Karamollaoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
Anayasa değiştiriyorlar, yarım bırakıyorlar. Kanunlarda değişiklik yapıyorlar, yarım bırakıyorlar. Ücretleri düzenleyeceğiz diyorlar, yarım bırakıyorlar. Ben de buna şaşıyorum.
Herkesin kendini savunma hakkı varmış... Kendi hakkını savunmanın içerisine; çocukları katletmek, hastaneleri bombalamak girer mi? Hadi insan hakları neymiş tüm dünyaya gösterelim, dediler. Filistin meselesi ortaya çıkınca sınıfta kaldılar.
Batı maalesef eski kodlarına döndü. Bu tesadüf değil. Zihinlerinin gerisinde hâlâ kendilerini üstün gören ve bu üstünlüğü ispat için de kurallara uymamayı kendi hakkı gören bir anlayış var.
Hukuku üstün tutmak için kurulan bütün uluslararası kurumlar da sınıfta kaldı! BM Genel Sekreteri bile Gazze'ye giremedi, sınırdan geri döndü.
'ANAYASA BU ŞEKİLDE DEĞİŞTİRİLEMEZ'
Anayasaya bu şekilde değiştirilemez. Ayıptır ya. Bunu böyle ortaya koymak ayıptır.
Önümüzde 24 Kasım var. Öğretmenler sınıflara ayrılmak istemiyor. Siz diyorsunuz ki, "Harcamalar yapacağız, yol yapacağız. Bugün işe yeni başlayan bir öğretmen açlık sınırında.
Bütçe görüşmeleri şu anda yapılıyor. Bu sayede birçok rakamlar kamuoyuyla paylaşılmaya başlandı. Bütçe açığı bir önceki yıla göre; neredeyse dört katı arttı. Yüzde 372 artmış. Ne yaptı bunlar son sene içinde böyle oldu. Bir seçime gidiyorduk... Bütçe 70,4 milyar lira açık vermiş. İlk on aydaki bütçe açığı 608 milyar lira...
Bu çifte standartla ülkenin bütçesi yönetilemez."
'ÜÇ ANA KONUDA KANAATLERİMİZ VAR'
Davutoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
İnsanlık vicdanı ayaklar altına alındı. Yaşanılan afetler dolayısıyla Karadeniz illerimize geçmiş olsun diyorum. Memleket meseleleri yüreğimizi dağlıyor. Üç ana konuda bugün kanaatlerimizi paylaşacağım.
1- Milletin ahvali
2- Devletin ahvali
3- Mazlumların ahvali
Emeklilerimize bakalım. Emekli ne demek? Hayatının önemli bir kesiminin topluma hizmet amacıyla geçirmiş sonrasında da prim ödemiş kişiler. Verilen 5 bin lira gidin kayıtsız şekilde çalışın demek. Bu bir zulümdür. EYT konusu da aynı şekilde... İlk teknik çalışmayı yapan parti bizim partimizdi. Ne yapılması gerektiğini 2020 nisan ayında açıkladık.
''OSMANLI TOKADI ATACAĞIM' DEYİN
Size genel seçimden önce gelinip, 'Gazze düşecek' diyerek oyunuzu alan değerli emeklilerimiz, dönün bu iktidar sahiplerine şimdi deyin ki, "Emeğini ortaya koymamış olan kişilere KKM'den 700 milyar veriyorsun da ben çalışıyorum diye 5 bin lirayı benden neden esirgiyorsun" diye sor. "Sen bize verdiğin sözleri tutmadın, yerel seçimde sana Osmanlı tokadı atacağım" deyin.
Yaş çay fiyatı mayısta 11.30 liraydı. Rize'de bununla dört ekmek alınıyordu. Şimdi bir buçuk ekmek alınmıyor. Çiftçilerimiz eskiden topraktan bereket alamayınca şehre giderdi. Şimdi şehirdekiler toprağa dönüyorlar. Çiftçilerimiz; sizler de hamasat tüccarlarına soruyu sorun; "Sizler bizim emeğimizi sömürdünüz. Rantiyeye o700 milyar aktardınız, bize 50 milyar Türk lirasınız çok gördünüz... Yerel seçimlerde sizi cezalandıracağız ki bir daha bu milleti kandırmayın.
Bir yıla yaklaşıyoruz hala deprem enkazını kaldırabilmiş değiller. Barınma sorunu çözülmüş değil, verilen kira desteği de nisanda biteceği söyleniyor. Sağlıklı içme suyu yok, elektrik yok. O bölgede bütün bu ağır deprem felaketlerine rağmen iktidara oy vermiş olan depremzede kardeşlerime sesleniyorum; Size ev sağlamamış olan, içme suyu sağlayamayan, sizi hala çadırda bırakan bu iktidara, "Sizler afeti yönetemezsiniz, şehirlerimizi asla yönetemeyeceksiniz" diyerek bir tokat vurun.
'ALTERNATİFİNİZ GELECEK VE SAADET'İN GÖSTERECEĞİ ADAYLAR'
"Alternatifimiz yoktu" demeyin. Alternatifiniz Gelecek ve Saadet'in göstereceği adaylardır.
Gençler ümitsiz. Hakimlik ve savcılık sınavında 70 olan baraj 55'e indirildi. Neden Biliyor musunuz? Bunların yakınları 70'i yapamıyor 55'e indirip hakim ve savcı yapacaklar. 55 ne demek? Doğru düzgün Türkçe okuyamıyor demek. Bu mudur devleti yönetmek?
Öğretmenleri üzerine 24 Kasım'da tir tir titremeyen bir millet, geleceğinden emin olamaz. Siz öğretmenleri aç bırakırsanız, çocukların ruhlarını ve zihinlerini nasıl besleyecek. Sayın Cumhurbaşkanı'na sesleniyorum. İtibarınızdan tasarruf edin ama eğitimden tasarruf etmeyin. Halk açlık içindeyken, bu kadar lüksle şov yapmak devlet adamlığı değildir.
Artık yalnız değilsiniz, sizi istismar edenlere karşı sizi savunacak bir grup mecliste. Güçlü bir destek ver ki alternatif ortaya çıksın.
Devlet dediğiniz şey yapboz tahtası değildir. 50+1 tartışması üzerinden size kısa bir tarih arka planı vereceğim. Sayın Erdoğan, 50+1 konusunda aldatıldığını söylüyor. Birileri, Sayın Erdoğan'ı 50+1 konusunda aldatmış. Ya Allah aşkına devlet adamı aldatılmaz. Devlet adamı ufku görür. Şimdi kim aldattı Sayın Cumhurbaşkanını?
'CUMHURBAŞKANI'NI KİM KANDIRDI?'
50+1 konusunda bir sene önce, "Bunu değiştirmek vatana ihanettir" diyen Sayın Cumhurbaşkanı'nın Başdanışmanı mı aldattı? "Bu ucube sistemi ben kurdum" diyen...
Sayın Erdoğan'ı kendi nefsi, egosu, kibri aldatıyor. Onun bu zaafını bilen gruplar da devlete sızıyorlar. Devleti koruma ayrıdır, iktidarı koruma ayrıdır. Savaş sürer ama milletvekili hesap sorar. Çünkü bilirler ki bir devlet kuracaklar. Devlet düzeni kurmak ciddi iştir. İktidar düzeni kurmak ise sefil, rezil bir iştir.
27 Mayıs düzeni... Baktılar ki milletin oyuyla gelen Adnan Menderes ve arkadaşları onların resmi ideolojilerinin dışına çıkıyor, milli iradeyi sınırlayacak kurumlar itras ettiler Anayasa'da. Ne oldu? yürütme zayıfladığı için 70'li yıllarda Türkiye'de kamu düzeni kalmadı. 12 Eylül bir iktidar kurma çabasıydı. 12 Eylül Anayasası 40 yılda delik deşik edildi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne gelelim. Çok net söylüyorum, bu sistem bir devlet düzeni kurmak, korumak için kurulan bir sistem değil. İktidar sistemi kurmak için kurulan bir düzendir. Bu sistem siyasinin yapısını bozdu, demokrasiyi çiğnedi, nasıl mı?
Kökü 1756'ya giden Babı-ali birikimi tasfi edildi. Sanki o kültür hiç yaşanmadı. Şimdi sayın Cumhurbaşkanı'nın hiçbir dengeleyici kurumu yok.