Denize ağı atıyorsun. Hep küçük balıklar takılıyor. Büyüklere sanki biri haber vermiş. Ağdaki koca deliği bularak geçip gidiyorlar.
Daha önce bu köşede okudunuz. Aslında Barış Pehlivan’la hazırladığımız Cendere kitabında, ondan F.S. diye bahsederek yazmıştık. Sonra davası görüldü. Karar verildi. Olay bütün basına şöyle düştü:
“AKP Kocaeli Milletvekili Emine Zeybek’in eşi eski savcı Faruk Sarıoğlu, uyuşturucu dosyasında rüşvet verilmesine aracılık etmekten 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.”
Rüşvet teklif eden avukat Oktay Bağatır da ceza alırken birlikte çalıştığı Avukat Nejdet Altan ise beraat etmişti.
Dosya aslında bir savcıdan, bir milletvekilinden, bir rüşvet hikâyesinden daha derine uzanıyordu.
Erzurum polisi, 24 Ocak 2019’da bir TIR’ın gizli bölmelerinde, 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirmişti. Anadolu Ajansı, “Cumhuriyet tarihinin tek seferde ele geçirilen en büyük eroin miktarı” diye duyurmuştu. Şüpheliler tutuklandı.
İddianameyi hazırlayan kişi, eski askeri savcı Melih Yıldırım’dı. Her şey savcı Yıldırım’ın, Erzurum Adliyesi’nde görevli bir başka savcı olan Faruk Sarıoğlu’nu şikâyetiyle başladı. Sarıoğlu, savcı Yıldırım’ın lojmandaki evinin kapısı çalmış, ziyarete gelmişti. Devamını kitapta şöyle anlattık:
“Kendisini İstanbul’dan tanıdığı bir yargı mensubunun aradığını söyleyen Faruk Sarıoğlu, gizli yürüyen uyuşturucu dosyasının içindeki bilgileri kendisine vermesini istedi. Bunun karşılığında Yıldırım’a nakit olarak kaç milyon dolar isterse verileceğini söyledi. Sarıoğlu, paranın Yıldırım’ın istediği kişiye, istediği yerde teslim edilebileceğini ifade etti. Endişe etmemesini, teklifi yapanların çok güçlü olduğunu, ‘önemli kişilerin bilgisi dahilinde’ bu teklifin yapıldığını söyledi. Savcı Sarıoğlu, yakında Erzurum’da göreve başlayacak bir hâkimden de bahsediyordu.”
ZİNDAŞTİ HÂKİMİ UYUŞTURUCU DOSYASINA
Sarıoğlu’nun ceza aldığı rüşvet hikâyesi bu kadar değil...
Sarıoğlu’nun “Yakında Erzurum’da göreve başlayacak” dediği hâkim, asıl büyük balıktı. O kişi, uyuşturucu baronu Zindaşti’yi, Külliye’den gelen bir telefonla bırakan Cevdet Özcan’dı. Hatırlayın, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu, Özcan ile görüşerek Zindaşti’yi serbest bıraktırmış, bu nedenle kendisi de sanık olmuştu. Ancak yargılanamadan öldü.
İnanılmaz değil mi! Erzurum’da Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu yapılıyor. Dosyayı takip eden savcıya AKP’nin kritik isminin eşi olan savcı rüşvet teklif ediyor. Tesadüf bu ya, dosyaya bakacak Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, İstanbul’da uyuşturucu baronlarını, Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen telefonla bırakan hâkim, sözde sürgünle atanıyor.
HSK yazdıklarımızın ardından hatasını kabul etti. Özcan, davadan el çektirildi. Sarıoğlu hakkında da soruşturma yapıldı. Geçen 23 Kasım’da, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından rüşvet cezası verildi.
İşte yeni gelişme bununla ilgili...
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, verdiği kararın ardından gerekçeli kararını açıkladı. Ve bu sayede olaydaki akıl almaz detayları öğrenme şansımız oldu.
RÜŞVET BANKNOTTAKİ ŞİFREYLE
Önce kendisine rüşvet teklif edilen Savcı Melih Yıldırım’ın anlatımları...
Savcı Yıldırım, uyuşturucu operasyonunu yaptıktan sonra yaşadığı hikâyeyi anlatmış. Bu anlatım Zindaşti’nin nasıl serbest kaldığına dair bilgilerimizi hem teyit ediyor hem de yeni ayrıntılar veriyor:
“Bu tutuklama olayının ardından yaklaşık bir hafta sonra aynı adliyede görev yapan cumhuriyet savcısı Faruk Sarıoğlu beni telefonla arayıp odasına çay içmeye davet etti. (...) Faruk Sarıoğlu odasında oturduğumuz sırada bana, Mehmet Zeki Fidan isimli şüphelinin avukatlarının ben ifade almadan önce kendisine eski görev yeri olan İstanbul’da çalışan bir savcının selamı ile geldiklerini ve olayı kısaca anlatıp ‘bu işler İstanbul, Ankara gibi yerlerde olsa kolayca hallederdik ancak Erzurum’da olduğu için sıkıntı yaşıyoruz’ dediklerini, ayrıca ‘İranlı uyuşturucu sanığı Zindaşti denilen şahsı hapisten kendilerinin çıkardığını ve tahliyesi karşılığında sulh ceza hâkimine 3.5 milyon dolar verdiklerini, bu parayı verdiklerinde arkalarında iz bırakmadıklarını, hâkime bir adet 10 TL’lik banknot teslim ettiklerini, bu banknotun üzerindeki seri numarasının bir şifre olduğunu, hâkimin bu banknotu Kapalı Çarşıda bir kuyumcuya teslim ederek üzerindeki şifre karşılığında bahse konu miktarı aldığını’ anlattıklarını bana söyledi.”
Daha önce Zindaşti’yi serbest bırakan hâkime 3.5 milyon dolar rüşvet verildiğini okumuştuk. Ancak Sarıoğlu’nun Melih Yıldırım’a anlattıkları, bu işin nasıl yapıldığını açığa çıkarmış. Üstelik banknottaki şifreyle para alan hâkim, ne tesadüf ise rüşveti verenlerin baktığı bir başka dosyaya, tarihi uyuşturucu davasına atanmış.
NE KADAR İSTİYORSAN VERECEKLER
Yargıtay’ın uzun gerekçeli kararında bütün detaylar var...
Savcı Melih Yıldırım, Sarıoğlu ile ikinci ve üçüncü karşılaşmalarını da ifadesinde aktarmış. İkinci karşılaşma, Sarıoğlu’nun, Yıldırım’ın odasını ziyaret etmesiyle olmuş:
“Odama geldi ve makam koltuğuma daha yakın olan bir mesafeye oturup dosya ile ilgili soru sormaya tevessül etti ancak kendisini geçiştirip odamdan gönderdim.”
Üçüncü karşılaşma ise Yıldırım lojmandaki evindeyken Sarıoğlu’nun çat kapı gelmesiyle yaşanmış. Sarıoğlu’nun teklifini Yıldırım şöyle aktarıyor:
“Senden şüphelileri tahliye etmeni veya dava açmamanı istemiyorlar. Ancak Saruhan, Hacı ve kamyon şoförü olan üç şüphelinin ifade tutanağını istiyorlar. Bunlar zaten önemli evraklar değil, yarın öbür gün dava açıldığında gizlilikleri kalkacak. Senin verdiğin bile belli olmaz. Bunun karşılığında ne kadar ne istiyorsan verecekler. Benden bunu iletmemi istediler.”
Bu yaşananlar üzerine savcı Melih Yıldırım, kendisine rüşvet teklif eden savcı Faruk Sarıoğlu’ndan şikâyetçi olduğunu söylüyor. Kararda, savcı Melih Yıldırım’ın konuyu çeşitli aşamalarda bildirdiği savcı, başsavcı vekili ve başsavcının ifadesi de var. Onlar da Savcı Melih Yıldırım’ın çeşitli aşamalarda gelip kendilerine anlattıklarını doğruluyor.
KAPI ZİLİNDEKİ PARMAK İZİ
İlginç bir detay...
Ceza alan Sarıoğlu inkâr eder diye düşünerek Savcı Melih Yıldırım parmak iziyle sözlerini kanıtlamak için ilginç bir şey yapmış:
“Kapıyı açtığımda zile bastığını gördüğüm aklıma geldi. Bu zili buzdolabı poşeti ile söküp eve aldım.”
Sadece savcının anlatımları değil. AKP’li vekil eşi olan savcı Faruk Sarıoğlu’nun, Erzurum Adliyesi’nde yer alan odasının bulunduğu koridora ait, 30 Ocak 2019 tarihindeki güvenlik kamera görüntüleri incelenmiş. Bu kayıtlarda uyuşturucu davasında rüşvet teklif eden avukatın giriş çıkışları tespit edilmiş.
Öte yandan...
Faruk Sarıoğlu’nun kullandığı cep telefonunda, HSK Başmüfettişliği tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmış. Savcı Sarıoğlu’nun avukatlarla olağandışı görüşmeleri delil olmuş.
Gerekçeli kararda bütün parçalar birleştirilerek şu değerlendirme yapılmış:
“Sanık Faruk Sarıoğlu’nun savunmalarının aksine, diğer sanıkların odasına iki kez gelip gitmeleri durumunun söz konusu olmaması, önceden tanımadığını belirtmesine rağmen olay günü sanık Nejdet Altan’ı iki kez aradığının sabit olması, diğer sanıkların ziyaretleri nedeniyle kısa süre odasında bulunduklarını söylemesine rağmen sanık Nejdet’in 12.57’de, sanık Oktay’ın ise 14.59’da odasına gelip 15.40 saatine kadar odasında bulunmaları ve ardından hep birlikte odadan ayrılıp, sanık Faruk’un tek başına saat 17.27’de tekrar odasına geri dönmesi karşısında diğer sanıklarla birlikte geçirilen sürenin kısa sayılamayacak olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık Faruk Sarıoğlu’nun savunmalarının bu yönüyle de samimi olmadığı değerlendirilmiştir.”
SİYASET UYUŞTURUCU BATAKLIĞINDA
Mahkeme kararından geriye, Türkiye adına şu utanç verici satırlar kaldı: “Sanıklardan Oktay’ın sohbet esnasında İstanbul’da uyuşturucu madde ticareti suçlarıyla ilgili baktıkları soruşturma ve davalarda başarılı olduklarına, milletvekilleri, bakanlar ve devlet bürokratlarından birçok tanıkları olduğuna ve bunlar aracılığıyla devlet bürokrasisinde birçok işi halledebileceklerine, kamuoyu tarafından da bilinen birçok soruşturma ve davayı müvekkilleri lehine sonuçlandırdıklarına dair anlatımlarda bulunduğu...”
Savcı Sarıoğlu’nun AKP milletvekili Emine Zeybek’le evlenmesi ne ifade eder bilmem... Ancak gerekçeli karardaki satırlar sayesinde, “Torbacıların bacağını kırın” diyen siyasetin, baronları nasıl kurtardığını da öğrenmiş olduk!
Ah kovaya attığın küçük balık ağzını açsa da konuşsa! Kim bilir, belki de ne karada ne suda, adaletin insan eliyle dağıtılmadığını anlatır. Sen de ağda delik aramaktan kurtulursun.