Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Bahçeli artık bir dersi hak etti. O dersi vermek istiyorum. Bir seçim kazanmak için Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkarılmasına, İmralı'dan mektup getirilmesine ses çıkarmayan Bahçeli, bizlere dair bazı hezeyanlarda bulundu. Yürekte ne varsa dile o çıkar. Sadece dile değil hale de o çıkar. Sayın Bahçeli'nin karakteri şudur, donuk bir yüz, nefret dolu bir söz. Bahçeli, sert söylemleri siyaset zannediyor. Sanki devletin bekası ona bağlı. Kusura bakma sayın Bahçeli, devletin bekası bu vatanın evlatlarına aittir. Kimsenin tekelinde değil. Mevlana diyor ki 'Topraktan geldik toprağa gideceğiz.' Çamurlaşmamak lazım.
Sayın Bahçeli diyor ki 'Diyarbakır diyeceksin' diyor. Sayın Bahçeli, ben ikide bir ayar verdiğiniz Recep Tayyip Erdoğan değilim, bana kimse ayar veremez. Diyarbakır'ın 2 ismi vardır. Biri Amed, biri de Diyar-ı bekir. Diyarbakır diyene de Amed diyene de saygı duyarız. Sayın Bahçeli, ne zaman Diyarbakırlı bir gencin derdiyle dertlendin? Seviyesi, bilgisi yetmeyenler isimlerle konuşur.
Sayın Bahçeli, İstanbul konusunda bize ders vermeye kalktı. İstanbul konusunda sayısız makale yazdım. Okuyacağını ve anlayacağını bilsem sayın Bahçeli'ye de göndereceğim de hem az akıyor hem de hiç anlamıyor. Eğer anlamış olsaydı Iraklı gazetecinin o mülakatta bana sorduğu soruya verdiğim cevabı anlardı.
Bahçeli ne demişti?
Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Ahmet Davutoğlu'nu şunları söylemişti:
Son sözüm de serok Ahmet’e. Hz.Mevlana; “kalp denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.” Serokun diline vuranlar yozlaşmış ve yosun tutmuş kalbinin eseridir. Türkiye bir musibet tarafından az kalsın felakete uğrayacakmış. Şükür zamanında gereği yapılmış.
Bak serok, Amed değil Diyarbakır diyeceksin. İstanbul’u da dünyanın en büyük Türk-İslam kenti olarak söyleyeceksin. Suriye’de federasyon önermen, fiilen Kobanili Ahmet olduğunun delilidir. Haddini bil, haysiyet sahibi ol. Sen ve efendilerin Türkiye’yi geçemez, bunu da unutma."