Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'devlet içinde yarı gizli ve gizli şekilde örgütlenmiş yapılanmaların' bulunduğunu öne sürerek, muhalefeti bunu 'raporlamamakla' eleştirdi. Partisinin bunu raporladığını açıklayan Demirtaş, liderlere 'ortak tutum' çağrısında bulundu.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gazete Duvar'da yayımlanan 'Kim bu, devlet içindeki çeteler?' başlıklı yazısında 'devlet içinde yarı gizli ve gizli şekilde örgütlenmiş yapılanmaların bulunduğunu' öne sürerek, partisinin bunu 'raporladığını belirtti. Demirtaş sözlerinin devamında muhalefete yüklendi, "İlginç bir şekilde, bu hükûmet sisteminin şemsiyesi altında, devlet içinde yarı gizli ve gizli şekilde örgütlenmiş yapılanmaların, çetelerin üstüne gitmiyor, onları teşhir etmiyor, en azından belgeleyip raporlamıyor" eleştirisini yaptı. 'Tetikçi yandaş medya' eleştirisinde bulunan Demirtaş'ın yazısından bir bölüm şöyle: "...Ortada çok ciddi ve ağır bir suç var. Yani sadece basın ahlak ilkeleri ihlal edilmiyor ya da sadece iftira, hakaret suçu işlenmiyor. Devlet içinde çöreklenmiş bu çete aracılığıyla siyasete, seçimlere, yargıya doğrudan müdahaleler yapılıp iktidarın gücü tahkim edilmeye çalışılıyor. Bu çetenin sosyal medya ayağının, yargı ayağının, sivil toplum, sermaye ve en tepede siyaset ayağının olduğunu anlamak da tespit etmek de zor değil.”
"Peki muhalefet neden geçiştiriyor?"
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve gazeteciler Orhan Uğuroğlu ile Afşin Hatipoğlu’na yönelik saldırıları hatırlatan Demirtaş, muhalefeti şöyle eleştirdi: "Peki ne oldu bu saldırılar sonrasında? Siyasi iktidarın ve ortaklarının açıklamalarını, yandaş medyanın tutumunu ve yargının tutumunu yan yana koyun bakalım. Ortada ayıplanacak, kınanacak bir durum mu var yoksa devlet içindeki organize bir suç şebekesinin kolektif olarak işlediği çok ağır bir suç mu var? Peki muhalefet bu durumu neden ayıplamayla, kınamayla, esefle karşılamayla geçiştiriyor? Çok tuhaf, değil mi? HDP’lilerin yargılama süreçlerindeki çete faaliyetlerini burada anlatmayacağım ama bilinsin ki hepsi partimizin hukukçuları tarafından belgeleniyor, raporlanıyor. Günü geldiğinde de bağımsız yargının ve TBMM’nin önüne koyacağız. Bakalım bizi medyada her gün, her gece hakaret, yalan ve iftiralarla linç eden, suçlu ilan eden, yargılama süreçlerimize doğrudan etki eden bu güruh o gün ne ifade verecek? Muhalefet liderlerinin bizzat bu çetenin, bürokrasi, yargı, siyaset ayaklarının saldırına uğradığını belirten Demirtaş, "Acaba onlar da, “Günü gelince yargı önünde hesabını sorarız” diye sabır mı çekiyorlar? Eğer öyleyse büyük yanlış yapıyorlar. Çünkü muhalefetin bu garip tutumu nedeniyle çok ağır tahribatlar yaşanıyor, çeteler her geçen gün daha da pervasız, cüretkar ve saldırgan hale geliyor" dedi.
Açık çağrı: Devlet içine çöreklenmiş bu yapıya ortak tutum almalısınız
"Bu vesileyle tüm liderlere açık çağrı yapıyorum" diyen Demirtaş devamında da şunları kaydetti: "Devlet içine çöreklenmiş bu yapının üstüne gitmek için ortak tutum almalısınız, birlikte hareket etmeli ve Meclis’i daha fazla işletmelisiniz. Eğer iktidar ve ortakları bu yapılarla iç içe değilse onların da normal olarak bu mücadeleye destek vermesi beklenir. Umarım meseleye ciddiyetle ve kararlılıkla yaklaşılır. Yoksa bu çete daha gözü kara davranmaya cüret eder hale geldiğinde artık geç kalınmış olunabilir. Devletin çetelerden temizlenmesi yarına bırakılamaz. Mücadele bugünden başlamalıdır. Suç işleyen herkes er geç yargı önünde hesap vereceğini bugünden bilerek ona göre hareket etmelidir. Devletin kimseye ailesinden miras kalmadığı, halkın ortak değeri olduğu herkese çok net bir şekilde hissettirilmelidir. Bunu da ancak siyasetçiler el ele vererek yapabilir.” Sonuç itibarıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yol açtığı tahribatlar irdelenirken devlet içi yarı gizli, gizli hukuk dışı yapılanmalar göz ardı edilmemeli, bunların üstüne kararlılıkla gidilmelidir. Bu çetelerin ne amaçları ne de faaliyetleri en küçük bir meşruiyet, yasallık taşımazken aksine çok ağır suçlar işlenirken muhalefet kınayıp eleştirmekle yetinmemelidir. Topluma karşı sorumluluk duygusu ve görev bilinciyle hareket edilmeli, bu süreç demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak ciddiyetle ele alınmalıdır."