Sizden belge kaçırdılar. Masanızdaki dosyaya konulması şart olan bir yazıyı gizlediler.
Belki de vereceğiniz başka bir kararı engellediler. TELE1’in karartılmasına imza atan iki hâkime diyorum bunları.
Ekranı açıyorsunuz... Kara bir zeminde 11 satırdan oluşan tek bir cümle var. Üç gün sadece onu göreceksiniz. Bahanesi, TİP milletvekili Sera Kadıgil’in “Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir” sözü. Özü ise itirazı olanın, seçime giden yolda ağzını kapatmak.
Halbuki sevinmiştik. Ankara 2. İdare Mahkemesi, 25 Ekim’de karartmayı oybirliğiyle durdurmuştu. “Dosyayı ayrıntılı inceleyelim, ona göre kararımızı veririz” demişti. Ancak RTÜK durmadı. “Hayır, önce TELE1’i kapatın, sonra dosyayı incelersiniz” diyerek itiraz etti.
RTÜK’ün itirazı üzerine de bu kez Ankara Bölge İdare Mahkemesi toplandı. Bir hâkimin karşı çıkmasına rağmen iki hâkim RTÜK’ün sözünü dinledi ve oyçokluğuyla TELE1 kapatıldı.
Bu yazdıklarım kamuoyunun bildikleri.
Ancak bir de bilinmeyenler var...
TELE1’in dava görülmeden hemen karartılmasını engelleyen hâkimler bir karar daha vermişti. 25 Ekim 2022’deki tutanaklarında şu yazıyordu: “Uyuşmazlığın çözümüne yardımcı diğer tüm bilgi ve belgelerin onaylı birer örneğinin gönderilmesinin RTÜK’ten istenilmesine karar verildi.”
Yani demek istiyordu ki hâkimler:
TELE1 “Kapatmayın”, RTÜK ise “Kapatın” diyor. Bu uyuşmazlık dosyasına dair tüm bilgi ve belgeleri gönderin, inceleyelim.
Bir mahkeme bunu derse anayasal bir kurum olan RTÜK ne yapar? Elbette ki daha önce onlarca kez yaptığını. Yani, TELE1’e verilen ceza dosyasının tamamını mahkemeye sunar.
Peki, RTÜK bu davada ne yaptı?
TELE1’in kapatılmasına karşı çıkan RTÜK üyesi İlhan Taşcı’nın muhalefet şerhini, mahkemeye gönderdiği dosyadan çıkardı, koymadı. Evet, yanlış okumadınız. RTÜK mahkemeden belge kaçırdı.
Haliyle...
RTÜK’ün “TELE1 kapatılsın” dilekçesini haklı bulan iki hâkim de aynı RTÜK’ün üyesinin “Neden kapatılmasın” gerekçelerini okumadan karar verdi. Zira, belki de kararın yönü değişecekti ama bu hukuksuz bir şekilde engellendi.
‘AĞIR SONUÇLARI OLACAK’
Peki, eğer okusalardı ne göreceklerdi?
RTÜK Üyesi Taşcı, üç ayrı AİHM kararını hatırlattıktan sonra şöyle diyordu: “TELE1 logolu yayın kuruluşunda yer alan ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı hakaret, aşağılama, tehdit ve küfrün yer almadığı, milletvekilinin kamu kurumlarını eleştirdiği ve bu düşüncelerini gerek Meclis kürsüsünden gerekse çeşitli mecralarda dile getirdiği, medya hizmet sağlayıcının bir milletvekilinin düşüncelerini ve söylemlerini dile getirmesinin haber niteliği taşıdığı, bir milletvekilinin düşüncelerini kamuoyuna yansıtmak gibi doğal bir habercilik yapıldığı gerçeği ortadayken söz konusu programa yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı görüşündeyim.”
İşin daha da garibi... Taşcı’nın bu muhalefet şerhi, şu an RTÜK’ün resmi sitesinde halen yayında.
Kaldı ki böylesi muhalefet şerhlerinin hâkimlerin kararlarını etkilediği birçok kez kanıtlandı.
İlhan Taşcı’yı aradım ve sordum: RTÜK’ün mahkemeden belge saklaması ne anlama geliyordu? Başladı anlatmaya:
“Muhalefet şerhi yazmamın iki nedeni var. İlki, kurulun kararları yargı denetimine açık. Dolayısıyla özellikle basın ve ifade özgürlüğüne yönelik sorunlu kararların mahkemede incelenmesi aşamasına farklı bir bakış açısıyla katkı sunabilmek. Çünkü o aşamada çoğunluğun düşüncesi kadar karşı oyun gerekçesi de mahkemece değerlendirilir. İdare mahkemelerinin neredeyse hepsi alınan kararlarda verilen cezalarda karşı oy/görüş varsa, muhalefet şerhini görmeden dosyayı karara bağlamaz ve muhalefet şerhini ister.
İkinci olarak ise bugünler gelir geçer ama tarihe not düşmemiş olmak istemem. Not etmek kadar not düşmek de kıymetlidir!”
İlhan Taşcı, RTÜK’ün bu eylemiyle mahkemeye karşı suç da işlediği iddiasında:
“Neden mahkemeye gönderilmediği ve karşı oyumun böylesi ağır bir ceza dosyasına neden girmediğinin yanıtını ben değil, RTÜK başkanı ile kurumun hukuk müşaviri vermelidir. Çünkü bu, ‘görevi ihmalden’ ‘yargıyı etkilemeye teşebbüse’ varacak kadar ağır sonuçları olacak bir konudur. ‘Bize ulaşmadı’ diyemezler, çünkü hâlâ RTÜK’ün resmi sayfasında benim karşı oyum duruyor. Mahkeme istemesine karşın göndermeyenler de susuyor.”
Ne güzel özetlemiş Can Yücel:
“Kanun çalacağız diye çıkıp orta yere / Kanunu çaldılar yere.”