Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. İbrahim Demirci, dünya genelinde obezite sorununun artış hızının durdurulamaz bir şekilde yükseldiğini belirtiyor. Özellikle 2035 yılında dünya nüfusunun yarıdan fazlasının kilo fazlalığı ile mücadele etmek zorunda kalabileceğine dikkat çekiyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre obezite sıklığının yüzde 14 civarında olduğunu ve bu oranın kilo fazlalığı olanlarla birlikte yüzde 38'e ulaştığını ifade ediyor. Özellikle 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde obezitenin artış hızının erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek olduğunu vurguluyor.
Türkiye açısından da durumun ciddi olduğunu belirten Demirci, ülkemizde kilo fazlalığı oranının yüzde 35.6, obezite sıklığının ise yüzde 20.2 olduğunu aktarıyor. Avrupa'nın en yüksek obezite oranına sahip ülkesinin Türkiye olduğunu ifade ediyor. Obeziteyle mücadelede farkındalığın artması, ülke politikası olarak benimsenmesi ve sosyal yaşamın sağlığı ön planda tutacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Köneş ise obezitenin birçok sağlık sorununa yol açabileceğini belirtiyor. Kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların obeziteyle ilişkilendirildiğini ifade ediyor. Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite yetersizliği, metabolik ve hormonal sebepler, genetik yatkınlık gibi faktörlerin obeziteye neden olabileceğini aktarıyor.
Obezitenin tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Köneş, vücut kitle endeksinin (VKİ) tedavi yöntemi belirlemede önemli olduğunu ifade ediyor. VKİ 35'ten küçük olanlarda cerrahi dışı yöntemlerin tercih edilebileceğini, VKİ 35'ten büyük olanlarda ise cerrahi yöntemlerin daha etkili olabileceğini belirtiyor. Bu yöntemler arasında diyet ve beslenme alışkanlığının değiştirilmesi, egzersiz, mide balonu, ilaç tedavisi, tüp mide, gastrik by-pass gibi cerrahi yöntemlerin bulunduğunu ifade ediyor.