8 Temmuz 2018’de Çorlu’nun Sarılar Mahallesi mevkiinde 25 kişinin hayatını yitirdiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren katliamının ikinci duruşması bugün Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmanın yapılacağı Çorlu Kültür Binası önünde “Hak hukuk adalet kaza değil cinayet” sloganları atılıyor.
Duruşma öncesinde hayatını kaybedenlerin aileleri, yaralılar, avukatlar, milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri Çorlu Santral Park'ta toplanarak adliyeye yürüyüş düzenledi.Yürüyüşe Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ahmet Şık, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, Candan Yüceer, İlhami Özcan Aygun ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işine son verilen Veli Saçılık da katıldı.
Çorlu tren katliamı raporunda 'cinayet' itirafı: Muayenedeki eksiklik giderilmemiş!
"Bu dava sadece 4 sanıkla ilerleyemez!"
İleri Haber'den Tugay Candan'ın haberine göre aileler, duruşmanın yapılacağı Çorlu Kültür Binası'na, “Hak hukuk adalet kaza değil cinayet” sloganları eşliğinde ulaştı. Burada konuşan Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Öz "Davanın bir yıl sonra başlaması, insanlarımıza verilen değerin göstergesidir. Bu dava sadece 4 sanıkla ilerleyemez!" dedi. Öz'ün ardından sözü alan İsmail Kartal ise "O koltuklarınız o kadar rahat ki, rant peşinde koşmaktan bizleri mağdur hale getirdiniz. Bunun hesabını vereceksiniz, o adalet bir gün hepinize lazım olacak!" ifadelerini kullandı.
Hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralılar duruşma salonuna alınırken kimlik tespiti yapılmak istendi. Avukatlar, müştekilerin bir kısmının adının iddianamede yer almadığını belirterek itiraz etti. Mahkeme başkanının müştekilere yönelik "İçeri almıyoruz, girmeyen kendi bilir" dediği öğrenilirken, avukatlar, bu duruma tepki gösterdi.
Avukat Gökmen Yeşil, şunları söyledi:
“Mahkeme heyetiyle görüşmeden bir yargılama yapılamaz. Mahkeme heyeti tarafları karşısına alacak, verdiği karar neyse bizim de itirazlarımızı dinleyerek bu yönde bir karar verecek. Adliye binasının giriş kapısında yurttaşların, mağdurların kimliği kontrol edilerek binaya alınması diye bir karar söz konusu olamaz. Mahkeme heyeti 'İddianamede isimleri yazılan mağdur ve müştekileri alacağım' diyor.
Biz de bütün mağdur ve müştekilerin isminin iddianamede yer almadığını söylüyoruz. İsim isim sayabilir, örnek verebiliriz. Sadece iddianameye dayanılarak mağdur müşteki tespiti yapılamaz. Adliye binasının bahçe dışında kimlik kontrolü yapılamaz. Duruşma salonunun yönetimi mahkeme başkanına aittir tamam, ama burada hazır bulunan tarafları duruşma salonuna almalı, kimlik tespiti yapmak istiyorsa duruşma salonunda yapmalı” dedi. Mahkeme heyetiyle konuşan katip, kendisine mahkeme heyeti tarafından cevaben “Bu bir kimlik tespiti değildir, kimin geldiğini tespit etmek amaçlıdır. Girmeyenler kendisi bilir, duruşma başlayacaktır.”
Daha sonra Avukatların, hayatını kaybedenlerin yakınlarının ve yaralıların tamamının içeri alınmadan duruşmanın başlayamayacağını söylemesi üzerine, müştekiler duruşma salonuna alınmaya başladı.
Ailelerin salona alınmasının ardından, mağdur ve müştekilerin isimleri okundu. TCDD personeli olan sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Celaleddin Çabuk ve Çetin Yıldırım da duruşma salonunda.
İddianamenin kabulü okundu. Duruşmanın yürütülmesi ilişkin avukatlar talepte bulundu. Öte yandan, baroların davaya müdahillik talepleri kabul edildi.
Avukat Hayrettin Çil, iddianamede ismi olmayan müştekilerin tespit edilmesini istedi.
Avukat Can Atalay, verilen tensip-i itiraz dilekçelerinin işleme konulmasını isteyerek "Ailelerin acıları etrafında örgütlenmesi suç değildir, her aileye 3 avukat sınırlaması 149/2 ‘e aykırıdır ve bu karardan rücu edilmelidir” dedi. Atalay, Çorlu emniyet müdürü başta olmak üzere ilk duruşmada ailelere saldıran polisler hakkında işlem yapılmadığını belirtti.
Avukat Mürsel Çoban, iddianamenin iade edilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Gerekçeleri özetle; katliamdaki ihmaller, soruşturma sürecindeki aksaklıklar, bilirkişilerin kanuna aykırı atanması, sanıklara yöneltilen suç isnadı, yargılanmayan üst düzey bürokratlar olarak sıraladı.
Taleplerin değerlendirilmesi için duruşmaya 20 dakika ara verildi.
DEMİRYOLU BAKIM MÜDÜRÜ'NÜN SAVUNMASINA GEÇİLDİ
Çorlu tren katliamının meydana geldiği dönemde Demiryolu Bakım Müdürü olan sanık Turgut Kurt'un savunmasına geçildi. Kurt savunma yaptığı esnada başında polisin beklemesine Av. Gökmen Yeşil itiraz etti. Mahkeme heyeti, Yeşil'in itirazını reddetti. Turgut Kurt'un ifadesinden satır başları şu şekilde:
"Halkalı-Muratlı arasında görevliyim. Benim görevim 7 bakım onarım şefliğindeki koordinatı sağlamaktır. Olay günü evimdeydim. Olay yeriyle aramızda 130 km vardı. Haydarpaşa lojmanlarında oturuyorum. Yağışla ilgili bana bir ihbar yapılmadı. Ben de bir işlem yapamazdım, olay sırasında Haydarpaşa gar lojmanındaydım. Yol bakım ve onarım şefimiz Çerkezköy'de görev başındaydı. Onlara bir yağış ihbarı yapıldığında benden habersiz müdahale hakları vardır. Ancak onlara da bir yağış ihbarı gelmemiştir. Bana yöneltilen tüm suçlamaları reddediyorum, görevimi yaptım. Bana yöneltilen suçlamalar asılsızdır.
Bölgemizde görev yapması gereken kontrol memuru sayısı ikidir ancak bu kadrolar boştur. Ben bir yazı yazdım 2016'da bu konuyla ilgili. Pek hoş karşılanmaz kurumda bu yazılar. Kanımca yol bekçisi olsaydı kaza engellenebilirdi. Teknolojik kontrol sistemleri uygulanmamıştır. Bunu yapacak olan genel müdürlüktür. Beraatimi talep ediyorum."
Taleplere yönelik kararların okunmasının ardından sanıkların kimlik tespitine geçildi. Kimlik tespitinin ardından hakim iddianameyi açıkladı.
Avukatların, iddianamede ismi yazılmayan müştekilerin kimlik tespitinin yapılmasına yönelik talebi tarafların çokluğu gerekçe gösterilerek reddedildi.
Vekil sayısının sınırlandırılmasına ilişkin talep, mağdur ve müşteki sayıları, yetki belgelerinde adı geçen avukatların dayanak gösterdiği vekaletnemeler, vekil sayısı göz önüne alınarak kabul edildi.
İlk duruşmadaki olaylarla ilgili suç duyurusu da celse önü olması gerekçesiyle reddedildi.
Duruşmanın SEGBİS ile kayıt altına alınma talebi altyapı yetersizliği gerekçe gösterilerek reddedildi.
Mahkeme heyeti tarafından iddianamenin iadesine yönelik talep hakkında, iddianamelerin mahkemece daha önce kabul edilmiş olması ve 15 günlük iade hakkının geçmesi nedeniyle karar verilmesine gerek olmadığı aktarıldı.
NE OLMUŞTU?
8 Temmuz 2018'de Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul'a hareket eden tren, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde raydan çıkarak, devrildi. Kaza sonrası, birçok ihmal ortaya çıkarken, yalnızca 4 kişiye 15 yıl hapis istemiyle dava açıldı. 3 Temmuz 2019'da görülen ilk duruşmada, kazada yakınlarını kaybeden aileler yer olmadığı gerekçesiyle salona alınmayarak darp edildi. Suç duyurusu ve dilekçe üzerine mahkeme heyeti davadan çekildiğini açıklayarak, dosyayı 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, heyetin davadan çekilme kararını reddetti.