallesinde bulunan dergâhta gerçekleşen olayın ortaya çıkmasının ardından, Nurullah tutuklandı. Konuyu köşesine taşıyan Türgün yazarı Yıldıray Çiçek, “Yine bir tarikat, yine bir sapıklık Türkiye gündeminde” ifadelerini kullandı. İsim vermeden iktidarı eleştiren Çiçek yazısının devamında “Tarikat ve cemaatleri oy deposu gören siyasilerin ve iktidarların yıllardır bunlara açtığı alan gün geliyor İslam’a zarar veriyor” diye belirtti.

Yıldıray Çiçek’in bugünkü yazısı şöyle:

“Yine bir tarikat, yine bir sapıklık Türkiye gündeminde… Bu gündem maalesef Türkiye gündeminden hiç eksik olmuyor. Çeşitli aralıklarla hep ‘şu tarikatın şeyhinden sapıklık, şu cemaatte sapıklık’ şeklinde birçok olay Türkiye gündeminde tartışılıyor. Kendini kamuoyuna Fatih Nurullah olarak tanıtan Uşşaki tarikatının sözde şeyhinin 12 yaşındaki bir çocuğa yönelik cinsel istismarı, tartışılan bu yöndeki son gündem… Arkasına on binlerce kişiyi takabilmiş sözde şeyhin, bir müridinin 12 yaşındaki kız çocuğuna yönelik cinsel istismarı sonrası herkesin artık bazı şeyleri düşünmesi gerekiyor. Çünkü bu durum ilk değildir ve son olacak gibi görünmemektedir. ‘Sapık şeyh’ diye arama motoru üzerinden arama yapın, binlerce haber karşınıza çıkmaktadır. Kimi müritlerine, kimi müritlerinin çocuklarına, kimi de tüm aileye cinsel istismarda bulunmuş birçok sahte şeyh haberi vardır ve şimdi onların çoğu cezaevindedir.

İslami alan içinde tarikat, cemaat algısıyla yola çıkıp finalde yüce dinimiz İslam’a en büyük zararı bunlar vermektedir. Bunların yüzünden gerçek Allah dostları, gayesi sadece Allah rızası olan insanlar zan ve töhmet altında bırakılmaktadır. İslami alanda kurulduğu iddia edilen bu tür cemaatler, tarikatlar, bunların başında olan sözde şeyhler hep mi sapıklıkla, tecavüzle, para-pul işleriyle ve kirli ilişkileriyle anılır? Ana-baba çocuğunu Kur’an kursuna gönderiyor, çocuğu orada cinsel istismara maruz kalıyor.

Ana-baba ‘çocuğum İslami terbiye alsın’ diyor herhangi bir tarikatın, cemaatin yatılı yurduna gönderiyor, orada tecavüze uğruyor. Ana-baba ‘şu şeyhten, bu şeyhten zarar gelmez’ diye çocuğunu herhangi bir tarikata, cemaate teslim ediyor, çocuğu orada cinsel istismara uğruyor. Bu içimizi karartan örnekler maalesef oldukça fazladır. Türkiye’deki en büyük duygu ve düşünce istismarı da din üzerinden yaşanmaktadır. Oy deposu olarak görülen cemaat ve tarikatların güçlene güçlene nasıl bir canavar olduğunu FETÖ olayında herkes gördü, şahit oldu ve bir kez daha bu konuda çok dikkatli olunması gerektiğini tecrübe edindi. Cemaat olarak kurulan bir yapı, bu ülkede darbeye kalkıştı. Türk devleti için bundan daha büyük bir acı olay olabilir mi? Bir cemaat, devletin en mahrem hücrelerine sızarak akla hayale gelmeyecek işlere kalkıştı. Bir cemaat düşünün şimdi cinayetlerle, kumpaslarla, tezgâhlarla, tecavüzlerle, darbeyle, yabancı istihbaratlara çalışmakla anılıyor. Türkiye’de birçok kişi bir zamanlar bunların peşinden ‘Allah, peygamber, din, iman’ duygusuyla koşuyordu. Neredeyse bunların ağzından çıkan her şey tartışılmaz kanun olarak görülüyordu. Şimdi herkes lanet okuyor.

Tarikat ve cemaatleri oy deposu gören siyasilerin ve iktidarların yıllardır bunlara açtığı alan gün geliyor İslam’a zarar veriyor, gün geliyor topluma zarar veriyor, gün geliyor devletimize zarar veriyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken Atatürk’ün ortaya koyduğu ölçüler, düşünceler bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Anlamayan kim varsa aslında İslam’a zarar vermek için fırsat kollayanlardır. Atatürk’ün Diyanet gibi bir kurumu kurmuş olması bile İslam dinini istismar etmek isteyenler karşısında, İslam dinini korumak adına nasıl bir vizyon sahibi olduğunu gösteriyor. Yüce Allah bile yarattığı kullarını Fâtır suresinde ‘Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası da Allah hakkında sizi kandırmasın’ diye uyarmıyor mu? Demek ki yaşam sınavında ‘Allah ile aldatanlar’ var ve bunlara karşı dikkatli olacağız.

Atatürk’ün kurduğu kurum olan Diyanetin ilk defa bir sözde tarikat şeyhinin cinsel istismarı karşısında ‘Allah’ın bizlere en değerli emaneti olan çocuklarımız, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyümeyi, her türlü ihmal ve istismardan korunmayı hak etmektedir. Bu nedenle çocuk istismarıyla, masum yavrularımıza uzanan şeref yoksunu, hain ve zalim ellerle mücadele etmek hepimizin vazgeçilmez görevidir. İlim ve irfan ile alakası olmadığı halde, kendilerine menfaat devşiren din istismarcılarına karşı da aziz milletimizi bir defa daha uyarıyoruz. Hem dini duygu ve değerlerimizin hem de göz bebeğimiz olan çocuklarımızın istismara karşı korunması için herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz’ şeklinde açıklama yapması yerinde ve anlamlı olmuştur.  

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.