Cumhuriyet yazarı Erdal Atabek: Merdan Yanardağ’ın tutuklanması bütün toplum için bir tehdittir

Laik Cumhuriyetin gösterdiği uygarlık yolunda kararlılıkla yürüyeceğiz.

TELE1 yayın yönetmeni, gazeteci-yazar Merdan Yanardağ önce gözaltına alındı, sonra da tutuklandı.

Bu olay sadece muhalif bir gazetecinin susturulmak istenmesi konusu olarak değerlendirilemez. 

Olay bundan çok daha ötesini işaret etmektedir.

Merdan Yanardağ ile kişisel olarak görüşmedik. Kendisini TELE1 yayınlarından izledim, kitaplarını okudum.

Özellikleri nelerdir;

Araştırmacı bir yazar

Cesur bir gazeteci

Açık sözlü bir Cumhuriyet aydını.

Son iki kitabı çalışmalarını açıklamaya yeterlidir:

İslamo-Faşizm

İçtihad Kapısı 

Merdan Yanardağ, İslam tarihinde düşüncenin durduruluşunu anlatır. İmam Gazali konusuna cesaretle girerek gerçeği araştıran yazar çok önemli bir iş yapmaktadır.

İslamo-Faşizm ise siyasal İslam ile Müslüman dindarlık arasındaki farkı ortaya koyarak İslam dinini baskıcılık, zorbalık gibi olumsuzluklardan koruyucu bir işlev üstlenmiştir.

Daha önceki kitaplarında da;

AKP’nin bir ABD: projesi olduğunu,

medyanın nasıl kuşatıldığını, ortaya koyan araştırmalar yayımlamıştır.

Gerek kitap olarak yayımlanan araştırmaları gerekse TELE1’deki konuşmaları toplumda karşılık bulan etkili çalışmalardır.

TELE1’de yayımlanan “18 Dakika” programında Prof. Dr. Emre Kongar ile yaptıkları ufuk açıcı yayınlar toplum için güvenilir referanslar olmuştur.

İşte bu özellikleri taşıyan cesur bir gazeteci olarak Merdan Yanardağ’ın tutuklanması bütün toplum için bir tehdittir.

Bu olay, siyasal İslamı temsil eden AKP iktidarının, “bütün topluma yönelik korku salmayı amaçlayan bir tehdittir”.

Bu olay, bu iktidara karşı olan kesimi korkutur mu?

Elbette hayır.

Ataol Behramoğlu arkadaşımızın geçen gün Cumhuriyet gazetemizde yayımlanan “vicdanın isyanı” yazısı, bir kez daha göstermiştir ki, 

Cumhuriyet aydını korkmaz.

Laik Cumhuriyet; akılcılık, bilimin rehberliği, sanatın yaratıcılığı ile beslenir.

Uygarlık tarihi boyunca, ilkçağda, ortaçağda, yeniçağda;

Özgürlükler-despotlukla,

Akılcılık-dogmalarla,

Bilim-mistisizimle 

Sanat-yasaklarla mücadele ederek uygarlığı yaratmıştır.

Rönesans ve Aydınlanma tarihi bu mücadelelerin tarihidir.

Bu mücadeleden kaçınmak teslim olmak demektir.

DESPOTA TESLİM OLMAK

Despota teslim olmak, onun buyruklarına itaat etmek, ikbalin kapısını açtığı zaman bu kapıya sığınmak kimileri için rahat yaşamanın yolu olarak gözükür.

Despotik iktidar, kendisine biat edenleri, itaatle sığınanları elindeki nimetlerle ödüllendirir.

Devşirdiklerine mevkiler verir, ihaleler yoluyla servetler dağıtır, yolsuzluklarını teşvik ederek kendi payını alır. 

Biat eden kişiler de bunların karşılığında;

Özgürlüklerinden vazgeçer,

Kişiliklerini teslim eder,

Karakterlerini yitirirler.

Onlar artık bir kapının sığınmacıları olmuşlardır.

Despotların iktidarları insanların bu zayıf yanlarını arar bulur ve kullanır.

Tarih boyunca bu yöntem işe yaramış, iktidarlara suç ortaklığına dayanan bir destek sağlamıştır.

İŞTE KARAKTER SAHİPLERİ

İşte, bu despot iktidarlara boyun eğmeyen, karşı çıkan karakter sahipleri karşılaşacakları güçlükleri bilerek mücadele edenlerdir.

Merdan Yanardağ bu nedenle tutukludur.

Onun tutukluluğu biz bütün laik Cumhuriyet aydınlarının bir anlamda tutuklanması istemidir.

Biz anayasal haklarımızı savunacağız.

Biz özgürlüklerimize sahip çıkacağız.

Biz aklımızı dogmalara teslim etmeyeceğiz.

Biz bilimsel gerçeklerin rehberliğinden vazgeçmeyeceğiz.

Biz sanatın özgürlüğünü yasaklara bırakmayacağız.

Her aksiyon kendi reaksiyonunu yaratır.

Biz hiçbir haksızlığı kabul etmeyeceğiz.

Laik Cumhuriyetin gösterdiği uygarlık yolunda kararlılıkla yürüyeceğiz.