CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 yılında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin iki favori adayından biri olduğu artık netleşti.
Yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında hayli güçlü olduğunu gösteriyor.
Masasına gelen kamuoyu araştırmalarını titizlikle inceleyen CHP lideri, güçlü ve zayıf yönlerini analiz ediyor; stratejisini buna göre oluşturuyor.
Kılıçdaroğlu’nun öncelikli hedefi, Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayı olmak…
Çalışmalar tam gaz…
Bu süreci büyük bir sabırla bekleyen Kılıçdaroğlu, bir yandan ise ‘’aday ilan edilmiş’’ gibi davranıyor ve seçim sürecinin alt yapısını oluşturuyor. Türkiye’nin tanınmış siyasal iletişimcileri ile el sıkışan Kılıçdaroğlu, seçimi kazanmanın yolunun önce kendi çevresini buna inandırmaktan geçtiğini biliyor.
CHP lideri, bu inancı topluma yaymak için kurmaylarından da tercihlerini yapmalarını bekliyor.
Nasıl mı?
Sistem artık değiştiği için, bakanlar kurulu milletvekillerinden değil, ‘’dışarıdan atama’’ ile oluşturuluyor.
2023 seçimleri sorasında da bu yöntem uygulanacak.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, birlikte çalışacağı bakanları ‘’dışarıdan’’ atayacak.
Dolayısıyla; Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’nun kabinesinde bakan olmak isteyen siyasetçiler, milletvekili adaylığına başvurmayacak.
Zira; yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, Altılı Masa ve HDP’nin kazanacağı milletvekili sayısının, Cumhur İttifakı’nın üstünde olacağını gösteriyor.
Ancak bu fark çok fazla değil.
Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçildiği taktirde, TBMM’deki çoğunluğu kaybetmemek için milletvekili seçilmiş kişileri istese bile bakan atayamayacak.
“Hedef koymalarını” istiyor
Kılıçdaroğlu, işte bu yüzden, geçmişten bugüne dek birlikte milletvekilliği yaptığı birçok arkadaşının 2023 seçimlerinde milletvekili adaylığına başvurmasını istemiyor.
CHP kulislerinde konuşulanlara göre, Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresiyle yaptığı sohbetlerde, “Kazanacağıma ve bakanlar kurulunu oluşturacağıma önce yakın çalışma arkadaşlarımın inanması gerekiyor. Onlar inanacak ki; halk da inansın… 3 – 4 dönem milletvekilliği yapmış olan arkadaşlarımızın artık bakan olmayı hedeflerine koymaları gerekiyor” dediği belirtiliyor.
Kılıçdaroğlu’nun MYK ve PM’de görev alan ve birkaç dönem milletvekilliği yapan çalışma arkadaşları için de benzer bir düşünceyi taşıdığı ifade ediliyor.
Hatta; CHP liderinin seçim sürecine girildiği dönem yakın çalışma arkadaşlarına, “Vekillik için kimse başvurmasın, kimlerin başvuracağını ben kendilerine söyleyeceğim’’ diyeceği belirtiliyor.
Yukarıda özetlediğim tabloya göre, Kılıçdaroğlu başta kurmayları olmak üzere birçok çalışma arkadaşının vekillik yerine bakanlık hedefi koymasını bekliyor.
TBMM de önemli…
Tabii bu bağlamda, seçimi Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde, TBMM’nin eski gücüne kavuşacağı ve dolayısıyla parlamentonun önem kazanacağını da es geçmemek gerekiyor.
Altılı Masa sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenince, parlamento daha da önemsiz bir hale getirildi.
Oysa ki; sadece Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’nı kazanması yetmez.
Altılı Masa’nın parlamentoda çoğunluğu kazanması da şart.
Bir düşünün;
Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı,
TBMM Başkanı CHP’li…
RTÜK Başkanı CHP’li…
TBMM Komisyonları’nın başkanları CHP’li…
Türkiye, işte o vakit istenen tüm reformları kolaylıkla hayata geçirir ve AKP’nin geride bıraktığı enkazı kolaylıkla kaldırabilir.
Bu bağlamda, TBMM’ye seçilmesi beklenen vekillerin listesi, her zamankinden daha çok önem taşıyor.
Altılı Masa, vekil adayı listelerini yaparken, bu gerçeği hiçbir şekilde göz ardı etmemeli.
Toplumun da beklentisi…
Son bir not:
Milletvekilliği bir meslek değil, kamu görevidir.
Altı dönem, yedi dönem vekillik yapan siyasetçilerin, yerlerini yeni isimlere bırakması toplumun da beklentisidir.
Hiçbir parti üyeye dayalı ön seçim yapmadığı için, halk zaten istediği kişileri parlamentoya gönderemiyor. Liderlerin “ön seçim’’ taleplerini de dikkate alması gerekiyor.
CHP bu talebi değerlendirebilir mi; doğrusu bilmiyorum.
Altılı Masa’nın İYİ PARTİ dışındaki ortaklarına kendi listelerini açmayı ve o partilerden en az 30 kişiyi parlamentoya taşımayı düşünen CHP’nin işi hayli zor gibi görünüyor.
Bu zorluğu aşmanın yolu ise ‘’üyeye dayalı ön seçim’’den geçiyor.
Parlamento listesi, Genel Merkez – Üye Seçimi ile dengeli bir şekilde oluşturulursa, Altılı Masa’nın işinin daha da kolaylaşacağı görülüyor.