Özden Özütemiz
Berrin Taş’ın yeni kitabı İnsancıl Yayınları’ndan çıktı. Şiir Nedir Şair Kimdir. Kitapta on yedi yazı var. Bu yazılarda şiirin ne olduğu şairin kim olduğu tartışılıyor. Şiir insan ilişkisi, güzel’in ne olduğu, sanatın işlevinin olup olmadığı, gerçekçilik – şiir ilişkisi, yabancılaşmanın şiire-şaire etkisi ana konular. Bunun yanında şiirin işçilik yanına ilişkin yazılar da var. Yazı başlıkları şöyle: Yabancılaşan Şairin Lirizmi, Şiirime Verdiğim Görev, İnsanın Niteliksel Değişiminde Şiirin Etkisi, İki Şiirin Öyküsü, Şiir İnsansız Olamaz, Şairin Bir Şiire Yolculuğu, Güzel Nedir, Sanatın İşlevi, Şiirde Gerçekçilik, Şiir Nedir Şair Kimdir, Şiirde Karşıtlıklar, 21 Mart Dünya Şiir Günü Bildirisi, Karanfil Alevleri, Şiirin Gücü, Çağın Güzeli Özdeşleşmede Aranamaz, Geleceğin Şiiri.
Her yazı, her roman, her şiir, her sanat eseri bildiridir. Ama iyi ama kötü. Sanatsal yapıtı ortaya koyan kişi okura, izleyiciye bir bildiri sunar. Bu bildiri onu bir yere davet eder. “Ben bu değerleri savunuyorum, sana bu değerleri aktarıyorum.'' ya da “Şu şu değerler değersiz, sakın bunlara aldanma kapılma.'' der. Okur ya da izleyici bu bildiriyle kendi davranışlarını haklılaştırıp kendini olumlayabilir, ya da kendi davranışlarından rahatsız olur. Konumunu, durumunu değiştirmek zorunda hissedebilir. Yani bir sanat yapıtı bireyi yönlendirir. Kitaptaki yazıların bize aktardığı temel izlek bu.
21. yüzyıldayız. Toplum olabildiğince karmaşık bir yapıda. Biz durumlar, olaylar, kişiler arasındaki ilişkileri oldukları gibi göremiyoruz. Hem sistem bu bağları görmemizi, çözmemizi engelliyor bilinçli olarak, hem de bizim yetişme biçimimiz bu durum-olay-kişi ilişkilerini görmemizi perdeleyecek biçimde kurgulanmış.
Bu karmaşayı çözebilecek, bize gösterebilecek öğelerden biri şairler. Dünyayla, kendisiyle, toplumla sağlıklı ilişkiler kurmuş, onu kavrayabilmiş bir şair ile başta kendisine olmak üzere dünyaya yabancılaşmış bir şairin bize aktaracağı ne olabilir? Kendine yabancılaşan şair elimizden tutup bizi aydınlığa çekebilir mi? Yoksa bütün ilişkilerin bir bulamaca döndüğü günümüzde bizi iyice bu bulamaç girdabına mı iter?
Berrin Taş, Yabancılaşan Şairin Lirizmi başlıklı yazısında bu sorunu irdeliyor. Yazı 1993’te yazılmış. 23 yıl önce. Soru hala çok güncel. Bütün insanları kapsayacak bir lirizm olanaklı mı? İlkel birikimi oluşturmak için Türkiye’de 19. yüzyıl koşullarına benzeyen bir sistemde Soma’da, Ermenek’te ölen işçilerin çocukları ile o madenlerin sahipleri aynı şairi mi beğenerek okuyacak? Ya da Ege’de, Akdeniz’de batan köhne gemilerde, botlarda boğularak ölümün kıyısından dönen mültecilerle onların ölümlerinden sorumlu egemenler aynı şiire, aynı şarkıya mı sarılacak?
Elinden tutacağımız yazarı, şairi dikkatli seçmemiz gerekiyor. Berrin Taş söylüyor şairin görevini. Şair bize yaşamımızdaki anlamsızlığı göstermeli, insan ilişkilerindeki çarpıklığı gözler önüne sermeli, insanı metalaştıran yapılanmaya işaret etmeli.
Peki bir şiir nasıl yazılır? Şiir yazan kişi seçilmiş kişi midir? Şair esin perisinin gelmesini mi beklemelidir? Ya da yalnızca duygusal taşma anlarında mı yazılır şiir? Şiirin akılla, çalışmayla ilişkisi nedir? Berrin Taş bu sorulara kendi yazdığı şiirlerin oluşum sürecini göstererek yanıt veriyor. “İki Şiirin Öyküsü'' ile “Şairin Bir Şiire Yolculuğu'' yazıları bu sorulara odaklanmış. Bu yazılar bir yandan da bir şiir anlam olarak nasıl genişletilebilir, kendi alanını nasıl genişletebilir sorularına yanıt aynı zamanda.
Şiir ekonomisi nasıl yapılır? Az sözcükle daha etkili nasıl anlatabiliriz? Şiirde gerekli gereksiz, fazla eksik sözcük nasıl belirlenir? “İki Şiirin Öyküsü'' yazısı yaklaşık üç aya yayılan bir süreçte bir şiirin oluşumunu bize adım adım gösteriyor. Okurken aklıma Mayakovski’nin “Şiir Nasıl Yazılır'' kitabını getirdi.
“Şairin Bir Şiire Yolculuğu'' yazısı ise bir şiirde kullanılacak anlatım dilinin şiirin düşünme alanını genişletip genişletmeyeceğini tartışıyor. Soru somut olarak bir şiir üzerinden “Ben Gökyüzüne Gidiyorum'' adlı şiir üzerinden işleniyor. Şair adayları için çok öğretici bir yazı olduğunu düşünüyorum.
Sanat bir insan araştırması. Sanatçı bu araştırmayı anlamamızı kolay kılacak araçları bize verebilmeli. Sis perdeleri arkasına bilerek saklanan yaşamı bize daha da bulanıklaştırmadan verebilmeli. Sistemin güzellik anlayışını, ahlak anlayışını bize göstermeli, açığa çıkarmalıdır. Çünkü sisteme ait olan ne varsa -ahlakı, güzellik anlayışı, insanla-doğayla ilişkilenme biçimi…- bize karşı, insana karşı.
Berrin Taş’ın insani gerçekçi edebiyat için savaşım verdiği İnsancıl dergisinde yirmi yılı aşkın bir zamana yayılan yazıları, bize, bilincimizi sistemin kelepçelerinden kurtarmak için ışık tutuyor.