Barış Terkoğlu yazdı: Mesele futbola siyaset sokmak değil. Siyaseti kimin yaptığı

Bahçeli’nin geçmiş mesajı elden ele dolaştı ama fazlası var. Partinin arşivinde dolaşınca, hikâye ilginç hale geliyor.

Başakşehir Stadı’nda “Başkomutan Erdoğan” pankartı açılıyor. Ayağa kalkıp alkışlıyorlar. Fenerbahçe, “istifa” deyince tribünleri boşaltıyorlar. Arda, Rıdvan, Burak’a referandumda “Evet” dedirtiyorlar. Beşiktaş, “Hayır” deyince tehdit ediyorlar.

Mesele futbola siyaset sokmak değil. Siyaseti kimin yaptığı. 

Bahçeli’nin geçmiş mesajı elden ele dolaştı ama fazlası var. Partinin arşivinde dolaşınca, hikâye ilginç hale geliyor.

Erdoğan’ın ‘şirret yolu’

Erdoğan, ilk kez istifaya davet edilmedi. 2011’de, Galatasaray’ın stadyum açılışında taraftarın hedefi oldu. Öfkeyle kalkıp maçı terk etti. 25 Ocak 2011 günü Bahçeli, taraftara şöyle sahip çıktı:

“Tribünde alacaklı gibi oturan Başbakan Erdoğan, Galatasaray taraftarı kardeşlerimizin tepkisini soğukkanlılıkla ve olgunlukla karşılamak yerine stadyumu terk etmiş ve sinirlerine yine hâkim olamamıştır. (...) Bu zihniyet sahipleri için demokrasi ve ifade özgürlüğü yalnızca kendilerinin anladığı ve dilediği şekilde olmalıdır. Başbakanı övmeyen, minnet duymayan, şükran gösterileri yapmayan ve sözüm ona lütfettiği yardımlardan dolayı el etek öpmeyen kim varsa organize işlerin bir parçasıdır!”

Tarih 25 Ağustos 2011. Ankara Ülkü Ocakları’nın düzenlediği iftar yemeğinde konuşuyor. Söz, Fenerbahçe’nin şike kumpasıyla, UEFA maçlarından çıkarılmasına geliyor. Muhalefetteki Bahçeli, sorumluyu şöyle ilan ediyor:

“Futbol Federasyonu’nun kriz yönetmedeki beceriksizliği, siyasi müdahalelerle içinin boşatılması ve rant paylaşım merkezi haline gelmesi bugünkü yıkımın fitilini ateşlemiştir. Ülkemiz, AKP’nin yönetimi altında uluslararası alanda tartışmalı ve kuşkulu bir alana itilmiştir.”

Gezi günlerinde, 1 Temmuz 2013’te, Meclis’te şunları söyledi:

“Özellikle Çarşı Grubu’nun muhalif duruşunu bahane ederek en başta Beşiktaş’a ve yöneticilerle sürtüşme gerekçesiyle Fenerbahçe’ye şaşı ve duyarsız yaklaşmamalıdır.”

‘Ebu Cehil Erdoğan’

Futbol sadece skorla anılmıyor. Kavgaları da var. 2013 yılında, Beşiktaş ve Fenerbahçe maçında çıkan olayların sorumlusu, muhalefetteki Bahçeli’ye göre taraftar değildi. 23 Eylül 2013’te şöyle diyordu:

“AKP’nin tribünleri terbiye etme, taraftarları sindirme ve kulüpleri kuşatma utanmazlıkları durmazsa (...) doğabilecek fatura herkes için ağır olacaktır.”

2014’ün ocak ayında, Erdoğan-FETÖ kavgası kamuoyunun önüne taşmıştı. FETÖ, Erdoğan’la hesaplaşmasını gizli ses kayıtlarına dökmüştü. Onlardan biri de Beşiktaş’la ilgiliydi. Erdoğan kayıtlarda, Beşiktaş yönetiminin kendisine muhalif eylemlere katılan Çarşı Grubu’na destek vermesini eleştiriyordu. Beşiktaş’a bunun bedelini ödeteceğini söylüyordu. Tam da şimdiki gibi! İşte yer yer küfürlü kayıtlardan sonra, yine MHP sahneye çıktı. Genel Sekreter İsmet Büyükataman, 18 Mart 2014’te, Erdoğan’a zehir zemberek bir cevap verdi:

Kör inatla izansızca her türlü değere hakaret ve küfür edenlerin Ebu Cehil’den hiçbir farkı yoktur. Tayyip Erdoğan artık şek ve şüphe kalmamıştır ki; küfrün babasıdır, bu devrin Ebu Cehil’idir. (...) Erdoğan; seyyar küfürbazdan, sahte kabadayıdan farksızdır.” 

Bahçeli, 1 ay sonra Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu bile Erdoğan karşıtı mesajlarla kutluyordu:

“İnanıyorum ki şampiyonluk adalete yeni bir fener yakacak, haksızlıklarla ve hukuksuzluklarla mücadelede yeni bir heyecan uyandıracaktır.”

Omurgalı taraftar

Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı, diğerleri... Her kökten, her inançtan, her dünyadan… Yağmur demiyor, çamur demiyor, kar demiyor… Aynı heyecan, aynı coşku, aynı bağlılıkla mücadele ediyor. Küçücük parasını, azıcık nefesini, kocaman yüreğini bağlandığı renklere harcıyor. 10 yıl önce neredeyse bugün de orada duruyor. Yan yana geldiğinde ise korkularından arınıp sözünü söylüyor. Gelgelelim, kürsüdekiler tribünlerdekiler kadar omurgalı duramıyor. Muhalifken başka, iktidarda başka oluyor. Dün yerle bir ettiğini bugün sırtında taşıyor.

Yalnız skoru değil, dünyayı da değiştirmeye çalışan Maradona, kendisini saflarına çağıran düzen siyasetçilerine nasıl cevap vermişti:

“Elimi insanların cebine sokmam. Politikacıların hırsız olduğu aşikâr. Yoksa o kadar malı mülkü nasıl edinebilirlerdi?”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri

Haram servetin, haram paranın, evveli çok tatlı ama sonu çok acıdır
Mahkemeden Barış Terkoğlu’na özel ceza
Erdoğan 28 Şubat davası mahkumu yaşlı generallerin serbest kalmalarını sağladı, sevindim ama
AK Parti’nin ‘önce Hukuk’ demeden değişmesi hayal
Fehmi Koru: Cezalar bana Almanya’da milyonların ölümünden sorumlulara yapılan muameleyi hatırlattı