Sinan Meydan'ın "Lozan’da kurtarılan adalar ve Meis" başlığı ile yayınladığı yazıda Türkiye'nin Lozan ile Gökçeada ve Bozcaada'yı kurtardığı ifadeleri yer aldı. Sinan Meydan adalar Lozan'da mı verildi? Meis niye alınamadı? Meis üzerinden Lozan'ı “başarısız” ilan etmek doğru mu? sorularına yanıt verdi.
İşte Sinan Meydan'ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na verdiği tarih dersi:
LOZAN'DA ADALAR POLİTİKASI
Türkiye'nin Lozan'daki temel amacı olabildiğince Misakı Milli'yi gerçekleştirmekti. 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada Türk askerinin bulunduğu, Osmanlı'nın elinde olan yerler Misak-ı Milli'ye dâhildi. Ancak Ege Adaları ve 12 Ada daha önce kaybedilmişti, işgal altındaki bu adalarda Osmanlı askeri de yoktu. Lozan'a giden İsmet Paşa'ya verilen 14 talimattan 4. talimat adalarla ilgiliydi. Buna göre adalar konusunda “Müzakere sırasında politika belirlenerek Çanakkale'ye yakın adalar istenecek, güçlük çıkarsa Ankara'dan talimat beklenecekti.” Yani adalar konusunda kesin bir talimat yoktu; duruma göre davranılacaktı. Lozan görüşmelerinde adalar konusu 25 Kasım 1922 tarihli oturumda gündeme geldi. İsmet Paşa, kendisine verilen talimat gereği öncelikle Çanakkale Boğazı girişinde Türkiye'ye yakın adaları istedi. “Anadolu'nun huzuru ve güvenliği için adaların büyük önem taşıdığını” söyledi. Türk karasuları içindeki ufak adaların Anadolu barışını tehdit edebileceğini, bunların Anadolu'nun tamamlayıcı birer parçası olduğunu, bu nedenle bu adaların kesin olarak Türk egemenliğinde olmasını talep etti. Büyük adalar konusunda ise 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ve 14 Şubat 1914 Büyükelçiler Konferansı kararlarıyla Türkiye'ye verilen Gökçeada ve Bozcaada ile Boğazların yakınında bulunan Semadirek adasının Türkiye'de kalması gerektiğini söyledi. Ayrıca daha önce Yunanistan'a bırakılan Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Nikerya adalarının “genel barış için” bütünüyle askerden arındırılmasını, buralardaki istihkâmların yıkılmasını, deniz ve hava üssükurulmamasını ve asayişi sağlayacak sayıda jandarmadan başka hiçbir silahlı kuvvet bulundurulmamasını istedi. Dahası, Limni, Midilli, Sakız, Nikerya adalarının Yunanistan'dan alınarak özel (özerk) bir rejimle yönetilmesini önerdi. Lord Curzon, bu adaların nüfusunun Rum olduğunu belirtip, Girit ve Sisam'daki özerlik uygulamalarının başarısız olduğunu hatırlatarak “özerk yönetim” isteğine karşı çıktı. Adaların askerden arındırılması konusunun ise incelenebileceğini söyledi. Venizelos da “Semadirek adası üzerindeegemenlik sorununun 1913'ten beri çözümlenmiş olduğunu” söyleyerek İsmet Paşa'nın Semadirek isteğine karşı çıktı.
Yazının tamamı için tıklayın
.