Birlik Sendikası, asgari ücret tartışmalarına ilişkin bir açıklama yaptı.
Sendikası, ''Asgari değil insanca yaşanabilecek bir ücret için mücadele edeceğiz!'' başlıklı açıklamasında, ''üm emekçilerin yaşamlarını insanca sürdürebileceği ücretin örgütlü mücadele ile kazanılacağını düşünmekte, bugün salgın hastalıkla, açlık ve borçlarla yüz yüze bırakılan işçilerin ayağa kalkıp hak ettiğini alacağı bir mücadeleyi inşa etmektedir'' denildi.
Birlik Sendikası'nın açıklamasının tamamı şöyle:
''Bugün ülkemizde işçilerin yaşamlarını, mevcut ücretlerle sürdüremediği açıktır. İşçi hastalığı niteliği kazanmaya başlayan salgın hastalık, işçiler açısından çok daha vahim sonuçlar doğurmuştur. Salgın hastalıkla yüz yüze bırakılan milyonlarca işçi yoksulluk, açlık ve borçlarla yaşamlarını sürdürme gayretindedir. İşçiler bu dönemde ücretsiz izin, kısa çalışma, esnek çalışma düzeni gibi uygulamalarla yaşamaya, çalışmaya mecbur bırakılmıştır.
Asgari ücret, normal bir çalışma günü karşılığında ödenen işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım gibi zorunlu ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanmaktadır. Çoğunluğunu hükümet ve patron temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmektedir.
Aralık ayının sonunda belirlenecek ve önümüzdeki bir yıl geçerli olacak asgari ücret görüşmeleri başlamış ve milyonlarca emekçiyi ilgilendirecek ücret bu ay içinde açıklanacaktır. Açıklanacak ücretin işçilerin yaşamlarını sürdürmeye yetmeyeceği ortadadır.
Ancak salgın döneminde ülkemizde ücretlerdeki durum vahimdir:
Nisan-Kasım ayları arasında ücretsiz izne çıkarılan iki milyonun üzerinde çalışan nakdi ücret desteği aldı. Bu işçilere günde 39 lira, aylık 1.168 lira ödeme yapıldı. Bu miktar, asgari ücretin yarısına ancak ulaşabilmektedir.
Salgın döneminde milyonlarca işçi kısa çalışmaya geçti. Nisan ayında 3,3 milyona yakın işçiye kısa çalışma ödeneği ödendi. Salgın boyunca asgari ücretlilere kısa çalışma ödeneği olarak 1.580 lira aylık ödeme yapıldı. Bu miktar da asgari ücretin çok altındadır.
Ülkemizde dokuz milyon işçi kayıtdışı çalışıyor. Bu işçilerin düzenli bir geliri olmadığı gibi, ücretleri de asgari ücretin altında belirleniyor. Salgın döneminde bu işçilerin çoğu herhangi bir gelire sahip olamadı.
Kapatılan ya da kapanan pek çok işyerinde işçiler, salgın hastalık dönemi herhangi bir ücret gelirine sahip değil.
Kısacası ülkemizde asgari ücret bütünüyle geçerliliğini kaybetmiş, patronlar ve hükümetin işbirliği ile ortadan kaldırılmıştır.
Yalnızca salgın dönemi uygulanan politikalarla asgari ücret yok edilmedi. Esnek çalışma, işçilerin ücretlerinin düşürülmesi anlamına geldi. Binlerce işçi çok düşük ücretlere çalıştırılıyor. Asgari ücret taban ya da ortalama ücret özelliğini kaybediyor.
Asgari ücret adım adım tavan ücret haline getiriliyor. Ücretlerde gelinen bu nokta, hükümetin ve patronların güçlü işbirliğinin sonucudur.
İşçilerin, emekçilerin örgütlü mücadelesi olmaksızın asgari ücret yaşamaya yetecek ücret haline gelmeyecektir. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin ödeneği ya da hiçbir geliri olmaksızın yapayalnız bırakılan işçi ve emekçilerin eline geçecek ve yaşamsal olan ödemelerin miktarının belirlenmesinde asgari ücret düzeyini dahi çok görenlerin asgari ücretin belirlenmesinde söz sahibi olması kabul edilemez.
İkinci görüşmesini yapan Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısının ardından yapılan açıklamalarda çok düşük zam oranı beklentisini değiştirecek bir gelişme yaşanmadığı anlaşılmaktadır. Asgari ücrete dahi zor ulaşan milyonlar için, asgari ücret aylık geçimi sağlamanın çok uzağındadır.
Sendikamız, üyelerimiz dahil tüm emekçilerin yaşamlarını insanca sürdürebileceği ücretin örgütlü mücadele ile kazanılacağını düşünmekte, bugün salgın hastalıkla, açlık ve borçlarla yüz yüze bırakılan işçilerin ayağa kalkıp hak ettiğini alacağı bir mücadeleyi inşa etmektedir.''