Hukukçuların da aralarında olduğu çoğunluk, cumhurbaşkanının 3. kez aday olamayacağında birleşiyor. Neden mi?
Bir: Anayasada açık ifade var: “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir.” Kimseye istisna vermemiş. Haliyle ikinci kez cumhurbaşkanlığı yapan Erdoğan da süresinin sonuna geldi.
İki: Kanunlar, kalemin mürekkebi değildir. Bir ruhu vardır. Bütün dünyada, cumhurbaşkanlarına görev sınırı konmasının nedeni belli. İktidarın kişinin mülkü olmasını engellemek, demokrasiyi korumak için... Geç demokrasiye geçen Afrika’da bile 2005’ten beri 32 ülkede cumhurbaşkanının görev süresi iki dönem. Öyleyse “İlki sayılmaz” diyerek sınırları delmek; kanunun maksadına, ruhuna, niyetine de aykırı.
Üç: Başından tartışma hiç olmayabilirdi. Nasıl mı? Abdullah Gül meselesindeki gibi. Gül seçildikten sonra çıkan yasa (2007), yeniden seçimini tartışmalı hale getirmişti. AKP 2012’de durumunu netleştiren bir yasa daha çıkardı. AYM kısmen iptal kısmen kabul etse de Gül’ün görev süresi de adaylığı da resmen kanuna bağlandı. AKP, 2017’deki yasa değişikliğinde ya da sonrasında, görevde olan Erdoğan’a özel bir istisnai madde koysa, bugün bunu tartışmayacaktık.
Dört: Yine de tartışmayı bitirmenin bir yolu vardı. Anayasa, erken seçim kararını Meclis’in alması halinde, Erdoğan’a yeniden adaylık hakkı veriyordu. Muhalefet de “6 Nisan’dan önce erken seçime evet” diyerek buna kapı açtı. Gelgelelim, AKP kabul etmedi. Bu kapı da kapandı.
ANAYASADA SÜREKLİLİK VAR
Beş: Perşembe söz ettim. Şentop, 3. kez adaylığın kapısını açmak için yasadaki açık ifadeleri bıraktı. Komisyon raporuna ve kanun tekniğine daldı. Sokağa çıkıp sorun. Referandumda sandığa giden halktan hiç kimse ama hiç kimse, komisyon raporuna ya da kanunun gerekçesine oy vermedi. Kanuna verdi. Haliyle, kanun yazan kalemi tutan kişi bile olsa, kimsenin yorumu, anayasanın üstüne konamaz.
Altı: Savunu şu: 2017’den önceki cumhurbaşkanı başka, sonraki başka. İki dönem kuralı 2017’de değil, 2007’de geldi. O günden bu yana değişmedi. 2017’de cumhurbaşkanının yönetici yetkileri arttı. Ama ne adı ne anayasadaki yeri ne statüsü değişti. Yani cumhurbaşkanlığında süreklilik var. Haliyle Erdoğan 2018’den beri değil, 2014’ten beri cumhurbaşkanı.
Yedi: 2017’de “cumhurbaşkanlığı” kaldırılıp mesela “başkanlık” getirilebilirdi. Bütün anayasa buna göre yenilenirdi. Erdoğan da 2018’de “1. Başkan Erdoğan” olur, şimdi de 2. seçimine girerdi. Ama yapılmadı. Haliyle yetkiler farklı olsa da eskisi de yenisi de aynı cumhurbaşkanı. Mahkemelere bakıyorum. 2018’den önce vatandaşlara açılmış cumhurbaşkanına hakaret davaları, “O cumhurbaşkanlığı ilga oldu” diyerek düşürülmemiş. Yargılamalar süreklilik içinde devam etmiş.
Sekiz: 2017 değişiklikleri, eski kurumlar üzerine bina edildi. “Sistem değişiyor” diyenlere karşı, “Sadece fiili durum legalleşiyor” denildi. Bakın o gün anayasayı değiştiren komisyonun başındaki Mustafa Şentop ne yazmış: “2007’den itibaren Türkiye’de özü itibarıyla yarı başkanlık sistemine geçildiğini...” Bakın, “getirin yasayı” diyerek sistemi değiştiren adımı atan Bahçeli, o gün ne demiş: “Fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranması...” Yani, sistem yenilenip Erdoğan “sıfır kronometreli aday” olmadı. Fiili olarak değişmiş sisteme göre düzenleme yapıldı.
Dokuz: Bir de YSK var. Evet YSK, Erdoğan’ın kontrolünde. Ancak geçen yıl bir vatandaş CİMER’e “Erdoğan aday olabilir mi” diye sordu. CİMER, soruyu YSK’ye gönderdi. YSK’den gelen yanıt yasayı hatırlatıyordu: “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir.” Çünkü anayasada bu yazıyordu. Anayasada yazandan fazlasını YSK söyleyemez. Söylerse suç işler.
On: Geçmiş geleceğin habercisidir. Diyelim yarın kurulacak yeni Meclis, cumhurbaşkanına yeni yetkiler verdi. Ya da bazı yetkileri geri almaya karar verdi. Bu durumda ne olacak? Kronometre bir daha mı sıfırlanacak? Bu, “Bi daha bi daha” diyerek, anayasanın istismarıdır. Bir kişinin sonsuz iktidarı için Cumhuriyetin sonunun hazırlanmasıdır.
Nihayetinde, Erdoğan’ın aday olamayacağını söylemek, kişisel bir hesaplaşma değil, Cumhuriyetin savunusudur. Erdemli insanların rejiminin ilk zaferi, kendi korkularını yendiği gün kazanılacak.