Taahhütnameye ulaşan Yavuzyılmaz şunları kaydetti:
"Maden, yüzde 80’i ABD merkezli Anagold, yüzde 20’si ise Çalık Grubu’na ait olan Lidya Madencilik tarafınca işletiliyor. Maden alanı 2010 yılından itibaren devamlı olarak genişletildi ve onlarca kere ÇED sürecinden geçti.
Şirket, bölgedeki köylülere para dağıtıp dava açma ve yargıya itiraz etme haklarını da ellerinden almış. 2016’da hazırladığı bir protokolle buradaki vatandaşlara 130 bin lira verip, geçmişte ve gelecekte yapılmış ya da yapılacak her tür madencilik faaliyeti için şikayet ve itirazda bulunmama, adli ve idari dava açmama mevzusunda taahhütname alıyor.
Parayı kullanarak usulsüzlükleri örtbas etmeye çalışmışlar. O gün dolar 3 lira, bugün ise 31 lira. Ödeme bugünün parası ile 1.3 milyon liraya geliyor. Bu taahhütnameyi imzalamak istemeyenlere de baskı yapılmış. Maddi güç kullanmışlar. Facianın sorumlusu, şirket-fahiş kar ve iktidar üçlüsüdür."
"MASKE VE GÖZLÜK HARICINDE HIÇBIR TEDBIR ALINMIYOR"
10 senedir Anagold Madencilik’e ait Çöpler Maden Sahası’nda çalışan işçiler, gerçekleri anlatmak istediklerini ama baskı ve tehdit altında olduklarını söyledi.
Gazete Duvar’a konuşan bir işçi 10 senedir Anagold’ta çalıştığını belirterek şunları söyledi:
"Buradaki insanlar hep sessiz kalıyor. İnsanlar susturulmuş durumda. Herkes konuşmak istiyor fakat konuşamıyor. Sürekli şirketten uyarı barındıran mailler geliyor. Toplanamıyor, bir araya gelemiyoruz. Özellikle ben ve bir şeyler yapmak isteyen 4 dost takip edilip gözetleniyoruz.
2020 senesinde SSR Mining şirketin %80’ini satın aldı ve usulsüzlükler başladı. Sonrasında tek istedikleri daha fazla üretim, üretim, üretim oldu. Maske ve gözlük haricinde hiçbir tedbir alınmıyor. Eğer SSR satın almasaydı bu liç alanı bu kadar yükseltilmeyecekti. Ve bugün bu insanlar orada olmayacaktı.
"ÇATLAKLAR BILINIYORDU"
Çatlaklar biliniyor, her insanın arasında konuşuluyordu hatta bir tane taşeron şirket, kendi ekibini sahadan çekti. Fakat Anagold ve bir taşeron şirket işçileri geri çekmedi.
İlçede herkes suskun, her insanın eli kolu bağlı. Yarın tazminatını alamayacak, yarın iş hakkı feshedilecek, böyle korkuları var insanların. Hayatımızda hiç bu kadar çaresiz hissetmedik. Sabahtan akşama kadar ağlamaktan başka bir şey elimizden gelmiyor bunu anlamanız çok zor."