Düşünün, neredeyse her tweet’e her köşe yazısına cevap veriyor.
Arada ağzını da bozuyor.
Lakin artık kaç tane oldu bilemiyorum ama istifa iddialarına sessiz kalıyor.
Onun yerine trolleri konuşuyor.
Son olarak Milli Gazete’de okudunuz. Neymiş, Süleyman Soylu kabinede “affını” istemiş, Erdoğan ise sessiz kalarak cevabını vermişti.
“Herhalde olmamıştır” derken, yakın çevresi de yalanlarken AKP içinde konuşulan bir dedikodu ta bana kadar geldi.
İddia o ki Bakan Soylu “İstifa ediyorum” demiş; Cumhurbaşkanı Erdoğan cevap bile vermemiş ama iş orada kalmamış.
Geçen hafta pazartesi gecesi, kabinenin ardından, Soylu özel bir uçakla İstanbul’a inme hazırlığı yapmış. Uçak indiğinde onu karşılayacak taraftarları da hatta bazı gazeteciler de hazırlanmış. Soylu istifasını kamuoyuna duyuracak, bir de manifesto niteliğinde konuşma yapacakmış.
Ancak o gece Bakan Soylu’nun telefonunu kritik bir isim aramış. Elbette kendi adına değil, Erdoğan adına. Güvenlik bürokrasisinin bu önemli ismi, Soylu’ya “Orada dur” demiş. Hem de sert bir şekilde. Hep çok şey bildiğini söyleyen Soylu’ya onun hakkında bildiklerini anlatmış. Bana garip geldi fakat telefondaki ses Çalışma Bakanlığı dönemini işaret etmiş...
Telefonu kapatınca muhasebe yapan Soylu’nun uçağı önce sabaha ertelenmiş. Sonra da iptal olmuş.
Erdoğan, bu yolla, “Sen istifa edemezsin, gerektiği zaman ben seni alırım” demiş.
Evet, AKP’de konuşulan hikâye böyle.
Soylu’nun teşkilat tarafından da üsttekiler tarafından da pek sevilmediği herkesin malumu. Öyle olunca bire beş de katılmış mıdır? Mümkün.
Hatta konuştuğum AKP’nin ünlü ekran yüzlerinden bir isim “Seçim öncesi Soylu’nun görevden alınacağını düşünmüyorum. Parti içindeki sevmeyenleri böylesi iddialarla onu öfkelendirerek yanlış tepki vermeye itiyor” bile dedi.
Gel gör ki konuşulanlar öyle böyle değil. Ankara kulislerinin her köşesinde duyduğunuz şu söylentilere kayıtsız kalmak ne mümkün:
Neymiş, Süleyman Soylu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile özel görüşme taleplerine bir süredir yanıt alamıyormuş.
Neymiş, MHP lideri Devlet Bahçeli bile Soylu’nun kriminal insanlarla bu kadar çok fotoğrafının çıkmasından rahatsızmış.
Neymiş, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Türkler ve Kürtler yüzyıllardır ekmeklerini beraber paylaştı, bu vatanı beraber kurup ihya ettiler. Biriz, beraberiz, tek yumruk, tek yüreğiz. Teröristlerin arazide yapamadıklarını, aramıza fitne sokmak suretiyle birliğimizi beraberliğimizi bozmaya çalışanlar var. Bu konuda dikkatli olmamız gerekir” açıklamasını bile Süleyman Soylu’ya gönderme olarak okumalıymış.
Demem o ki ateş var ki duman çıkıyor.
GEYİM NEDEN SERDENGEÇTİ OLDU
Şunu biliyorsunuz: 30 Ağustos resepsiyonunda Tokat Valisi Numan Hatipoğlu’nun elini sıkmayan rütbeli askerler aynı gün görevden alındı.
Peki, şunu duydunuz mu: FETÖ’nün Trabzon ve Gümüşhane il imamı olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırılan Muhammet Köleoğlu, “Devletime hizmet etmek için her türlü yardıma hazırım” diyerek itirafçı oldu. FETÖ imamının mahkemeye “siyasi ve bürokrasi referanslarım” diye verdiği 19 kişi arasında bugünkü Tokat Valisi Numan Hatipoğlu da vardı.
Merak işte, çiçeği burnunda Vali Numan Hatipoğlu’nun resmi biyografisine bakıyorum. Ordu’nun Korgan ilçesinde doğmuş.
Acaba, diyorum...
Vali Hatipoğlu ile yine Ordu’nun Korgan ilçesinde doğan İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürü Mehmet Fatih Serdengeçti yakın akraba mıdır?
Soru soruyu getiriyor. Ve sahi...
İçişleri Bakanlığı’nın kritik koltuğunda oturan isim “Geyim” şeklindeki soyadını neden “Serdengeçti” diye değiştirdi? 44 yaşına gelmiş bir kamu yöneticisi soyadını neden değiştirme ihtiyacı hisseder?
15 Temmuz’dan sonra devletten ihraç edilen yakınları mı vardır da çekinmektedir? Yok artık, daha neler!