Ne çok günah var. Ömrün boyu kaçsan da seni gelip buluyor.
Bizim imam efendiye sorarsan, sana günah dediğini kendisine helal sayıyor. Dünyanın dengesi işte o an bozuluyor.
İstenilen kararı vermeyince sürülen hâkimi konuştuk. Üst mahkemenin nasıl ayarlandığını konuştuk. Ceza isteyen savcının siyasi ilişkilerini konuştuk. Dün, İBB’deki basın açıklamasında gündeme geldi, İmamoğlu’na ceza veren hâkime verilen zırhlı aracı ve korumaları bile konuştuk.
Ne kaldı derseniz, ilginç bir ayrıntı daha var...
Konu “ahmak” biliyorsunuz. İmamoğlu o sözü Soylu’ya değil de YSK üyelerine söyledi diyen mahkeme, “kamu görevlisine hakaret”ten, tam 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Üstüne de siyasi yasak getirdi.
Ağzı bozuk imam
Yargı ağır diye şikâyet ediyorduk, uzun kararını hemen yazdı. Orada dikkat çeken bir kısım vardı. “Ahmak sözcüğüyle ilgili içtihat bulamadık” diyen mahkeme, kelimenin “aptal, budala, ve geri zekâlı” anlamlarında kullanıldığını söyleyerek cezayı açıkladı.
İşte burada ilginç bir detay var. Devletin tepesinde bu aralar bir “içtihat rüzgârı” esiyor. Zira, aranan “içtihat”ın yakında gelme ihtimali belirdi.
Nasıl mı?
Konuşmalarında Cumhuriyet’i hedef alarak sık sık haber olan, ağzı bozuk İmam Halil Konakcı’yı hatırladınız mı? Hani cami kürsüsünden “Bak sokaklar ne hale geldi, kasap dükkânı gibi, et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık” diye kadınları hedef gösteren Konakcı. Hani “Erkekler kadından üstündür” diyerek muhafazakâr kadınları bile ayağa kaldıran Konakcı. Hani “Cem Yılmaz’ın esprisine gülen dinden çıkmıştır” diye vaaz veren Konakcı. Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Ferhat Göçer ve Muazzez Abacı’nın şarkılarını dinleyenleri bile aforoz eden Konakcı.
Ortalığı karıştırıyor, provokasyon yapıyor, toplumu kışkırtıyor ama kimse ona el uzatamıyor. Kendisine müstakil bir cemaat kuran, İhya Vakfı gibi kurumlar aracılığıyla teşkilatlanan, hatta televizyonu bile olan Konakcı’ya bazı İslamcı gruplar destek veriyor. Konakcı’nın IŞİD’i ve El Kaide’yi andıran tekfirci diline sahip çıkanlar, “Yalnız değildir” kampanyası düzenliyor. Öyle ki Konakcı’ya “Bu nasıl üslup?” diye karşı çıkıldığında, AKP MKYK üyesi Mücahit Birinci, Konakcı’ya sahip çıkmış, “İmama yapılan tehditler, hakaretler, sövmeler topyekûn ayaklarımızın altındadır” demişti.
‘ahmak adam’ dedi
İmam Konakcı’nın İmamoğlu davasıyla ne ilgisi olabilir, diyebilirsiniz...
Şöyle anlatayım...
Diyanet İşleri başkan yardımcılığına beş yıl önce Burhan İşliyen atandı. İşliyen, Başkan Ali Erbaş’a yakın bir isim. Diyanet’teki görevi nedeniyle de doğal olarak bir kamu personeli.
Diyanet’ten bazı isimler İmam Konakcı’nın çıkışlarını eleştiriyor. Kullanılan dilin sert olduğunu, Diyanet’in bu açıklamalar nedeniyle yıprandığını söylüyorlar. Bu isimler arasında Burhan İşliyen de var.
İşliyen, geçenlerde, İslam adına radikal konuşmalar yapan, Konakcı’nın da aralarında olduğu hocaları eleştiren bir tweet attı. 18 Aralık tarihli mesajında şunu söyledi: “İhtilafları konuşabiliriz. Hatta aynı düşünmediğimiz konularda birbirimize sert eleştiri ve ithamlarda bulunur takipçilerimizi de artırabiliriz. Ama; hiç tartışmalardan etkilenip hidayete erene rastladınız mı? Ya da; gönüllere hitap eden güzel insanların tartıştığını gördünüz mü?”
Bu mesajı üstüne alınan Konakcı, 25 Aralık’taki ilk vaazında, İşliyen’e sert bir cevap verdi.
Oturup izledim. Konakcı, İşliyen’in attığı mesajı anlattı. Söze de şöyle girdi: “Ahmak adam tweet attı geçen”. “Ulan” diye hitap ettiği İşliyen’den “Kibarlıktan geberip gidecek” diye söz etti. “Münafık” bile dedi. İşliyen’i ağır ifadelerle yerden yere vurdu.
Ya İmamoğlu içtihadı doğarsa
Konakcı’nın İşliyen’e “ahmak adam” diye hitap etmesi ciddi bir yargı krizi çıkardı. Zira “ahmak” lafı İmamoğlu’na hapis cezası getirmişti.
Bu durumda, aynı hukuk herkese uygulanacaksa, İşliyen de kamu görevlisi olduğu için, savcıların Konakcı’ya da “ahmak davası” açması ve mahkemenin de ceza vermesi gerekecek. Elbette
idari soruşturma da açılacak. Konakcı’nın kürsüden indirilip imamlıktan atılması gündeme gelecek. Öte yandan, yok, savcılar dava açmaz ya da Konakcı’nın sözleri hakkında “Hakaret yok” diyerek takipsizlik kararı verirse, bu kez de İmamoğlu davasına “Ahmak hakaret değildir” içtihatı oluşturmuş olacaklar.
Üstelik...
Savcıların harekete geçmesi için şikâyete de gerek yok. Kamu görevlisine hakaret, resen soruşturma açılabilen bir konu. Yargının son günlerde konuştuğu bu mesele, “Şimdi ne yapacağız?” dedirtmiş durumda. İmam Konakcı’ya İmamoğlu tarifesi uygulamak mı, yoksa uygulamayıp İmamoğlu’nu kurtaracak koz vermek mi? Yargı işin içinden çıkamıyor. Tam bir sakal bıyık diyalektiği!
Annemizin öğütlerini, öğretmenimizin tavsiyelerini, yüreğimizin sesini, aklımızın sözünü bir kenara fırlattık. Başına takke geçirmiş adamların vaazlarını ezberleyerek kendimize yol aradık. Sonunda dünyanın adaletsizliğinin altında kaldık. İlaç sandığımız, hastalığımızın nedeni belki de!