CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin, KHK ile akademisyenliğine son verilen Cenk Yiğiter’in avukatlık mesleğini yapmasının da engellenmesine ilişkin değerlendirme şöyle:
OHAL ile doruğa çıkan adalet yoksunu hukuksuz uygulamalar tahammül boyutlarını çoktan aştı. Adaletsizliğin bir devlet yönetme argümanı haline dönüştürüldüğünü yaşayarak görüyoruz. Yargıyı AKP’nin sopası haline getirenlerin yarattığı mağdurlardan biri de KHK mağduru akademisyen Cenk Yiğiter. Sırf muhalif olduğu için KHK ile akademisyenliğine son verilen Yiğiter’in avukatlık mesleğini yapmak istemesi hukuksuz ve uydurma gerekçelerle engellenmektedir. Öyle ki 2013 yılında yaşadığımız Gezi Direnişine katıldığı gerekçesi ile hakkında açılan davayı uydurma bir yöntemle FETÖ/PDY soruşturması olarak ilan edip Akademisyenlik görevinden ihraç edilen Yiğiter’in avukatlık mesleğini yapması da engellenmektedir.
Yiğiter 2013 yılında açılmış ve 21/11/2016 tarihinde hakkında takipsizlik kararı verilmiş bir dosya ile adete ilk FETÖ/PDY şüphelisi haline getirilmiştir. Yiğiter, iktidarın darbe fırsatçılığına devam ettiğinin en son örneklerinden biridir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku öğretim üyesi Dr. Cenk Yiğiter 6 Ocak 2017 tarihinde 679 sayılı KHK ile ihraç edilmesi üzerine Ankara Barosuna başvurarak Avukatlık mesleğini icra etmek için staj başvurusunda bulunmuştur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ankara barosuna gönderilen 2017/551 sayılı evrakta; “Cenk Yiğiter hakkında UYAP sisteminde yapılan sorgulamada FETÖ/PDY kapsamında 2013/169098 sayılı soruşturma bulunduğu.'' Bilgisi verilerek staj yapmasının da önüne geçilmiştir. 2013/169098 sayılı dosyanın 2013 yılında ve Gezi direnişinde açılmış bir dosya olduğunu ve 21/11/2016 tarihinde alınan ''Ek Kovuşturmaya yer olmadığı’ takipsizlik kararının olduğunu belirten Cenk Yiğiter Ankara Barosunun da Evrakı Savcılığa tekrar göndererek dosya ile ilgili açıklama istediğini ve Henüz savcılığın Ankara Barosuna bir cevap vermediğini iletti.
Gezi Direnişi diktatörlük hevesi olanlara halkın başkaldırısıdır. FETÖ’nün aranacağı yer Gezi Direnişi değil TBMM’nin AKP sıraları ve dünkü ortağı olan Kaçak Sarayın sahipleridir. Her fırsatta Gezi Direnişini FETÖ ile yan yana getirerek itibarsızlaştırma gayreti içerisine girenler bu defa da yargı sopasını bu aymaz iddialarına kılıf uydurmak için kullanmaktadır.