Türkiye'deki Suriyeli çocukların yaşadıkları çile, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın 27 sanık hakkında açtığı davanın iddianamesine yansıdı.
80 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı
İstanbul'da Suriyeli 44 çocuğu dilendirdiği iddiasıyla 4'ü firari, biri tutuklu toplam 27 sanık hakkında, "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "İnsan ticareti", "Suç örgütü kurma ve yönetme", "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" ve "Dilencilik" suçlarından 17 yıl 3 ay ile 80 yıl 3 aya kadar değişen miktarlarda hapis talebiyle dava açıldı.
Kaçak yollarla getirip dilendirdiler
Milliyet'in haberine göre iddianamede şüphelilerin Suriye'de süren iç savaşı fırsat bilerek maddi imkansızlık sebebiyle orada bulunan ailelerden çocuklarını Türkiye'de çalıştıracağı bahanesiyle para karşılığı aldığı ve kaçak yollarla Türkiye'ye getirerek zorla dilendirdiği ifade edildi.
Uzaktan takip etmişler
Savaş mağduru çocukları kullanarak insan ticareti yapan farklı gruplara dikkat çekilen iddianamede, örgüt üyelerinin dilendirilen çocukları uzaktan izlediği belirtildi. İddianamede, her aşamada örgüt liderine bilgi verildiği, birkaç saatte bir saha elemanlarının dilenen çocuklardan paraları topladıkları, zabıta ya da polisten kaçmak için paraların zaman zaman gömüldüğü daha sonra çıkarılarak örgüt liderine ulaştırıldığı anlatıldı.
100 tl'nin altında para getirince dayak yemiş
Halepli 12 yaşındaki A.Z. ifadesinde dilenirken kendisine araba çarptığını, bacağının kırıldığını, hastanede bacağı alçıya alınırken Ali Cebabi'nin kendisini polisler gelmeden hastaneden kaçırdığını anlattı. Hastaneden kaçırıldıktan sonra dilenmeye götürüldüğünü anlatan A.Z. günde 100 TL'nin altında para getirdiği zaman da çete tarafından dövüldüğünü söyledi.
Dilencilik yapması için ailesinden satın alınmış
Türkiye'de çalıştırma bahanesiyle ailesinden 10 bin Suriye parası karşılığında alınıp İstanbul'a getirilen 12 yaşındaki Halepli M.H. ifadesinde, İstanbul'a geldikten sonra kendisinin 6 aylığına 5 bin TL'ye başka bir çete liderine satıldığını söyledi. Sabah 06:00'da kalktığını söyleyen H. şunları anlattı: "Ahmet Gannum (çete üyesi) bana iki lira veriyordu. Metrobüsle Zeytinburnu'na gidiyordum. Zeytinburnu'nda kırmızı ışıkta duran araçlardaki kişilerden para istiyorduk. Bu durum gece 12'ye kadar sürüyordu."
"Hortumu alıp 'nerene vurayım' diye soruyordu"
"Bana 200 lira toplayacağım söyleniyordu. Eğer 100 liranın altında para getirirsem Ahmet Gannum eline hortumu alarak 'Nerene vurayım' diye soruyordu. Ben de açıp elimi gösteriyordum ve o da hortumla elime vuruyordu. Gün içinde Ahmet Gannum ile muallim Ammar Cebani gelip bizi kontrol ediyordu. Ahmet Gannum zaman zaman para istediğimiz yere gelerek bizi denetliyordu. Bir gün para topladığımız yerde otururken ailemi özlediğim için ağlamaya başladım. Bu sırada 20 yaşlarında Nurcan isimli bir Türk yanıma gelerek neden ağladığımı sordu. Ben de kendisine ailemi özlediğimi söyledim. O da beni aileme götüreceğini söyleyerek yanına aldı ve Zeytinburnu'nda bulunan evine götürdü. İki gün burada kaldım. Burada başıma herhangi bir şey gelmedi. Daha sonra Nurcan beni polislere vereceğini, onların da beni aileme götürebileceğini söyledi. Kısa bir süre sonra polisler gelerek beni Nurcan'ın yanından aldılar."