Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul'da Ümraniye Belediyesi Osmangazi Millet Bahçesi Adile Sultan Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen Ümraniye İş Dünyası Buluşması'nda ekonomik hedefler hakkında konuştu.
Yılmaz, son 20 yıl içinde Türkiye'nin ortalama büyüme oranının yüzde 5,4 olduğunu, bu süreçte dünya genelinin büyüme oranının ise yüzde 3,6 seviyesinde kaldığını belirterek, "Dünyaya kıyasla oldukça iyi bir performans sergiledik," dedi.
Geçen yıl Türkiye'nin yüzde 5,1 büyüme gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "Aralıksız 14 yıl boyunca büyüyen bir ekonomi olduğumuzu kanıtladık. Bu ortalama büyüme ile ekonomimiz önemli bir noktaya ulaştı. Geçtiğimiz yıl milli gelirimiz ilk kez 1 trilyon dolar eşiğini aşarak 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştı. Kişi başına düşen gelir ise 13 bin 243 dolara yükseldi. Bu, önemli bir başarıdır. Bu yılın ilk altı ayında yüzde 3,8'lik bir büyüme gerçekleştirdik. Enflasyonla mücadele ederken bir istikrar programını uygularken bu büyümeyi elde etmek de oldukça önemlidir. Burada dengeli bir büyüme politikası izliyoruz."
'GEÇİŞ DÖNEMİ HAZİRANDA TAMAMLANDI'
Yılmaz, Türkiye'nin büyüme sürecinin devam ettiğini ve yıl sonunda nominal dolar bazında milli gelirin 1,3 trilyon doları aşmasının, kişi başına gelir seviyesinin ise ilk kez 15 bin dolar civarına ulaşmasının beklendiğini belirtti.
Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek istediklerini dile getiren Yılmaz, bu konuda başlangıçta "üç dönem" tanımladıklarını vurguladı: "Bir geçiş dönemi, ardından dezenflasyon dönemi ve nihayet kalıcı fiyat istikrarı dönemi. Geçiş dönemini bu yılın haziran ayında tamamlamış olduk," dedi.
Son bir yıl içinde depremin etkilerine rağmen, geçen yıl bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 5,2 olduğunu, bu yıl ise beklentilerinin yüzde 4,9 seviyesinde olduğunu ifade eden Yılmaz, "Geçen yıl depremin etkisi nedeniyle bazı ekonomistler bütçe açığının yüzde 10'a yükselebileceğini öngörüyordu, ancak bu gerçekleşmedi. Geçen yılki yüzde 5,2'lik oranı depreme ilişkin harcamalar çıkarıldığında, gerçek bütçe açığımız aslında yüzde 1,6'dır," şeklinde konuştu.
Yılmaz, önümüzdeki yıldan itibaren depremin etkisinin azalmaya başlayacağını ve gelecek yıl için bütçe açığı beklentilerinin yüzde 3 civarında olacağını da sözlerine ekledi.
CARİ AÇIKTAKİ İYİLEŞME
Cari açığın geçen yılın ortalarında 60 milyar dolara yaklaştığını vurgulayan Yılmaz, bugün gelinen noktada 20 milyar doların altında bir rakamla karşı karşıya kaldıklarını ve yıl sonu itibarıyla cari açığın milli gelire oranının yüzde 1,7 olacağını dile getirdi.
Yılmaz, "CDS" denilen ülke risk priminde de ciddi bir gerileme olduğunu, Merkez Bankasındaki rezervlerin 27 Eylül itibarıyla tarihi rekor seviyeye ulaştığını, brüt rezervlerin 157,4 milyar dolar olduğunu vurguladı.
'2026' TEK HANE ENFLASYON'
Haziranla birlikte dezenflasyon dönemine girildiğinin altını çizen Yılmaz, "Başından beri hep söyledik, 'Bakın ikinci yarısında belirgin bir düşüş olacak.' dedik. Nitekim mayıs ayına kadar enflasyonunuz arttı, mayısta tepeyi buldu. Mayıs ayından bugüne 26 puanın üzerinde bir düşüş oldu enflasyon oranında. Fiyat düşüşünden bahsetmiyoruz, enflasyon oranının düşüşünden bahsediyoruz. Tabii bu ayrımı yapmak gerekiyor. Son açıklanan rakamımız 49,4. Uzun bir aradan sonra yüzde 50'nin altını görmüş olduk. Yıl sonunda 41,5 gibi Orta Vadeli Programımızda tahminimiz söz konusu. Gelecek yıl enflasyonu 20'nin altına düşürmeyi hedefliyoruz. 2026'da ise yeniden ülkemizi tek haneli rakamlarla buluşturmak istiyoruz." diye konuştu.
Yılmaz, son bir yıl içinde Türkiye'de 1 milyonun üzerinde istihdam artışı gerçekleştiğini belirtti. 2024'ün ikinci çeyreğinde toplam çalışan sayısının 32 milyon 661 bin kişiye ulaştığını vurgulayan Yılmaz, bunun tarihi bir zirve olduğunu ifade etti.