“Kalbin bende olduğu sürece sırrın sende kalabilir.” (Oscar Wilde)
Günlerdir “Wagner isyanı Türkiye’de olur mu” diye soruyoruz. Zaten olmadı mı? 15 Temmuz kalkışması, Said Nursi’nin takipçisi olan Nurcu Gülen tarikatının eylemi değil mi? Devletin içinde ya da dışında bütün paralel ordular, Wagner tehlikesi taşır.
Peki ders alındı mı? Bu köşede defalarca okudunuz. FETÖ’den sonra başta TSK olmak üzere devlet içinde örgütlenen tarikat yapılanmalarını anlattım. Hatta 15 Temmuz sonrasında bu yapıların önünün daha da açıldığını söyledim.
Bu seferki farklı. Önümde bir kitap duruyor. Yazarı Güray Belhan. Belhan, 2021 yılında, TSK’den kadrosuzluk gerekçesiyle emekli edilmiş bir kurmay albay. Kitabının ismi sorumuza yanıt veriyor: “Önüm, Arkam, Sağım, Solum Tarikat”.
Belhan, Atatürk milliyetçisi bir asker. Çoğu zaman Irak-Suriye sınırında, harekât bölgelerinde, Bosna’dan Afganistan’a kadar çatışma alanlarında görev yapmış. 2019-2021 aralığında icra edilen Pençe-3, Pençe Kaplan, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtlarının dördünde de yer alan tek albay. Meslek yaşantısı boyunca 138 takdir, şerit rozet ve ödül almış. Tek bir cezası yok. Buna rağmen “Savaşmaya devam edeyim” dediği dönemde, “kadrosuzluk” bahanesiyle, yaklaşık iki yıl önce emekli edilmiş.
Belhan, görev süresinde zaman zaman TSK içindeki FETÖ yapılanmasıyla karşı karşıya gelmiş. Hakkında FETÖ’cü savcılar tarafından soruşturma açılmış. Neyse ki ceza almadan kurtulmuş. Bu geçmişi nedeniyle, 15 Temmuz’un ardından, Genelkurmay Karargâhı’nda, Askeri Ataşe Yönetim Şube Müdürlüğü’ne getirilmiş. FETÖ’nün yıllarca kontrol ettiği sistemi değiştirmeye çalışmış.
TSK’DE TARİKAT YÜZÜĞÜ
Peki 15 Temmuz’dan sonra ne değişmiş?
Yanıtı belli. Bu kez başka tarikatlar “dokunulmaz” olmuş. Belhan, TSK içindeki tarikatçılarla karşı karşıya kalmasının hikâyesine kitabında yer veriyor.
“Komuta Kurmay Eğitimi”nin sonunda hatıra olarak yaptırılan dönem yüzüğünün tasarımında yaşanan tartışmayı Belhan anlatıyor. Atatürk silüetli üç yüzük tasarladıklarını söyleyen Belhan, buna bir albayın itirazını aktarıyor:
“Bir albay, yakın çevresindeki subayları farklı bir yüzük tasarımı işine soyundurmuştu. Yaptıkları çalışma neticesinde tasarımlarını yayımladıklarında bir husus hemen dikkatimi çekmişti. Bu yüzüklerde ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik hiçbir iz yoktu. Bu tarz yüzüklerden de yeni nesil kurmaylardan (tarikatçıları kastediyor) epey bir alan olmuştu. (…) Bu albayla belli bir süre aynı yerde çalışma durumum olmuştu. Bu albay ne mi demişti bana: Alnı secdeye değen adamdan zarar gelmez. (…) 15 Temmuz’dan sonra ‘Komuta ve Kurmay Eğitimi’nde farklı grup ve tarikatlarla bağlantılı subayların bu eğitimde yer aldığını, normal IQ seviyesine sahip herkes görüp anlayabilirdi.”
(Tarikatçıların istemediği yüzük)
HACCA GİDİYORUM YAZISI
Belhan, tarikat yüzüğü tasarlayan albayın sonrasında kritik bir göreve getirildiğini söylüyor.
15 Temmuz sonrasında, dini gösteriler TSK’de öyle hale gelmiş ki...
Geçenlerde Cumhuriyet’te okuduğumuz TSK’ye hac kontenjanının daha şaşırtıcı olanını anlatıyor:
“Bir gün plan subayım, bir askeri ataşemizden gelen mesajla birlikte yanıma geldi. Mesajdaki üslup daha önce hiç tanık olmadığım tarzda bir izin mesajıydı. Asya kıtası dışında bir yerde görev yapan bu ataşemiz, iznini Suudi Arabistan’da geçirmek istiyordu. Bu izin talebinde hiçbir sıkıntı yoktu. Suudi Arabistan’la ilgili de herhangi bir kısıtlama yoktu. Alışılmış şekilde bir izin talebi yapılsa durum gayet normal olurdu. ‘Yıllık iznimi hac farizamı yerine getirmek maksadıyla Suudi Arabistan’da geçirmek istiyorum’ diye yazmıştı. Yapacağı ibadeti Genelkurmay Karargâhı’na bildirmesini yadırgamıştım.”
Belhan’ın anlattığına göre bu isim de kritik bir göreve getirildi...
(Albay Belhan Haftanin Dağları’nda)
TARİKATA KOLAY TERFİ
Son yıllarda birçok tarihi operasyonda bulunmasına, sicilinin çok yüksek olmasına rağmen 2021 YAŞ’ında TSK’den emekli edilen Belhan, bunu tarikatlarla yaşadığı sürtüşme başta olmak üzere ideolojik sebeplere bağlıyor:
“YAŞ sonucuna göre terfi ettirilen yeni nesil kurmay albaylardan (tarikatçıları kastediyor) 20 gün, 1 ay alay seviyesinde komutanlık yapanlar veya hiç yapmayanlar bile terfi ettirilmişti.”
Belhan, Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığı’na “Neden” diye sorduğunda, “Seni biz emekli etmedik” yanıtını aldığını ve yukarının gösterildiğini söylüyor.
“TSK’de liyakate ve bilgiye dayalı bir sistemin oluşturulması elzemdir” diyen Güray Belhan, “Tarihten ders almaz iseniz aynı acıları tekrar yaşamaya mahkûm olursunuz” diyor. Haliyle dönüp Rusya’ya bakmaya gerek yok. Yakın tarihimiz, kendisine apoletli değil cüppeli komutanlar seçen, bizdeki Wagner adaylarını gösteriyor. Milli olmayan her ordu, paralel bir kapıya açılıyor.
“Sendenim” diyenlerin sırrını bilmek istemiyoruz ya... Ya bir gün bizden olmazlarsa?