Barış Pehlivan yazdı: Hakaretin perde arkası

''Kısacası… AKP içindeki kavgaların sesi o kadar yüksek ki artık kapalı kapılar bile çare olmuyor, çok şey duyuluyor''

Bir iftara katılmadı diye “dangalak” denir mi? 

Denmez. O halde dert başka. AKP’li Haluk İpek’in AKP’li Hilmi Güler’e karşı başka bir konuda husumeti olmalı. Var, diyorlar.

Evet, sorum şu: Bir AKP MKYK üyesi, iktidarlarında yedi yıl bakanlık yapmış, sonra partisinin yönetimindeki Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmuş birine neden böyle hakaret eder?

Ordu içinden bilenlere sordum. Ne garip, herkes ağız birliği etmişçesine eski belediye başkanı Enver Yılmaz’ı hatırlatıyor. Ne kadar da dolmuşlar, hemen eski defterler açılıyor. Enver Yılmaz’ın Fethullahçılarla ilişkileri dile geliyor. Zekeriya Öz’ün Gürcistan’a kaçmasına yardımcı olanlar arasında onun da adının geçtiği söyleniyor. Aynı insanlar, Haluk İpek’in işte o Yılmaz’la çok yakın olduğunu ileri sürüyor.

Ya Ergün Taşcı? Yani belediye başkanına karşı hakarete Haluk İpek’in yanında destek veren diğer AKP milletvekili? Hilmi Güler’e yapılandan rahatsız olanlar, Taşcı’nın dosyalarını da açmışa benziyor. Belediyelerden ihale alan yakınlarını anlatıyorlar, şüpheli ilişkilerinden bahsediyorlar. 

Nihayetinde, Hilmi Güler’in eski başkanın ve onun çevresindekilerin birçok işine çomak soktuğunu, asıl derdin bu olduğunu ileri sürüyorlar. Güler’in üç yıl önceki “Ordu, Ordu’dan yönetilecek Pensilvanya’dan değil” sözünün yarattığı rahatsızlığın devam ettiği dillendiriliyor. Hayati Yazıcı’nın ve Mehmet Özhaseki’nin bu sürtüşmedeki rolüne dair iddiaları hiç yazmıyorum bile. 

Unutmadan… Sanki tüm bu kavganın Ünye Limanı ile de bir bağlantısı var gibi ama orası da ayrı bir yazı konusu.

Kısacası… AKP içindeki kavgaların sesi o kadar yüksek ki artık kapalı kapılar bile çare olmuyor, çok şey duyuluyor.

BU İLİŞKİYİ SAKIN ARAŞTIRMAYIN! 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde proje bazlı çalışan Ş.D. tutuklandı. Kendisi ısrarla reddetse de şüpheli kadın, terör örgütü üyeliğiyle suçlanıyor. 

IŞİD militanlarına Türkiye’de oturma izni verenlerin, FETÖ üyelerine ihale dağıtanların, MİT mensuplarını şehit edenlerin ayağına halı serenlerin terörle mücadele ettiğini düşünmeyeli çok oldu. Zira asıl dertleri terör şüphelisini gözaltına almak değil, ona sekiz gün sonra İBB’de bulunduğu zaman operasyon yapmaktı. Öyle de oldu. 

Benim takıldığım başka bir nokta var. 

İBB konuya dair yaptığı açıklamada, tutuklanan Ş.D’nin AKP’li Sultanbeyli Belediyesi ile çalışan Mülteciler Derneği’nde de görev yaptığını söyledi. 

Mülteciler Derneği de bu açıklamaya yanıt verdi. Dernek bu bilgiyi doğruladı lakin “Ş.D. isimli şahsın ilişiğinin kesildiği 20.04.2021 tarihi itibarıyla kurumumuzla bir ilişkisi kalmamıştır” dedi. 

Asıl dikkatimi çekense, yapılan açıklamada “Kurumumuzun Sultanbeyli Belediyesi ile hukuki hiçbir bağı bulunmamaktadır” denilmesi oldu. 

Peki, gerçek miydi bu? 

Evet, bir belediyenin resmi derneğinin olmasına yasa izin vermiyor. Ancak yasanın etrafından dolanmayı AKP’liler iyi biliyor. 

Zira Mülteciler Derneği’nin Sultanbeyli Belediyesi ile bağı yakınlıktan da öte. 

Düşünün… 

Derneğin yöneticilerinin büyük çoğunluğu AKP’li Sultanbeyli Belediyesi’nde çalışıyor. 

Birkaç örnek vereyim… 

Dernek başkanı Zafer Söğütçü, belediyenin de başkan yardımcısı. AKP’li belediyede yönetici olan Halil İbrahim Akıncı da Hasan Alkan da dernekte etkin görevlerde. Öyle ki ilçenin AKP’li meclis üyesi Tahir Emanet dahi dernekte. 

Derneğin ve belediyenin sürekli ortak projeler üretmesini geçtim, birbirini sürekli besleyen kardeş kuruluşlar ikisi de. 

Neyse, neyse… Gezi’de “büyük oyunu” görüp hapisler yağdıran yargı, sakın Mülteciler Derneği’ni fonlayan uluslararası finansörleri araştırmasın. Sonra akıl karışır, can sıkılır, mide bulanır, neme lazım. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.