Özlü, Atilla Güner’in, “vaka sayısının her geçen gün artması konusunda bir yerde hata yapıldığını düşünüyor musunuz?” sorusuna ise şöyle cevap verdi: "Endişe verici. Durumu kontrol altında görmüyorum. Önümüzdeki güz döneminde daha da artabileceğinden endişeliyim. Hem ağır vaka sayısı hem de can kaybı artıyor. Salgında kontrolü kaybediyor gibi duruyoruz. Salgın sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde tekrardan alevlenme dönemine girmiş gibi görünüyor. Teorik olarak evden dışarıya insanları çıkartmazsanız, herkes maskesini takarsa ve mesafeye dikkat ederse salgın durur ama pratikte karşılığı yok bu söylediğimin. Gördüğüm kadarıyla Çin var, onlar iyi uyguladılar.
'BİZ KARAR VERİCİ DEĞİLİZ'
Sağlıkla ilgili konularda olumlu ya da olumsuz fikrimizi rahatlıkla dile getiriyoruz. Pek çok sektörden çok farklı talepler ve istekler var. Yönetim bir şekilde onları da dikkate almak zorunda. Onlar kendi kararlarını verirken bizim tavsiyelerimizi ve görüşlerimizi dinliyorlar ama sonuç itibariyle biz karar verici değiliz. Maçlar seyircili oynansın ya da oynanmasın, şurası açılsın ya da açılmasın gibi kararları bu güne kadar hiç almadık. Böyle bir karar alma yetkimiz de yok zaten. Sosyal medyadan bana yazıyorlar ‘’niye şöyle yapmadınız? neden böyle karar aldınız?’’ gibi ama bizim böyle bir yetkimiz yok. Bilim Kurulu olarak biz karar alamıyoruz."
'SÜREÇ UZAYACAK VE OKULLARI ERTELEMEK ÇÖZÜM OLMAYACAK'
Okulların açılmasıyla ilgili olarak ise, "Herkesin tereddütleri var" diyen Özlü, şu şekilde devam etti: "Sadece Türkiye’de de değil. Birçok ülkede okullar açıldı ama sorunlar ortaya çıktıktan sonra bazı okullar kapatıldı. Bazı okullar tamamen online ilerleme kararı aldı. Kolay karar verilebilecek bir olay değil, eğitim de kolay vazgeçilebilecek bir olay değil. Bu süreç daha uzayacak. 1- 2 ay daha ertelemek çözüm olmayacak. Okulların açılmasına 21 gün kaldı. Bu süre içerisinde birkaç ilde seçilmiş birer okulda bazı sınıflar yüz yüze eğitime başlayabilir ve bu süreç gözetim altında sürdürülür ve öğrenciler, öğretmenler, okul çalışanları ve herkesin ailelerine bakılır ve okulların açılmasıyla birlikte bulaş riskinde artış oluyor diye bakılır. Uygulamaya geçince işler hesaptaki gibi olmayabilir, öngörülmedik sorunlar ortaya çıkabilir. Bunları görme fırsatımız olur. Böyle bir çalışma topluma güven verir. Benim bu söylemiş olduğum fikir okullar açıldıktan sonraki riski azaltmak için bir öneridir. 21 Eylül’de 18 milyon öğrenciyi okullara alırsanız ne kontrol edilebilir, ne denetlenebilir ne de yönetebilirsiniz.
'ÖZEL OKULLARIN AÇILMASI DA PİLOT UYGULAMA SAYILABİLİR'
Özel okulların açılması da pilot uygulama sayılabilir. Okulda risk var dışarıda risk yok diye düşünmemek lazım. Hepimiz risk altındayız. Ben hastaneye giderken risk alıyorum. Eve dönerken acaba birisinden virüs aldım, evime getirdim mi diye her gece düşünüyorum.”