Barış Pehlivan yazdı: ‘Yuh’ dedirten dava

''İş NATO’ya girme pazarlığında koz olarak kullanmaya kadar gider''

Cumhurbaşkanı çıkar, “Bu teröristin Türkiye’ye deport edilmesi bizler için büyük önem arz ediyor” der... 

Dışişleri bakanı çıkar, “Çok olumsuz bir gelişme” der... 

İş NATO’ya girme pazarlığında koz olarak kullanmaya kadar gider... 

Fethullahçı Bülent Keneş’in Türkiye’ye iade talebinin reddedilmesinden bahsediyorum. 

İsveç’te yaşayan Keneş, kapatılan Today’s Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeniydi. 

Ah işte, konuya dair haberleri okurken aklıma geliyor: 

Bülent Keneş’i “Tweet’ten tutuklama olmaz” diye cezaevinden çıkaran hâkim Atila Öztürk, gazeteci Ahmet Şık’ı tweet’ten, Sözcü gazetesinden Gökmen Ulu’yu ve Mediha Olgun’u ise haberden tutuklayan hâkimdi. 

Keneş de yurtdışına çıkış yasağı olmasına rağmen -nasıl olduysa- firar etti ve İsveç’e yerleşti. 

Biliyorum, hükümetin İsveç’e verdiği iade dosyasında, Keneş’in nasıl pamuklara sarıp sarmalanarak kurtarıldığı yazmaz. 

Tıpkı... 

Arşivime girdim. O pamuklara sarmanın nasıl halen devam ettiğini, okuyunca “yuh” dedirten bir dava dosyasından çıkardım. Buyurun cenaze namazına... 

Tarih: 10 Mart 2013.

Yer: Ankara. 

Mehmet Ali Ede, Zaman gazetesini abonelerine dağıtmakla görevliydi. Bir apartmanın önüne gazeteyi fırlattı. Orada sohbet eden Mustafa Korkmaz ve Onur Tunç da bu davranışa tepki gösterdi. Lakin, gazeteyi yırtıp çöpe atan 20’li yaşlardaki iki arkadaş birden kendilerini karakolda buldu. 

Suçları ağırdı! Nasıl olurdu da Zaman gazetesini çöpe atabilirlerdi? 

İş orada bitmedi. Savcı Cihat İpekçi soruşturma başlattı, iddianame yazdı, dava açtı. 

Sanıkların “hukuka aykırı olarak kişilerin haberleşmesini engellemek” ve “mala zarar vermek” suçlarından cezalandırılmalarını istedi. Evet, savcıya göre Zaman gazetesini çöpe atmanın suçu sekiz yıl hapisti!

Jet bir biçimde, bir yıl içinde karar verildi. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Dündar Örsdemir iki sanığın da “Basılmış eserleri engelleme, tahrip ve bozma” suçunu işlediğine hükmetti. 24 gün hapis ve 833 lira para cezasına çarptırıldılar.

Dava Yargıtay’a taşındı.

Bu senenin başında, 28 Şubat’ta Yargıtay 2. Ceza Dairesi toplandı. 

Eğer “Yıl olmuş 2022, kesin beraat çıkmıştır” diye düşünürseniz yanılırsınız. Yargıtay’ın koca beş hâkimi iki arkadaşın yanlış suçtan cezalandırıldığına hükmetti. “Mala zarar vermekten üç yıla kadar hapisle cezalandırılmaları gerektiğinden” karar bozuldu. Yani Yargıtay yerel mahkemeye “Ceza az olmuş, daha fazla ver” diyordu.

Gerekçede “sanıkların gazeteye yönelik bir tavırları olmadığı, dağıtım işi yapan şahsa yönelik tepki nedeniyle bu şekilde davrandıklarını beyan etmeleri” de delil olarak gösterildi. 

Yani...

Yanisi şu:

Tam 10 yıldır Zaman gazetesini çöpe atmanın davası devam ediyor. Şimdi iki genç hapis istemiyle yeniden yargılanacak. Cezalandıran hâkim firari, çöpe attıkları gazete kapalı ama iddianamelerini yazan savcı halen görevli. Neymiş efendim, Bülent Keneş’i nasıl Türkiye’ye vermezmiş İsveç! Neymiş efendim, FETÖ ile mücadeleymiş! 

Neymiş efendim, burası bir hukuk devletiymiş!

Geçiniz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.