Cumhuriyet 'Yetmez ama evetçi'yi manşet yaptı

Cumhuriyet gazetesi, "Türkiye nereye koşuyor, Çıkış nerede?" başlığı ile bir yazı dizisi başlattı ve hızla diktatörlüğe doğru giden Erdoğan-AKP iktidarına karşı çıkış yolu konusunda toplumdaki aydınlara mikrofon uzatıyor. Bu...

Cumhuriyet gazetesi, "Türkiye nereye koşuyor, Çıkış nerede?" başlığı ile bir yazı dizisi başlattı ve hızla diktatörlüğe doğru giden Erdoğan-AKP iktidarına karşı çıkış yolu konusunda toplumdaki aydınlara mikrofon uzatıyor. 

Bu isimlerden biri ise, Cumhuriyet'in bugün manşete çıkardığı Türkiye'deki liberal sol kesimin önemli temsilcisi Birikim Dergisi kurucularından Ömer Laçiner, "Türkiye'nin tam teşekküllü bir diktatörlüğe doğru koştuğunu" söyledi.

Oysa aynı Laçiner, 2002 yılında AKP'nin iktidara gelişini "Muhafazakar demokrat İnkılap 1946-1983 ve sonunda 3 Kasım" manşeti ile Birikim Dergisi'nde kapağına taşırken, muhafazakar devrimin mükün olamayacağını ortaya koyan kesimleri de ulusalcılık, jakobenlik ve benzer sözlerle eleştiriyordu.

Ömer Laçiner’in 2010 referandumundan hemen önce Radikal gazetesinin Pazar ilavesinde yayımlanan (Radikal İki, 5 Eylül 2010) ve sol’u AKP gericiliğinin topluma dayattığı anayasa değişiklik taslağına “evet'' oyu vermeye çağıran yazısı da, referandumla sınırlı bir değerlendirme olmanın ötesinde, sivil toplumcu siyaset ve liberal tarih felsefesinin tipik bir örneğini oluşturması bakımından önem taşıyordu.

Laçiner, bugün artık kendisi de 2002'de başlayan bu yolculuğun aslında otoriter bir diktatörlüğe doğru gittiğini gördü. Laçiner ve ona mikrofon uzatan Cumhuriyet gazetesi o kapağı hatırlar mı bilinmez ama, 2002'den bu yana AKP'nni nihai hedeflerini gören ve bunu topluma açıkça anlatan sosyalistlerin ise bugünkü manşetin ardından 'Günaydın Laçiner' dediklerini duyar gibiyiz.

İşte Laçiner'in Cumhuriyet gazetesine yaptığı o açıklamalar:

-IŞİD Türkiye’de ne yapmak istiyor?

IŞİD’in önümüzdeki bir iki ay içinde kendisine karşı yapılması planlanan uluslararası askeri harekâta katılacağını duyurmuş T.C. devletini caydırmak veya en azından katkısını minimize ettirmek için Türkiye genelinde ve özellikle metropol kentlerde sivil halkı hedef alan intihar saldırılarına başvuracağı zaten beklenmekteydi. IŞİD merkezi bu amaçla bazı ön hazırlıklar yapmış ve şimdi de düğmeye basmış olabilir.

Ancak IŞİD tehlikesi bundan ibaret değildir. Çünkü IŞİD ona en yakın görünen El Kaide’den farklı olarak merkezi bir otoriteye ve planlamaya tabi olmaksızın da ideolojisini benimseyen her kişi veya grubun benzer eylemler yapabileceğini ve yapması gerektiğini öneren, teşvik eden bir oluşum. O nedenle bu “bireysel cihat'' mantığına ve onun mükafatına inanan her birey potansiyel bir tehdit oluşturmaktadır. Böyle olmakla birlikte AKP hükümetinin, herhalde IŞİD mensubu ve sempatizanlarının içinde yer aldığı İslami çevrelerin tepkisini çekmemek gibi ideolojik nedenlerle, alınması gereken önlemler bahsinde açıkça gevşek hatta gönülsüzce davranması bu tehdit ve tehlikeyi daha da artırmaktadır.

-PKK’nin stratejisi ne anlama geliyor?

Uzun söze gerek yok. Bu, AKP hükümetinin “şiddete misliyle karşılık'' politikası ile eşiğine geldiğimiz, belki de zihnen zaten içine sürüklenmiş olduğumuz iç savaş tehlikesini ateşleyecek ikinci fitili eklemektir. AKP hükümetinin “kökünü kazıma'' restine PKK da böylece “rest'' demiş olmaktadır.

Bu restleşmenin devam ettiği her günün Türkiye toplumuna giderek ağırlaşacak insani, moral ve maddi kayıplara mal olmasının yanı sıra, Türk ve Kürt halkı arasındaki her türlü bağın onarılması neredeyse imkânsız biçimde kopması gibi gayet vahim bir sonucu da olacaktır. PKK’ya halen hâkim olan Kürt milliyetçi damar buna aldırmıyor olabilir. Ama öyle görünüyor ki MHP ile Türk milliyetçiliği yarışına girip onun bir kısım tabanını böylece absorbe ederek başkanlık rejimi hedefine ulaşmaya odaklanmış AKP de umursamıyor bu vahameti.

-HDP’nin durumunu ne tayin edecek?

HDP, AKP hükümeti ve PKK’nın birbirine paralel tutumu, presi altında sıkışıp ezilerek, pekâlâ yerine getirebileceği olumlu işlevi yapamaz duruma getirilmiştir. Kurban edilmiştir. AKP hükümetinin onu bir günah keçisi haline getirtmek için giriştiği saldırıyı daha da yoğunlaştıracağı anlaşılıyor. HDP, bu saldırıya ancak ülke ve dünya demokratik kamuoyunun kararlı destek ve koruması ile direnebilir.

Çünkü örneğin en kalabalık muhalefet bloku olan CHP, tek başlarına yetersiz ve handikaplı olan ve enerjilerinin önemli kısmını birbirlerini engellemeye hasreden hizipler toplamı olmaktan kurtulabilecek değil. Ve devlet katında fren işlevi görmesi beklenen adli aygıt ürkütücü ve içler acısı bir nitelik kaybı ve dekadans içinde.

-Türkiye nereye koşuyor?

Soru, AKP liderliği Türkiye’yi nereye götürmek istiyor, olmalıydı. Cevabı da zaten önceden verilmişti ve gün geçtikçe de doğrulanmakta: Muhafazakâr otoriter bir rejim, ki bunun tam teşekküllü bir diktatörlüğe dönüşebilmesini önleyecek frenleri de arızalı.

-Çıkış yolu nedir?

Demokratik değerleri, temel hak ve özgürlüklerimizin varoluşsal mahiyetini, uygar, onurlu, saygın bir toplum olabilmenin başlıca gerek ve niteliklerini tüm Türkiye toplumuna acil bir misyon bilinciyle yaygın biçimde anlatacak, bu doğrultudaki inisiyatifleri yüreklendirecek bir siyasal kampanyayı harekete geçirmekten başka bir çare göremiyorum. Böylesi bir kampanyayı üstlenebilecek bir ''özne’ halihazırda var mı, derseniz susarım ama oluşturulması için herkesin kendi çapı ve imkânları oranında çaba göstermesinin mevcut durum ve gidişat karşısında hayati bir yükümlülük olduğunu da söylerim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Otomotiv Haberleri

Yenilenen Cupra Formentor, 100 km menzil ve 333 PS performansıyla etkiliyor!
Türkiye'de üretilecek ilk Volkswagen modeli, Türk sürücüler için büyük bir sürpriz olacak!
ABD'den Ford'a soruşturma açıldı! Yeni nesil otomobillerde 'ölümcül' özellik'
Xiaomi, SU7 üretiminde hızlandı: Artık herkesin ilgisini Porsche'dan ziyade bu araç çekiyor
Dev otomobil markası iflas bayrağını çekiyor! Satış için dört markayla görüşmeler başladı