Barış Yarkadaş: Avrupa Birliği, bu insanlık suçunun karşısına dikilmek yerine “Biz İsrail’in yanındayız’’ diyo

ABD ve İsrail’in yarım kalan hesabı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 11 Eylül 2001 tarihinde El Kaide’nin terör saldırısına uğramasının hemen ardından karşı atağa geçti ve tüm dünyaya BOP olarak bilinen Büyük Ortadoğu Projesi’ni dayattı. Bu proje, özellikle Ortadoğu haritasının yeniden şekillenmesi, başta Mısır, Irak, Libya, Tunus, Suriye ve İran’ın rejimlerinin değiştirilerek ABD ve İsrail’e ‘’uyumlu’’ yönetimlerin iş başına getirilmesini kapsıyordu.

2004 yılında konsepti daha da genişleyen proje, resmi evraklara dayandırılması da fiili olarak hayata geçirilmeye, adına da “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek Bir Gelecek ve İlerleme İçin Ortaklık’’ denilmeye başlandı. Kısaca GOKAP olarak nitelenen emperyalist yayılma projesi dönem dönem sekteye uğrasa da epey bir yol aldıklarını söylemek gerekir.

KANLI İSYANLAR

Zira; geriye dönüp baktığınızda proje kapsamında ‘’hedef ülke’’ olarak belirlenen Libya darmadağın edildi. Lideri Kaddafi insanlığın utanç duyacağı bir şekilde katledildi.

Mısır’ın Devlet Başkanı Mübarek, ABD’nin kışkırttığı ‘’Arap Baharı’’ adı verilen isyan sonucu iktidardan indirildi. Mısır’da o günden bugüne huzur yok. Tunus’un Devlet Başkanı Bin Ali’nin başına da benzer şeyler geldi.

Bu projenin en ağır bedelini ise Irak ve Suriye ödedi. Irak ve Suriye parçalara bölündü. Irak Devlet Başkanı Saddam idam edildi. Suriye ise bir avuç toprakla sınırlı kaldı. Milyonlarca Suriyeli, ABD ve İsrail’in kışkırttığı teröristler eliyle parça parça edildi.

SURİYE NEDEN HEDEF?

GOKAP çerçevesinde üç parçaya bölünen Suriye, ABD ve İsrail açısından ayrı bir önem taşıyordu. Zira; Suriye’nin Devlet eski Başkanı Hafız Esad, Filistin davasının en sadık savunucularındandı. Esad, davayı savunmakla kalmıyor, mazlum Filistin halkına ve onun direnişçilerine her türlü desteği sağlıyordu. Filistin davası, Hafız Esad’ın desteği sayesinde İsrail’e karşı büyük bir moral üstünlük sağlıyordu.  

Suriye bu yüzden de emperyalistlerin hedefindeydi. Çünkü Suriye çökertilirse Filistin davası büyük bir dayanaktan yoksun kalacak, ABD ve İsrail’in Filistin’i ‘’yutması’’ daha da kolaylaşacaktı. Suriye’nin parçalara bölünmesi, “İsrail’in etrafını küçük ve güvenlikli devletlerle örme’’ projesini de hayata geçirecekti.

Projenin bir amacı da işgal edilen Irak’tan yağmalanan yeraltı kaynaklarının, Suriye üzerinden Avrupa’ya ‘’ucuz ve güvenlikli bir şekilde’’ taşınmasıydı.

İKTİDARIN YANLIŞI

AKP iktidarı tüm uyarılara rağmen 2011 yılından itibaren Suriye’yi hedef alarak Suriye’ye ‘’demokrasi götüreceği”ni söylemeye başladı. Türkiye’deki muhalif çevrelerin “Yapmayın, BOP’u hayata geçirmek istiyorlar” sözleri ise iktidarda herhangi bir karşılık bulmadı. İktidar büyük bir dış politika yanlışına imza atarak Beşşar Esad’ı iktidardan indirmeye çalıştı. İktidarın bu yanlış tutumu hem Suriye’yi hem de Filistin’i zayıflattı. ABD ve İsrail, Suriye’de hedeflerine tam olarak ulaşamadılar ama istedikleri sonucu da yaklaştılar.

GELELİM BUGÜNE…

İran destekli HAMAS’ın akla mantığa sığmayan son saldırısı ve peşi sıra 900’e yakın sivili katletmesi, ABD ve İsrail için ‘’büyük bir fırsat’’tı. HAMAS’ın İran’ın kışkırtmasıyla düzenlediği saldırıda sivilleri hedef alması, emperyalistlerin ekmeğine yağ sürdü. İsrail ve ABD geçmişteki katliamlarına yenilerini eklemek için hemen harekete geçti ve Filistin halkının tamamı ‘’terörist’’ ilan edildi. İsrail, arkasına ABD’yi de alarak hastaneleri bombalıyor, sivilleri katlediyor ve bir avuç kalmış olman Gazze’yi gözlerimizin önünde yok ediyor.

Şu an 2,5 milyon Filistinli açlığa, susuzluğa ve ölüme sürükleniyor…

Avrupa Birliği, bu insanlık suçunun karşısına dikilmek yerine “Biz İsrail’in yanındayız’’ diyor.

Hepsi birden Filistin halkına olan kinini pervasızca kusuyor.

Bu kin sebepsiz değil kuşkusuz…

Filistin halkı, bir avuç toprağa mahkûm edilmiş olsa da katliamcı politikalara karşı direniyor ve emperyalistlerin hesabını bozuyor.

ABD ve İsrail, şimdi yarım kalan o hesabı kapatmak ve Filistin’i İsrail’in bir parçası yapmak için halklara ölüm yağdırıyor.

Bu hesabı kapatmak istemelerinin birçok sebebi var kuşkusuz…

Ama şu da bilinsin ki Gazze ve çevresindeki doğalgaz ve enerji kaynakları ABD ve İsrail’in iştahını kabartıyor.

İnsanlıktan nasibini almamış emperyalist saldırganlık mazlum Filistin halkına ağır bir bedel ödetse de bir gün devran dönecek ve halklar bu  emperyalist - siyonist saldırganlığın hesabını soracaktır.

Asıl hesap günü o gündür…