Siyaset, kuvvetle yapılıyor. Örgüt, kitleselleşme, cephe kurmak ise güç biriktirmenin yolu. Strateji; kendi safını büyütürken karşıdakileri küçültme üzerine kurgulanıyor.
İktidar, Hizbullah’ın yasal partisi HÜDA PAR’ı kendisine kattı. Böylece Kürt İslamcılığı ile MHP’li ülkücüler, bir çizgide buluşmuş oldu. İkinci savaş ise Milli Görüş üzerinde yaşandı. Saadet Partisi’nin Millet İttifakı’nda olmasına teessüf eden AKP, Fatih Erbakan üzerinden Yeniden Refah hamlesi yaptı. Haliyle siyasetin ana konusu; “Milli Görüş, daha doğru deyişle Erbakan’ın siyasi mirası, Erdoğan’a destek vermeli mi?” oldu.
Peki Erbakan yaşasa Erdoğan’a destek verir miydi? Sorunun basit bir cevabı var: Hayır!
Evet, Erbakan, CHP ile karşılıklı siyaset yaptı. Merkez sağ ile kavga etti. Asker ile zaman zaman gerildi. Ancak siyasi hayatının en ağır sözlerini tartışmasız Erdoğan’a ve AKP’ye söyledi.
‘AKP’YE OY CEHENNEME BİLET’
Erbakan, iktidar olduktan sonra, Erdoğan’ın asıl yüzünü gösterdiğini söylüyordu. Erdoğan için, “George Bush’u ziyaret etti, ‘Büyük İsrail Projesi’ eş başkanlığını aldı” diyecekti. Erbakan, ABD’de Erdoğan’a giydirilen fahri doktora üniformasını gösterip, “Kendisine yeni gömleğini giydirdiler. Bu gömleğin adı ‘Tayyo İki’. Dikkat edin göğsünde birtakım işaretler var. Tefsirini yaparsam ağlarsınız” diyordu. Erbakan’ın kastettiği Erdoğan’ın göğsündeki haç işaretleriydi. Erdoğan’ın geldiği noktayı “Ben 30 sene okuttum, elin oğlu 3 günde halletti” sözleriyle anlatacaktı. Ömrü Erdoğan iktidarının ilk 10 yılını görmeye yetti...
“Tayyip gitmiş dış mihrakların baltasına, Sevr baltasına sap olmuş”, “AKP’ye oy vermek, cehenneme bilet almak gibidir”, “AKP’yi kuran, kurduran Siyonizm’dir!”, “(Irak tezkeresi için) Bir insanın yedi sülalesi alnını secdeden kaldırmasa, böyle bir vebali affettiremez”, “Saadet Partisi varken Milli Görüşçüyüm diye kurulan başka partiler palyaçodur”, “Irkçı emperyalizm, AKP’yi kendisine hizmet etmesi için kurdurdu”, “Bak Tayyip! İmam hatip mezunuyum diyorsun, namaz kılıyorsun, namazda ne okuyorsan tersini yapıyorsun”, “Sen ne iktisatçısısın; senin iktisatla ne alakan var, tarım zaten yok olmuş, hayvancılığı yok etmişsin, milli hiçbir müessese bırakmamışsın”, “Sen ezilenleri daha çok ezmek için geldin, sen sadece işbirlikçilere hizmet ediyorsun”, “Türkiye bölünsün mü, bölünmesin mi? Bölünsün istiyorsan oyunu AKP’ye ver”.
Erbakan’ın AKP ile ilgili sözleri hep böyleydi!
‘ERDOĞAN’IN ARKASINDAN NASIL GİDERSİN’
Son gününe kadar çizgisini bozmadı. Ölümünden sadece iki ay önce, kendisini dinleyenlere şunları söylemişti: “Bana diyorlar ki; evlatlarınız iktidarda, iyi kötü idare ediyorlar. Sen bunlara, aferin desen etrafında pervane olurlar.”
Erbakan, neden bunu yapmadığını şöyle açıklıyordu: “AKP’yi rujluyor, pudralıyor, bize İslama hizmet eden bir parti gibi göstermek için ne lazımsa yapıyorlar.”
Meselenin bir ayrıntısı var... Erbakan bu konuşmayı Trabzon’da yapıyordu. Bu sırada, AKP Trabzon il başkanı da dinlemeye gelmişti. Ona döndü: “Bana bak evladım, sen bu AKP’de ne arıyorsun?” dedi. “Senin AKP dediğin sonunda Düyunu Umumiye tahsildarı. Bunun arkasından nasıl gidersin be evladım yahu. Kendine gel, ne olduğunu gör” nasihatiyle bitirdi.
FETÖ’YE ERBAKAN ŞIKÂYETİ
Sanmayın ki Erdoğan da onu sevdi. Erbakan’ın kayıp trilyon davasındaki cezasını ona karşı sistematik olarak kullandı. Örneğin Baykal’ı, Erbakan’a benzeterek eleştiriyordu: “Önce bu milletin vergisinden sana verilen paranın bir trilyonunu nerede harcadığının hesabını ver. Anayasa Mahkemesi seni mahkûm etti. Senden önce başka bir siyasi de böyle yapmıştı.” Kastettiği tabii ki Erbakan’dı.
Üstelik...
Erbakan’ı FETÖ’cülere bile şikâyet etti. 16 Temmuz 2007’de, STV’de Erbakan için şunları söyledi: “Sen bir taraftan sandalyeyle dolaşacaksın, bir taraftan hastane raporları, şunlar, bunlar çıkarıp göndereceksin, ondan sonra da bu siyasi mücadelenin içerisinde bir şeyler toplayabilir miyim, prim yapabilir miyim, bunun gayreti içerisine gireceksin.” Mitinglerde hedefi yine Erbakan’dı: “Cennetten yer parselliyor. Bazılarını cehenneme gönderiyor. Allah’ın avukatlığını kim verdi sana? Biz böylelerini çok iyi biliriz. Yollarımızı niye ayırdığımızı milletimiz de iyi biliyor.” Zaman içinde, “tek adam, otoriter lider, politbüro, ailesini siyasete karıştırdı” gibi eleştiriler de yaptı. Bir gün aynı sözlerin kendisine karşı kullanılacağını düşünmedi.
ERDOĞAN ONA İHANET ETMİŞTİ
Kısacası, Erbakan için CHP bir rakip, farklı bir yoldu. Eleştirse de hiçbir zaman anlaşamasa da aynı masada oldu. Hatta koalisyon ortaklığı yaptı. Erdoğan, onun için “Tayyo İki” dediği bir gömleksizdi! Bugün yaşasa, oğluna dönüp “Eğer onu desteklersen 21 yılın günahlarına ortak olacaksın” derdi!
Haini çoğu zaman bir yerlerde ararız. Oysa Joseph Conrad’ın dediği gibi, insan yalnızca kendi vicdanına ihanet edebilir.