Birgün'de yer alan habere göre, mahkeme, kararın bilimsel bir dayanağının olmadığını değerlendirdi. Kararla ilgili bilirkişi raporlarını inceleyen mahkeme “davaya konu alanın ekolojik ve fizyografik yapısı itibariyle iki farklı sit derecelendirmesi ile birbirinden ayrı tutulmasının bilimsel bir dayanağının olmadığını, ekolojik bütünlük olarak uygunluk bulunmadığını, yerleşke alanının tarihi kimliği dikkate alındığında, tarihi ve dönem içinde yapılmış yapılarla alanın bütün olarak korunması gerektiği” ve “sit statü tanımlamasına ilişkin alınan kararın hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin doğal bütünlüğünü olumsuz etkileyeceği”ni belirterek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kararının hukuka aykırı olduğuna karar verdi.
Ne olmuştu?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, doğal SİT alanında bulunan üniversite ve yakın çevresinin bir bölümünü 'nitelikli koruma alanı', bir bölümünü de 'sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı'na dönüştürmüştü.
Karar, Boğaziçi Üniversitesi ve çevresinin yapılaşmasının önünü açabileceği için eleştirilmiş ve kararın iptaline dair Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dava açmıştı.
Mahkemece atanan bilirkişi heyeti; alanca yer alan şehitlik için öncellikle envanter çalışması yapılması gerektiği, bölgenin ekolojik ve fizyografik yapısı itibariyle ayrı SİT derecelerine tabi olamayacağı, Boğaziçi Kanunu’na tabi alanlarda yönetmelikle statü değişikliği yapılamayacağı tespitlerinde bulundu.