Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "Suyla ilgili bir problemin olduğunu herkes kabul edecek, buna göre bir davranış sergileyeceğiz. Biz bunu minimum düzeyde hissettirmek için de gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz. Şu anda İstanbul da dahil olmak üzere 4 büyük kentimizde de böyle bir problemimiz yok. Barajlardaki su seviyesi tek başına yeterli değil." dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Eyüpsultan'da düzenlenen Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri programına katıldı. Programın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Bakan Kirişci, ihracat rakamları, tahıl koridoru ve su krizini değerlendirdi. Bakan Kirişci, tarım sektörünü ülkeye kambur olarak gören bir bozuk zihniyetin varlığına dikkat çekti.
"Türkiye'nin ihracatına eş değer bir ihracatı gerçekleştirmiş olacağız"
İhracattaki artışla ilgili yöneltilen soruya Bakan Kirişci, "Her alanda olduğu gibi tarım ürünleri ihracatı da çok önemli bir süreç geçirdi. 2021 yılına göre 2022'de yüzde 19'luk bir artış sağladık. 29.9 milyar dolara yaklaştık. İthalatımız da var lakin 6.6 milyar dolarlık da bir dış ticaret fazlamız var. İhracatımız da büyük bir ivme ile devam ediyor. Türkiye, Türk somonuyla başlayan su ürünleri alanındaki ihracatını önce üretimini artırarak başardı. 62 bin ton olan üretimimiz 2002 yılında, 525 bin tona çıktı. İhracatımız da şu anda geçen sene 1.4 milyar dolardı, şimdi 1.7 milyar dolara erişmiş oldu. Yine ihracatta, cumhuriyet tarihimizin, tüm zamanların bir rekoru oldu. Biraz daha kendimizi zorlasak bu yılın sonunda 2002 yılındaki tüm Türkiye'nin ihracatına eş değer bir ihracatı gerçekleştirmiş olacağız. Tarım sektörünü ülkeye kambur olarak gören bir bozuk zihniyet var. Üreten insanlara da haksızlık eden bir zihniyet var" dedi.
"Tahıl koridorundan 694 gemi geçti"
Rus tahılının Türkiye'de işlenip Afrikalı ülkelere gönderilmesi planıyla ilgili olarak da Bakan Kirişci, "1 ton buğday 440 dolara gelmişti. 440 dolar olan buğday, bugün 325 dolara düştü. Adı tahıl koridoru lakin sadece gıda ürünlerinde bir rahatlığı beraberinde getirmedi, aynı zamanda bütün emtialarda, enerji fiyatlarında da gerilemeyi beraberinde getirdi. Petrol istasyonlarında geçen yıl 30 lirayı geçen akaryakıt fiyatı 22- 23 liraya kadar geriledi. Yüzde 64 bir yıllık enflasyonun olduğu ülkeden bahsediyorum. Eğer biz enflasyon oranında bile artırmış olsaydık, bugün bunların 40 lirayı bulması gerekirdi. Şu anki gübre fiyatları 1 yıl önceki gübre fiyatlarının gerisinde. Dün itibariyle 694 gemi tahıl koridorundan geçti. 19.3 milyon ton tahıl ve gıda ürünleri de taşındı. Burada aslan payı Avrupa ülkeleri alıyor. Bizim serzenişte bulunduğumuz gibi esas ihtiyaç sahibi ülkeler var. 5.3'ünü ancak alabiliyor. Bu ülkelerin elinden tutmamız gerekiyordu. Her zaman olduğu gibi milli hasılasına göre dünyada en çok bu konularda yardım eden ülke sıfatıyla devreye girdik. Türkiye'nin yerinde zamanında, dozunda atmış olduğu adımların bunlar tezahürü. Türkiye artık bir bölgesel oyuncu değil, global bir aktör" diye konuştu.
"Barajlardaki su seviyesi tek başına yeterli değil"
Türkiye'nin su stresi altında olan bir ülke olduğunu hatırlatan Bakan Kirişci, "Su kayıplarını görmezden gelemeyiz. 7'den 70'e hepimizin adımlar atması lazım. Şehirlerimizle ilgili uzun yıllardan beri yaptığımız çalışmalar var. Büyük küçük demeden bütün illerimizin suyla ilgili planlamasını yaptık. Su verimliliği seferberliği başlamış oldu. Suda sıfır kayıpla ilgili çalışma başlatılmış oldu. Buradaki bütün derdimiz şu, farkındalık. Sivas ve Uşak'la ilgili, iki şehrimiz bu konularda sıkıntıları vardı. Sivas'ta 4 Eylül barajı olarak bu içme suyu için kullandığımız barajdaki yetersizliği dikkate alarak hemen yanı başındaki barajdan aktarımı gerçekleştirdik. Bunun birinci etabı 31 Aralık'ta nihayete ermiş oldu. Uşak'la ilgili de Uşak nüfus olarak küçükmüş gibi gözükebilir lakin orada da sanayi tesisleri var. Şu anda bizim suyla ilgili bir problemimiz var diyeceğimiz bir şeyimiz yok. Hidroelektrik santrallerinden elektrik üretimi yerine, doğal gaz gibi, diğer yenilenebilir enerji kaynakları gibi kaynakları kullanarak elektrik üretimine ağırlık verilmesini HES'lerin şimdilik devre dışı tutulmasını ve böylelikle de hidroelektrik santrallerinin olduğu depolarda su seviyesinin korunması gerektiğini düşünerek bir yola çıktık. Geçtiğimiz yıla göre bu yıl bu oran yüzde 7.3 daha fazla. Bir önceki yıla göre bu depolardaki su rezervimiz yüzde 7.3 daha fazla. Bu tedbiri biz aldık. Bir taraftan da şunu yapmaya çalışıyoruz. Suyla ilgili bir problemin olduğunu herkes kabul edecek, buna göre bir davranış sergileyeceğiz. Biz bunu minimum düzeyde hissettirmek için de gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz. Şu anda İstanbul da dahil olmak üzere 4 büyük kentimizde de böyle bir problemimiz yok. Barajlardaki su seviyesi tek başına yeterli değil. Aynı zamanda bizim yer altı su kaynaklarımız var. Yeraltı su kaynaklarını da kullanarak su temin ettiğimiz illerimiz var" diye konuştu.