Çin'in 'Uygur Türkleri'ne uyguladığı iddia edilen şiddetle ilgili BM İnsan Hakları Konseyi'ne rapor sunuldu. Raporda, Çin hükümetinin azınlıkların organlarını zorla almasıyla ilgili ifadeler yer aldı.
Avukat Hamid Sabi, BM İnsan Hakları Konseyi’nde yaptığı konuşmada, Uygur Türklerine ve diğer azınlıklara yapılan bu insanlık dışı uygulamayı durdurmanın Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin yasal yükümlülüğü olduğunu belirtti.
Sabi, zorla organları alındığı için hayatını kaybeden azınlıkların sayısının çok fazla olduğunu ve bu uygulamanın bir soykırım olarak değerlendirilebileceğini savundu.
Haziran ayında sonuçlanan dava, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanı Sir Geoffrey Nice tarafından yönetildi. Mahkeme, Çin'in azınlıkların organlarını zorla kullandığının kanıtları olduğuna ve bu olayın 20 yıldır devam ettiğine karar verdi.
ORGAN BANKASI GİBİ KULLANMIŞLAR
Mahkemenin nihai kararında “mahkûmlar hâlâ canlıyken böbrekleri, kalpleri, karaciğerleri, akciğerleri, korneaları ve derileri alınıyor ve satılıyor” ifadeleri yer aldı.
Mahkeme kararında, Uygur Türkler’nin ‘organ bankası’ gibi kullanıldığının ve birçok tıbbi teste maruz bırakıldığı belirtildi.
Mahkeme, organları kullanılan azınlıklar arasında Müslüman Uygur Türklerinin ve 20 yıl önce Pekin'de yaptıkları 10 bin kişilik sessiz protestonun ardından uygulanması yasaklanan Falun Gong’a inanan kişiler olduğuyla ilgili kanıtlar olduğunu açıkladı.
2015’TE BIRAKTIKLARINI AÇIKLADILAR
Çin hükümeti bu suçlamaların ardından ısrarla etik olmayan yöntemlerle organ nakli yaptığını reddederken, 2015'te mahkûmların organlarını almayı bıraktıklarını açıkladı.
Çin, mahkeme kararının ardından iddiaları soruşturan Londra merkezli bağımsız komite China Tribunal'ı ‘dedikodu’ yaymakla suçladı.
Organ nakli endüstrisinin Çin'e yılda 1 milyar dolar kazandırdığı tahmin ediliyor. China Tribunal'ın soruşturmasının ardından İtalya, İspanya, İsrail ve Tayvan vatandaşlarının organ nakli için Çin’e seyahat etmesini yasaklamıştı.