Barış Pehlivan yazdı: Bir ‘terörist’ daha kıskıvrak yakalanacak

Devlet “Haklıymışsın, onlar gerçekten teröristmiş, pardon” dedi.

Yılların gazetecisiydi. Telefonu illegal bir şekilde dinlendi. O da gitti, bu kanunsuzluğa imza atan savcı Zekeriya Öz’e dava açtı.

Haliyle, devletin içine yerleştirilen teröristler o kadın gazeteciyi “terörist” diye Silivri’ye attı. 16 ay tutuklu kaldı. 

Aradan yıllar geçti... 

Devlet “Haklıymışsın, onlar gerçekten teröristmiş, pardon” dedi. 

Ancak o yine de bunu yapan devlete tazminat davası açmadı. Çünkü “terörist” diye suçlanan o kadın, kazanacağı paranın halkın cebinden çıkan vergilerle ödenmesinden rahatsızdı. 

Zaman geçiyordu...

Devlet içine yeni teröristler sokmaya, o kadın gazeteci de yazılarıyla uyarmaya devam etti. Haliyle yine sevilmedi, hedefe girdi. Ve maalesef dediği gibi oldu, o teröristler ülkeyi işgal etmek istedi. Yazdıkları gazetecilik başarısıydı ama, o haklı çıktığına üzülüyordu. 

Gün geldi... 

Herkes slogan atarken o her sabah erkenden yollara düştü. Gitti, darbe davalarını gece geç saatlere kadar izledi. Bir türlü sevemediği akıllı telefonlar yerine, tuşlu telefonun SMS’i ile canlı takip yaptı, haberler yazdı. Öyle ki devletin ajansının muhabirleri bile bilgileri ondan aldı. Herkesin merak ettiği 15 Temmuz’un perde arkasını, binlerce sayfalık dava dosyalarını okuyarak anlamaya çalışıyordu. Lakin, aydınlatmayı arzulaması karanlığı yaratanların hoşuna gitmedi. Yine radardaydı, yine susturulmak isteniyordu. 

Bir gün... 

Bu ülkenin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından “PKK seviciliği” ile suçlandı. O da tıpkı zamanında Zekeriya Öz’e yaptığını yaptı ve Soylu hakkında suç duyurusunda bulundu. Ne güzel ki Soylu’dan çerçeveletip duvara asacağı 1 TL’lik tazminat da kazandı. 

Ama suç duyurusundan üç gün sonra “siyasi ve askeri casusluk yapma” suçlamasıyla gözaltına alındı. Aynı senaryoyu farklı aktörler oynuyordu. Bundandır ki yine cezaevine girdi. Beş ay tek başına hücrede tutuldu. “Bipolar bozukluğu” olan bir başçavuş üzerinden cezalandırıldı. 3 yıl 7 ay 10 gün hapsine karar verildi. 

Şimdi... 

Öğrendim ki istinaf mahkemesi cezasını onadı. İtiraz yolunu da kapadı. Avukatları hem Yargıtay’a hem de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu fakat pek de umutlu değiller... 

Yani o gazeteci bugünlerde yeniden cezaevine girecek. Belki içeride çok durmayacak ama devlet, gönlünde yurt sevgisinden başka şey bulamayacağı o kadına hücresini bir kez daha göstermeye hazırlanıyor. 

Adı Müyesser Yıldız. Bu satırları okuyanlar ve onların çocukları adil bir ülkede yaşasın diye hayatını ortaya koyan yiğit gazeteci. Ve evet, şimdi yeniden hapse gireceği günü bekliyor. 

Utanalım. Zira kabahatin çoğu bizim, canım kardeşim!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.