Başak Demirtaş, gazeteci Fatih Portakal'ın Youtube kanalında canlı yayında, Edirne Cezaevi'nde tutulan eşi eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek'in "AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmalı" mesajını ve yargılamayı değerlendirdi. "AİHM kararının tartışılması hukuken büyük bir ayıp. Anayasa’nın 90. maddesinde var. AİHM kararı bağlayıcıdır" diyen Başak Demirtaş şöyle devam etti: "Cemil Çiçek çok olağanüstü bir şey söylemedi. Yasalara göre söylenmesi gerekeni söyledi. Bir hukuk devletinde bunu tartışmazsınız bile. Bağlayıcı değilse 'bağlayıcı değil' diyenlere şunu sormak isterim, madem bağlayıcı değildi, AİHM’in ilk kararına neden itiraz ettiniz?" Başak Demirtaş, ana akım medyayı neredeyse hiç izlemediğini anlatırken, "Yandaş medyayı, merkez medyayı hiç izlemiyorum diyebilirim. Bazen Selahattin’i konuşuyorlar dedikleri zaman açıyorum ama beş dakika izleyemiyorum açıkçası" diye konuştu.
''YENİ İDDİANAME DE FACİA''
Selahattin Demirtaş hakkındaki Kobanê iddianamesiyle ilgili de konuşan Başak Demirtaş, şu şekilde devam etti: "İlk iddianamede, Selahattin’in örgüt yöneticisi olduğu iddiası vardı. Bununla ilgili delil, Mercek adlı bir gizli tanık. İki yıl sonra, böyle bir tanığın olmadığı ortaya çıktı. Taşlı, molotoflu gösterilere katıldı diye iddiada bulunuyorlar. Sonra delil olarak gösterilen CD’leri bilirkişi çözüyor, 107 kere 'Selahattin Demirtaş’a rastlanılmamıştır' deniliyor. KCK yöneticileriyle konuştuğu iddia ediliyor, bakıyorsunuz biri belediye başkanı, biri milletvekili. Birinci iddianamede gizli tanık Mercek vardı, şimdi gizli tanık Mahir var. İlk iddianamede sahte Murat Karayılan tweet'i vardı, şimdi sahte Selahattin Demirtaş hesabı var. Bunun da sahte olduğu ispat edilecek. İddianamede, çözüm süreciyle ilgili konular da yargılama konusu. Örneğin İmralı’da çekilen fotoğraflar. O fotoğrafları herhalde Selahattin çekmedi. Ya da Kandil’e gidiş gelişleri. Selahattin, 'Haydi ben bir Kandil’e gideyim' demedi. Hükümetin bilgisi dahlinde defalarca gidip geldi. Bunların hepsi hükümetin bilgisi dahilindeydi. Sınıra kadar, resmi korumalar eşliğinde, yasal yollarla gitti. Gizli saklı gitmedi.
''ÖDÜLLENDİRİLECEK BİR ŞEY OLMALIYDI''
Çok zorlu bir süreçti. Tüm bunlara rağmen, en umutlu olduğum dönemdi diyebilirim o süreç için. Benim eşim cezaevinde, çözüm süreciyle de ilgili yargılanıyor. O günlerde birçok insanın canı kurtuldu. Eksiği tartışılır, siyasiler tartışır ama ben böyle düşünüyorum. Çözüm sürecinde sadece HDP yoktu. Bunun bedeli Selahattin ve HDP’lilere hapis olmamalıydı. Aksine, bedeli ödenecek bir şey değil, ödüllendirilecek bir şey olmalıydı.