Bazen bir sohbetin içinden yanıt değil soru çıkar ya. O konuşmalardan biriydi. Haliyle yazmasam olmazdı.
Eski Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok’u hapishaneyi konuşmak için aramıştım. Evet, yıllar önce TSK’deki FETÖ yapılanmasını soruştururken FETÖ’nün kumpasıyla tutuklanmış, yıllarca hapis yatmıştı. Ama ben onu hatırlatmayacaktım. Yeni olanı, geçen günlerde yaptığı cezaevi ziyaretlerini merak ediyordum.
Üçok, artık İYİ Parti’de genel başkan danışmanı sıfatını taşıyordu. Gezi Parkı tutukluları Çiğdem Mater, Mine Özerden, Mücella Yapıcı’yı ve eski Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli’yi Bakırköy Cezaevi’nde ziyaret etmişti. Ankara Sincan Cezaevi’nde ise 28 Şubat davasından yatan Korgeneral Vural Avar ve Korgeneral Hakkı Kılınç’ı görmüştü. Nedenini, “Yıllarca hapis yatan birisi olarak, oralarda olan insanların ruh hallerini çok iyi bilirim. Özellikle hukuksuzluğa uğramış insanların isyanını, kırgınlıklarını, hayal kırıklıklarını çok iyi anlarım. Bu nedenle ziyaretleri gerçekleştirdim” diye açıklıyordu.
Yaşayan bilir...
Hapse girince sizi genelde sol partiler ziyaret eder. İYİ Parti için bir ilk miydi bilmiyorum. Sorduğumda “İYİ Parti kanaatimce merkez sağın temsilcisi ve en güçlü partisi” diyen Üçok, Akşener’in bakışıyla ile ilgili şunu anlattı:
“Bütün ziyaretlerimden önce sayın genel başkanımıza haber verdim. Ziyaretler sonrasında, tespitlerimi, bilgi notu olarak kendisine aktardım. Ayrıca ziyaretim nedeniyle, özellikle bir kadın olarak kendilerine verdikleri destek için Meral Hanım’a karşı duygularını ifade ettikleri notları da ilettim.”
Bakırköy’deki kadın tutuklular için “Hepsini inanılmaz derecede dirayetli ve psikolojik olarak çok güçlü gördüm” diyen Üçok, hem Akşener’in selamını götürmüş hem de Akşener’e teşekkür mesajı taşımış.
ASKERLER BU KIŞI ÇIKARAMAZ
Bir de askerler vardı. Üçok, Akşener’e 28 Şubat davasındaki ihlalleri anlatan bir çalışma sunduğunu, ziyaret için izin istediğini söyledi. Yanıtı sordum:
“28 Şubat döneminde kendisinin mağduriyet yaşadığını, ancak mahkemeye çağrıldığında TSK zarar görmesin diye şikâyetçi olmadığını, bu konuşmasından etkilenen dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın da şikâyetini geri çektiğini anlattı. İstersem benim ziyarete gidebileceğimi iletti.”
Akşener’in komutanların hapiste kalmasını istemediğine yönelik konuşmasını hatırlatan Üçok’a o ziyarette gördüklerini sordum:
“Ben eski iki komutanı ziyaret ettim. İkisi de 84 yaşında. Birisinde; tansiyon, kalp, demans, prostat, işitme kaybı, bel fıtığı hastalıkları var. Günde 10 adet hap kullanıyor. Diğerinde; vertigo, parkinson, işitme kaybı, oynak tansiyon, bel fıtığı ameliyatlısı, kısa süreli bayılmalar, uyku apnesi hastalıkları var. Günde 16 hap ve uyku apnesi için cihaz kullanıyor.”
Gördüğü tablo Üçok’a, FETÖ dönemini hatırlatmış:
“Biz hapiste yatarken eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman o kadar hastaydı ki merdiven çıkamıyordu. FETÖ’cü Adli Tıpçılar, ‘hapishanede kalsın, merdiven çıkamıyorsa yatağını aşağıya indirin, orada yatsın’ dediler. Ne oldu? Hapisten çıktıktan bir ay sonra Teoman Koman hastalığı nedeniyle vefat etti. Şimdi aynı şeyi mevcut Adli Tıpçılar yapıyor. 2012 yılında ilk tutuklandığında, Hakkı Kılınç Paşa’nın bu hastalıkları nedeniyle, ‘hapiste yatması uygun değildir’ diye rapor verilip tahliye edilmiş. Şimdi aradan 10 yıl geçmiş, yaşlanmış, hastalıkları daha da kötüleşmiş olan aynı kişiyi muayene eden Adli Tıpçılar, ‘sağlamsın hapiste yat’ diye rapor vermişler. Yazıklar olsun!”
Üçok’un yaptığı hapishane çalışmasından, Türkiye’de 90 yaşın üzerinde tek bir mahpusun olduğunu, onun da emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi olduğunu öğreniyorum. Dünyada başka örneği var mı bilmiyorum. Aktardığına göre, 80 yaşın üzerinde ise 124 kişi var. 9’u 28 Şubat davasından. Üçok, “Bu uygulama ceza infazı olmaktan çıkmış, doğrudan infaza dönüşmüş, bu halde kışı çıkaramazlar” diyerek endişelerini özetliyor.
Üçok, İlker Başbuğ hakkındaki ihlal kararını hatırlatarak 28 Şubat davasının ancak Yüce Divan’da görülebileceğini, ağır cezada yapılan yargılamanın meşru olmadığını, AYM’nin, ölümler olmadan, acilen karar vermesi gerektiğini söyledi.
AKŞENER ‘ERDOĞAN’I ARADIM’ DEDİ
Konuşmamızda haber değeri taşıyan kritik bir açıklama daha oldu. O da Montrö’ye sahip çıktıkları için haklarında hapis istenen amiraller duyurusu ile ilgiliydi. Malum, Akşener, basın duyurusu için “zevzeklik” demişti. Bunu hatırlattığımda Üçok, daha önce Barış Pehlivan’ın yazısında okuduğumuz bir kulis bilgisinin ayrıntılarını, Akşener’in danışmanı sıfatıyla şöyle anlattı:
“Kimsenin bilmediği bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Amirallerimizin açıklamaları sonrasında hepimiz hatırlıyoruz, iktidar partisi adeta bu açıklamanın üzerinde tepinmeye başladı. Tapu Kadastro müdürlüklerinin bile içerisine katıldığı bir senaryo yürürlüğe konuldu. Gözaltılar başlatıldı. Ben o tarihte henüz İYİ Parti’ye katılmamıştım. Gözaltılar yapılıp tutuklanmaları için hazırlıklar yapılırken o gece, Sayın Akşener beni cep telefonumdan aradı. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı aradığını, ortada darbe falan gibi bir şeyin söz konusu olmadığını, bu amirallerin hepsinin emekli olup emrinde kimselerin olmadığını, bu kadar büyütülecek bir durumun söz konusu olmadığını, bu kişilerin tutuklanmaları için hazırlıklar yapılmasının doğru olmadığını anlattığını söyledi. Bu konuşmamızdan yaklaşık bir saat kadar sonra Meral Hanım beni tekrar aradı. Sayın Erdoğan ile ikinci defa konuştuğunu, durumu tekrar anlattığını ve tutuklanmamaları konusunda kendisini ikna ettiğini düşündüğünü ifade ederek ‘İnşallah tutuklanma olmaz’ dedi. Şimdi herkes Meral Hanım’a kızıyor ama durum da bu. Kendisi bizzat cumhurbaşkanını iki defa arayıp amirallerimizin tutuklanmamaları için çaba sarf ediyor. Bence Sayın Akşener’in söylediklerini bu görüşmeleri dikkate alarak değerlendirmek daha adil olacak.”